May 21 inisiyatifinin çağrıcısı olduğu ve organize ettiği 21 Mayıs Çerkes Soykırımı ve Sürgünü’nü protesto eylemlerinin İstanbul ayağı için, Beyoğlu İstiklal Caddesi’nde toplananlar soykırımı ve 2014 yılında gerçekleştirilecek Soçi Kış Olimpiyatları’nı protesto etti.

Odakule’de “Alanlarda birleş soykırımla yüzleş” sloganıyla toplanan kalabalık, Rusya Konsolosluğu önüne doğru yürüyüşe geçti.

Protestoya katılanlar, konsolosluk önüne “Katil Rusya Kafkasya’dan defol!” sloganlarıyla geldi.

21 Mayıs Platformu üyeleri, Rusya Federasyonu önüne taşıdıkları olimpiyat halkalarını bıraktı. Burada "Katil Rusya" şeklinde sloganlar atan grup İngilizce "Rusya biz geri geldik!" şeklinde pankart açtı.

“Soçi’de olimpiyat istemiyoruz!”, “21Mayıs’lar devam ediyor.”, “21Mayıs direnişin günüdür.”, “Yaşasın halkların kardeşliği!”, “Sokak, direniş, özgürlük!”, “Emperyalizm düşman, halklar kardeştir!”, “Soykırım sizin, direniş bizim!” sloganlarının atıldığı yürüyüş basın bildirisinin okunmasının ardından sona erdi.

Grup adına açıklama yapan Fehmi Erdem Aybulut, "Bu yıl öncekilere göre sesimiz daha gür. Çünkü ulusların yükseldiği bir çağda yok olmayan mahkum edilen Çerkesya’da, soykırımın en kanlı sahnelerinin yaşandığı Kbaada Vadisinde önümüzdeki yıl yani soykırımını 150'inci yılında ulusları buluşturarak Sochi kış olimpiyat oyunları gerçekleştirilecek. Sochi olimpiyatlara aday olduğu gün başlattığımız kampanyayla bu olimpiyatların tarihsel bir suçu örtbas etmeye ve yenilerine kapı açmaya hizmet edeceğini anlatmamıza rağmen itirazlarımızdan bir sonuç alamadık. Böylece olimpiyat komitesi, korumakla sorumlu olduğu olimpiyat değerlerini bir kez daha ayaklar altına alacak bir süreci başlatmış oldu" dedi.

Açıklamanın ardından grup, yanlarında getirdikleri olimpiyat halkalarını Rusya Federasyon binasının duvarına bıraktı ve sloganlar eşliğinde dağıldı.

Açıklamanın tam metni şöyle:

Çerkes Soykırımı’nın 149. Yılı

Tarihin en büyük soykırımlarından biri, Çerkes soykırımının 149. yıldönümü için bugün dünyanın dört bir yanında binlerce Çerkes, Rusya Federasyonu temsilcilikleri önünde toplanıyoruz. Her yıl olduğu gibi bu yıl da sesimizi, acı yüklü bir tarihle yüzleşmek, yüzleştirmek ve unutturulmuş bir soykırımı dünyaya hatırlatmak için yükseltiyoruz. Bu yıl öncekilere göre sesimiz daha gür, yumruklarımız daha bir sıkı çıkıyoruz alanlara. Çünkü, ulusların yükseldiği bir çağda yok olmaya mahkum edilen Çerkesya’da, soykırımın en kanlı sahnelerinin yaşandığı Kbaada vadisinde, önümüzdeki yıl, yani soykırımın yüz ellinci yılında ulusları buluşturarak, Soçi kış olimpiyat oyunları gerçekleştirilecek.

Soçi, olimpiyatlara aday olduğu gün başlattığımız kampanyayla, bu olimpiyatların tarihsel bir suçu örtbas etmeye ve yenilerine kapı açmaya hizmet edeceğini anlatmamıza rağmen itirazlarımızdan bir sonuç alamadık. Ve böylece Olimpiyat komitesi, korumakla sorumlu olduğu olimpiyat değerlerini bir kez daha ayaklar altına alacak bir süreci başlatmış oldu. Bugüne kadar gösterdiğimiz çabalar, olimpiyatların başka bir bölgeye kaydırılması yönündeydi. Bundan 149 yıl önce çığlıklarımıza kulak tıkayan dünya, bugün de çağrılarımıza kulak tıkadı. Ve aylar sonra binlerce sporcu, onbinlerce sporsever Soçi’ye akın ederken, milyonlarca insan dikkatini hakkında hiç bir şey bilmedikleri Soçi’ye verecek. Biz Soçi’nin gerçek sahipleri, her bir sporcu ve sporseveri misafirlerimiz olarak görüyor ve soykırım topraklarında gerçekleştirilecek olan bu olimpiyatlarla pazarlanacak Soçi’nin bir yalandan ibaret olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Bu toprakların tarihsel sahibi olmakla birlikte, yokedildiğimiz için bu davetin sahibi biz olamıyoruz, sporcu ve spor severlerinizi biz ağırlayamıyoruz, ancak madem geliyorsunuz:

Unutmayın;

Soçi, üzerinde bir milyondan fazla insanımızın vahşice katledildiği bir soykırımın tarihsel merkezidir. Adını aldığı dil bugün konuşulmamakta, dilin sahibi Ubıhlar ise tamamen yok edilmiş, hayatta kalmayı başaran bir avuç insan anavatanından uzak yaşamaktadır.

Unutmayın;

Üzerinde olimpiyat köyü yükselen ve bugün sizlerin Krasnaya Polyana (Kızıl Çayır) olarak tanıdığınız vadinin gerçek adı, Kbaada’dır. Kızıl çayır adını, Çerkesya’nın son kitlesel direniş noktasında Ruslar tarafından katledilen onbinlerce insandan dökülen kanın oluşturduğu dehşetli manzara karşısında almıştır.

Unutmayın;

Gerçekleştirdiği soykırımın ardından Rusya, Kafkasya’da inkar ve asimilasyon politikalarına devam etmektedir. Bugün Kafkasya’da bağımsızlık arayışları kitlesel katliamlarla bastırılmakta, muhalifler yargısız infazlara kurban gitmekte, en temel insan hakları ihlal edilmekte, ülke sürekli militarist politikalarla yıkıma uğratılmaktadır.

Unutmayın;

Putin iktidarı, Çarlık Rusyası’nın mirasını sahiplenmekte ve iktidarını körüklediği Rus milliyetçiliğiyle korumaktadır. Bazı milliyetçi gruplar arkalarına aldıkları devlet desteğiyle, başta Kafkasyalılar olmak üzere Rus olmayan nüfusa saldırılar düzenleyerek dehşet saçmaktadır. Saldırıların çok küçük bir kısmı yargıya taşınabilirken, yargı süreci ciddi ayrımcı tutumlarla gerçekleştirilmektedir.

Unutmayın;

Soykırımla sürülen Çerkesler’in geri dönüşlerini engellemek amacıyla Rusya uluslararası arenada bütün gücünü kullanmaktadır. Bugün de, bu toprakların kadim halkları olan Çerkesler tarihsel anayurtlarına ancak sınırlı kotalarla kabul edilmektedir. Suriye’de yaşanan iç savaştan uzaklaşmak isteyen on binlerce Çerkes’in vize almaları engellenerek, dönebilenlerin evrakları yenilenmeyerek vatanlarının kapısı yüzlerine kapatılmıştır.

Unutmayın;

Rusya, olimpiyat halkla ilişkiler stratejisini, “Rus kadın ve erkeğinin üstün meziyetlerini” anlatacak şekilde kurgulamıştır. Üzerinde soykırım yaptığı bir şehirde gerçekleştireceği olimpiyatlarla, insanlığa karşı işlediği suçun üstünü örtmeye çalışmaktadır. Bu yüzden bugüne dek, gerek Çerkesya’da gerekse diaspora’da gerçeği dillendirecek organizasyon ve bireylere yönelik şiddet uygulamaktan, tehdit ve tacizlerden çekinmemiştir.

Bu gerçekleri dünyaya duyurmak için, gerçekleştirdiğimiz çok sayıda etkinlikte, bugün olduğu gibi vicdan sahibi dostlarımızla birlikte hareket ettik. Rusya’yı yalanlarıyla ve günahlarıyla yüzleştirmek için, adalet için, barış ve demokrasi için çıktığımız bu yolda, vicdan sahibi herkesi ayağa dikilmeye sesimize ses katmaya ve suçluyu yalnızlaştırmaya davet ediyoruz.