Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Çeçenler, 23 Şubat 1944 Çeçen-İnguş sürgününün soykırım olarak tanınmasını istedi.

Bundan yetmiş yıl önce, 23 Şubat 1944’te, Sovyet lider Joseph Stalin’in doğrudan emri ile kadın, erkek, çocuk, yaşlı ayrımı yapılmaksızın, tüm Çeçen-İnguş halkı, 500 bine yakın insan vagonlara doldurularak Orta Asya ve Sibirya’ya sürgün edildi.

Nazi ordusunun hiçbir zaman Çeçen-İnguş Cumhuriyeti’ne ulaşamamış ve resmi olarak 40 binden fazla Çeçen-İnguş’un Sovyet ordusunda Nazi Almanyası’na karşı mücadele etmiş olduğu gerçeğine rağmen, Sovyet yönetimi sürgün kararını, Çeçen halkının Wehrmacht (Alman Savunma Gücü) ile işbirliği yaptığı iddiasıyla resmi olarak açıklamaktaydı.

Sovyet yöneticiler, Çeçen-İnguş halkının vatanlarından koparılmasının bir aşağılayıcı sembolü olarak, 1949 yılında Grozny’e, on dokuzuncu yüzyılda vahşi uygulamalarıyla Kafkasya’yı işgal eden Çarist General Yermolov’un bir heykelini dahi diktiler. Heykelin alt kısmına da generalin şu sözlerini kazıdılar:

Dünya var olduğundan beri, Çeçenler gibi bir serseri grubu asla görülmedi!”.

Sürgün edilmiş olmak gerçeği bir yana, sürgün kararının sonuçları Çeçen-İnguş halkı için feciydi: Çeçen-İnguşların tüm mülkiyetlerine el konuldu, haritalardan ve ansiklopedilerden Çeçen-İnguşlar hakkındaki bilgiler silindi ve bu halkın tarihsel toprakları komşu bölgelerde yaşayan halklara dağıtıldı.

Sürgün sırasında 250 binden fazla Çeçen-İnguş hayatını kaybetti.

Sürgün yolculuğu sırasında hayatta kalabilenler, “özel yerleşimciler” olarak tanımlandılar ve vatanlarından binlerce kilometre uzakta yerleştirildikleri yeni bölgelerden ayrılmaları yasaklandı. Bu yasak, 1956 yılında Komünist Parti’nin 20. Kongresi’nde Nikita Kuruşçev’in sürgünü kınaması ve sürgün edilmiş halkların dönüşüne izin vermesine kadar devam etti. Kruşçev, Stalin'in politikalarını Leninist ideolojiye aykırı ilan etti.

Sürgün edilmiş halklar içerisinde sayıları en kalabalık olan Çeçen-İnguşlar, 1957 yılına kadar bekletildikten sonra kendi imkanları ile anavatanlarına dönmeye başladılar.

Sürgünden 60 yıl sonra, Avrupa Parlamentosu, 26 Şubat 2004 tarih ve 2003/2230 (INI) numaralı kararı ile 23 Şubat 1944’te Çeçen-İnguşların sürgün edilmesini bir “SOYKIRIM” olarak tanıdı.

“SOYKIRIM TANINSIN”

Marsho Dergisi (http://www.marshodergisi.blogspot.com), Waynakh Online (http://www.waynakh.com) ve Save Chechnya Campaign (http://www.savechechnya.org) tarafından desteklenen “Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Açık Çağrımızdır!” başlıklı metinde şöyle denildi:

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları olan etnik Çeçenler, Kuzey Kafkasyalı halklar ve ezilmiş halkların dostları olarak, bizler, bu konudaki benzeri bir tanımanın, Türkiye’nin de imzacısı olarak yer aldığı 1907 tarihli Lahey Sözleşmesi’nin 4. Konvansiyonu ve 1948 tarihli Birleşmiş Milletler Soykırım Suçu’nun Engellenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi, ayrıca Türk Ceza Kanunu’nun 76.maddesi gereğince bir yükümlülük teşkil ettiğini hatırlatıyor, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 23 Şubat 1944’te Çeçen İnguş halkının topluca sürgün edilmesini ve 1994 yılından bugüne halen devam etmekte olan ve 45 bini çocuk olmak üzere 300 bine yakın sivilin canını almış Çeçenya’daki Rus askeri işgalinin bir “SOYKIRIM” olarak tanımasını talep ediyoruz.

(Deniz Güneş / Demokrat Haber)

Konuyla ilgili İMC TV’den bir program: