Hamburg’ta 26 Şubat 2017’den beri çok dilli yayın yapmaya başlayan Azadi Radyo’nun her hafta bir saatlik de Türkçe yayını var. Programı HDK-A (Halkların Demokratik Kongresi–Avrupa) Kadın Meclisi çalışmalarının da içinde olan Naime Erdem Başaran ve Gülsüm Ateş Uykun birlikte yapıyorlar. Program konularını Türkiye’deki gelişmelere göre planlıyorlar.

Radyonun bu haftaki Türkçe saatinde vicdani retçi Ercan Jan Aktaş ile birlikte Türkiye ve dünyada vicdani ret, zorunlu askerlik, Türkiye’de militarizm ve toplumsal barış konuları tartışıldı.

Ercan Jan Aktaş kısa hayat hikâyesi ardından; “İçinde yaşadığımız Avrupa, kirli mülteci anlaşmaları, silah ticareti, uluslararası sermayenin ucuz iş gücü ihtiyacı, doğal kaynaklarının sömürüsü vb. nedenlerden dolayı savaşlara sürekli katkı sunuyor, destekliyor, zaman zaman bu savaşların planlarını yapıyor. Hatta bizler “güvenlik” denen şeyin nasıl üretilip pazarlandığına tanık oluyoruz. Ortadoğu coğrafyasında etnik ve dinsel, kimlik aidiyetleri üzerinden sergilenen korkunç savaşlar bu gerçeğin de bir parçası” diye konuştu.

Türkiye’de için vicdani ret mücadelesinin 1989 tarihinde başladığını anlatan Aktaş, devamında savaş karşıtı hareket ve vicdani ret mücadelesinin Türkiye’de yaşadığı süreçleri aktardı.

“Türkiye için barışın bir hayal olmaktan çıkıp her alanda hayatın bir parçası olması için yürütülen mücadelede 7 Haziran 2015 tarihinde ‘başka bir Türkiye’ fotoğrafı ortaya çıktı. Ancak bu tablo egemen sistemi ciddi şekilde korkuttu” diye devam eden Aktaş, Cumhuriyet’in temel politikasının her zaman arkasına aldığı şiddet tekeli ile bütün şiddet hallerini kullanarak –ayrıştırma, sürgün, asimilasyon, katliamlar- halkları, inançları, kimlikleri, emeği baskı altında tutarak kendisini var ettiğini savundu.

Ercan Jan Aktaş sözlerini şöyle tamamladı: “Bütün baskı ve şiddete rağmen devletin ayrıştırdığı halklar, inançlar, kimlikler HDP şahsında korku siyaseti değil, birlikte dayanışarak özgür bir ülke heyecanı ile bir araya gelmeyi başardı. Bu tablo AKP iktidarı başta olmak üzere devletin bütün yapı ve katmanlarını harekete geçirdi. 20 Temmuz 2015 Suruç katliamı ile devlet yeni darbe sürecine girdi. O tarihten bu yana şiddet ve baskı katlanarak devam ediyor. Yaşanan bütün halleri ile bir darbedir. Bir vicdani retçi olarak bu darbeye karşı da bir kez daha insanları vicdani ret yapmaya çağırıyorum”

CANLI YAYINDA VİCDANİ RET

Program akışı içinde Avrupa ve Türkiye’deki militer politikalara dikkat çeken Naime Erdem Başaran ve Gülsüm Ateş Uykun da canlı yayında vicdani retlerini şöyle açıkladı:

“Dünya’daki hemen hemen bütün savaşların içinde bir şekilde Avrupa ülkelerinin de doğrudan politikalarının etkili olduğunu görüyoruz. Ortadoğu, Türkiye ve Kürdistan’da yaşanan savaşlar gündelik hayatı militerleştiriyor ve her şekilde hepimizin hayatında çok şeyi eksiltiyor. Savaşın, yıkımın ve katliamların talan ettiği bu Ortadoğu’da çok katmanlı bir erkek egemen sistem hüküm sürmektedir. Erkek egemen militer sistemler kendi iktidarları için durmadan halklarımızın çocuklarını kurban ediyorlar kendilerine. Türkiye Cumhuriyeti de bu ırkçı militer politikaların tam orta yerinde durmakta. Özellikle kadın bendeni üzerinde uygulanan bütün ırkçı, militer politikalara, savaşlara ve yaşamın militerleştirilmesine karşı vicdani reddimizi açıklıyoruz.” (Demokrat Haber)