Bugün saat 22.30'dan itibaren Bostancı sahili civarındaki vatandaşlar ilginç kırmızı ışıklar gözlemlediler.

Başlangıçta alçak irtifada görünen bir tane kırmızı ışık ikiye çıktı. Ardından kırmızı ışık sayısı artarak 4'e yükseldi. Azalıp çoğalan ışıkların altından ve üstünden uçaklar geçerken, ışıkların uçaklardan farklı yapısı dikkati çekti. Yavaş hareketlerle dolanan ışıklar görenlerin ilgisini çekerken bilinen ışıklara benzemediği için bunların UFO (Unidentified Flying Object / Tanımlanamayan Uçan Nesne) olduğu iddia edildi.

20 dakika kadar Bostancı semalarında izlenen ışıklar sonra kayboldu.

Fotoğraf makinasının zoom özelliğiyle ufolara bakan kimi vatandaşlar, ayrılıp birleşen ufak ışıklar gördüklerini, uzaktan tek bir yuvarlak olan ışıkların birçok küçük ışıktan oluştuğunu gözlemlediklerini belirttiler.

İLK DEĞİL

3 ve 4 Haziran tarihlerinde biri yine Bostancı'da olmak üzere vatandaşların benzer tarifteki kırmızı ışıkları gözleyip Sirius Uzay Bilimleri Araştırma Merkezi'ne rapor ettiler. Kırmızı ışıklarla ilgili resmi bir açıklama veya rapor henüz bulunmuyor.

AHMET ALTAN DA GÖRMÜŞTÜ

Gazeteci-Yazar Ahmet Altan 2007'de Maltepe'de ailesiyle beraber UFO görmüş ve bunu köşesine taşımıştı..

İşte Ahmet Altan'ın kaleminden UFO'lar;

Babamın balkonunda ben, babam, Zeynep oturmuş, annemin ölümünden sonra şakacı bir şefkatle bizim "küçük anneliğimizi" gönüllü bir şekilde üstlenmiş olan Zeynep’in yaptığı harika yemekleri yiyorduk.

İçine kabukları soyulmuş taze baklaların atıldığı favaya nerdeyse şehvetle dalmıştım.

Zeynep, "Şunlar ne?" dedi.

Babamla dönüp baktık.

Üç tane turuncu ışık Maltepe açıklarından Kalamış’a doğru gidiyordu.

İkimiz birden, "helikopter" dedik.

- Helikopterler geceleyin uçuyor mu? dedi Zeynep.

Ben o erkek bilgiçliğiyle, "Yeni bir teknoloji bulmuşlardır, uçuyorlardır," dedim.

Zeynep yemekleri bırakmış, ışıklara bakıyordu.

- Daha geliyorlar, dedi.

Biz de döndük.

Işıklar beş olmuştu.

- Birinci Ordu’nun komutanları birlik teftişinden dönüyorlardır, dedim.

Favaya olan ilgimi dağıtacak bir şey değildi beş helikopter.

- Ama daha geliyorlar, dedi Zeynep.

Yeniden döndük.

Turuncu ışıklar sekiz olmuştu.

Şimdi üçümüz de ışıkları izliyorduk.

Çoğalıyorlardı.

On tane oldular.

O saatte, gece karanlığında on "helikopter" pek rastlanacak bir şey değildi.

"Ne bunlar," dedim babama, "Bilmiyorum," dedi.

İçeri gidip dürbünü getirdi.

Turuncu ışıklar çoğalıyordu.

Dürbünle baktığımızda sadece ışık gözüküyordu, şekilleri seçilmiyordu.

En öndeki ışık Suadiye açıklarına geldiğinde hafifçe yükseldi.

Arkasından gelenler de birer birer yükselmeye başladılar.

İlk on ışık havada bir küme oldu.

Bir an öyle durdular.

O an sanırım üçümüz birden ürperdik.

Sonra birer birer hızla yükselerek arka arkaya kaybolmaya başladılar.

Öndekiler yükseldikçe arkadan turuncu ışıklar geliyordu.

Yirmi, yirmi beş ışık aynı noktaya kadar denize paralel uçtuktan sonra aynı rotayla yükselip karanlığa karıştılar.

Birbirimize baktık.

Ben sıradan bir okuyucu olarak Hürriyet’i arayıp Suadiye açıklarında "tuhaf" ışıklar hakkında bir bilgileri olup olmadığını sordum.

Bir bilgileri yoktu.

Biz birbirimize dönüp "Neydi bunlar" diye sorduk.

Ne olduklarını bilmiyorduk.

Ama ne olmadıklarını biliyorduk, helikopter değillerdi, uçak değillerdi, havai fişek değillerdi, meteoroloji balonu değillerdi.

Birbirimize baktık, hepimizin aklından aynı düşünce geçiyordu.

- İyi ki tek başımıza değildik, dedim, kimseye söyleyemezdik bunu.

Zeynep o dalgacı kahkahalarından birini attı:

- Üçümüz de aynı ailedeniz, dedi, bütün ailenin deli olduğunu söylerler.

Babam, soğukkanlı bir sesle, "Bizim bilmediğimiz mantıklı bir açıklaması vardır," dedi.

Yeniden yemeğe döndük.

Bir daha "ışıklar" konusunu açmadık o gece.

Ertesi gün gazetelere baktım "esrarengiz ışıklarla" ilgili bir haber yoktu.

Pazar günü telefonda konuşurken babam gülerek, "Akşam Gazetesi’ndeki haberi gördün mü?" diye sordu.

Antalya’da "UFO" gören bir adamın söyledikleri vardı gazetede.

Adam, "Peş peşe gelen on turuncu ışığın yere paralel uçtuktan sonra bir noktada kümelenerek iki üçgen halinde bir an durduklarını ve sonra gökyüzüne yükselerek kaybolduklarını" söylüyordu.

Bizden iki gün önce, bizim gördüğümüzün aynısını görmüştü.

Ve, bu konuda hiç kimse resmi bir açıklama yapmıyordu.

O zaman tuhaf bir durumla karşı karşıya olduğumuzu daha ciddi bir şekilde fark ettim.

Bunca radarın, aletin, uydunun olduğu bir çağda Suadiye açıklarında uçan "yirmi-yirmi beş turuncu ışığın" ne olduğunun bilinmemesi mümkün değildi.

Mutlaka bir açıklaması vardı ama hiçbir gazetede bu açıklama yer almıyordu.

Bizimle birlikte binlerce insan onları görmüş olmalıydı.

Herkesin gördüğü ama kimsenin bahsetmediği bu "ışıklar" neydi?

Antalya’daki adamın dediği gibi "UFO" muydu onlar?

(...)

Demokrat Haber / Aslı Tosuner