Daha önceden düşünülenin aksine Amazon yağmur ormanları, Avrupalılar bölgeye gelmeden önce milyonlarca insana ev sahipliği yapıyordu.

İspanyol işgalciler Güney Amerika’ya gelmeden önce, göçebe halklardan oluşan seyrek gruplar, Amazon Irmağı etrafında toplanmış, etraftaki yağmur ormanlarını bozulmamış ve el değmemiş halde bırakmıştı.

YA DA GERÇEKTEN ÖYLE Mİ?  

Yapılan yeni bir araştırma, burada çok daha farklı bir hikaye yaşandığını gösteriyor: Amazon bölgesi köylerle ve törensel yapılarla doluydu ve önceden tahmin edildiğinden çok daha büyük bir insan nüfusuna ev sahipliği yapıyordu.

Araştırma, Amazon yağmur ormanlarının Kolomb öncesi dönemde, insanlar tarafından seyrek bir şekilde yerleşildiği düşüncesine meydan okuyor. Amazonlara seyrek olarak yerleşildiği algısı, büyük ve birbirine bağlı köylerin 16. yüzyıl kayıtlarına rağmen sürdü.

Exeter Üniversitesi’nden arkeolog Jonas Gregorio de Souza, “Birçok insan, buranın el değmemiş bir cennet olduğu hayalini kuruyordu.” diyor.

Bölgenin çoğu keşfedilmemişti ve yoğun ormanlarıyla kaplıydı. Bu nedenle, güçlü nehirden uzak yaşam hakkında daha çok şey öğrenmek isteyen arkeologlar için buraya erişim çok zordu. Ta ki bugüne kadar…

Araştırma ekibi, Brezilya’nın Mato Grosso eyaletinin daha önce keşfedilmemiş bölgelerinde, antik jeoglifleri (muhtemelen törenler için kullanılan toprak üzerine uygulanan dev desenler) tanımlamak için uydu görüntülerini kullandı.

Daha sonra, muhtemel jeogliflerin koordinatlarını alarak, alana doğru yöneliyorlardı. Tabii ki, ziyaret ettikleri 24 hedefin her biri gerçek bir keşifti.

Souza, “Her şey mantık kazandı. Özel bir alanda olduğumuzu biliyorduk.” diyor.

Hedeflerden birinde ekip iyice derinlere doğru yol aldı. MS 1410 yılına tarihlenen bir köyü işaret eder biçimde seramik ve odun kömürü parçaları bulundu.

Ofise geri döndüklerinde, diğer arkeolojik alanların nerede bulunabileceğini tahmin etmek için bulgularını kullandılar ve rakımdan toprak pH değerine kadar her şeyi değerlendiren bir bilgisayar modeli oluşturdular. Model, insanların mevsim ve sıcaklıklarda büyük değişimlere sahip yüksek rakımlı bölgelerde jeoglifler yapmış olabileceğini gösterdi.

Model ayrıca, modern varsayımlara ters düşecek bir düşünce olarak, insanların sadece nehirlere yakın yerleşmek zorunda olmadıklarını da gösterdi.

MİLYONLARCA İNSAN EV SAHİPLİĞİ YAPIYORDU 

Araştırma sonucunda Güney Amazonların 390.000 kilometrekaresinde 1.300 jeoglif ve köyün bulunduğunu ortaya koydu; bunların üçte ikisi henüz bulunamadı.

Bilgisayar modeli, beklenenden çok daha büyük olan nüfus yoğunluklarını da tahmin edebiliyordu. Ekip şimdi 500.000 ila 1 milyon insanın, bir zamanlar Amazon havzasının sadece %7’sinde yaşadığını düşünüyor. Daha önceden tüm Amazon havzasında sadece 2 milyon insanın yaşadığı tahmin ediliyordu.

Potansiyel alanların dağılımı, MS 1200 ile 1500 yılları arasında değişen, 1770 kilometreden fazla bir alana yayılmış, birbirine bağlı, gelişmiş bir dizi müstahkem köyü gösteriyor.

Exeter Üniversitesi’nden arkeolog ve araştırmanın baş yazarı José Iriarte, “Amazon’un tarihini yeniden değerlendirmemiz gerekiyor.” diyor.

Peki yağmur ormanı yaşayan insanlara ne oldu? De Souza, bölgedenin Avrupa işgali sonrası bu insanların öldüklerini söylüyor. Hastalık ve soykırım, köylerin tamamını yok etti ve birçoğu da tarımı tamamen terk etti.

Sürekli hareket halinde olma zorunlulukları doğdu. Fakat geride bıraktıkları izler, artık yok olan medeniyetleri hakkında daha fazla şey öğrenmek için hala daha fazla şey olduğu anlamına geliyor.

Kaynak: Erman Ertuğrul/ arkeofili