Hükümet, 2010’da hazırlanan ve önerilerinin büyük bölümü hayata geçirilmeyen Alevi Açılım Paketi’ni güncelliyor. Alevi toplumunda rahatsızlıkların gittikçe arttığı saptaması yapan hükümet, cemevleri, Alevi Enstitüsü, Diyanette temsil olanağı gibi başlıkları yeniden tartışmaya açıyor.

YENİ EYLEM PLANI, ESKİ ÖNERİLER

Hürriyet’ten Nuray Babacan’ın haberine göre, 2010’da da tartışma konusu olan bu başlıklar için Alevilerin dernek ve vakıflarıyla yeniden masaya oturulacak. Yarım kalan Alevi açılımı, hükümetteki “uzlaşmacı” isimlerin koordinatörlüğünde yeniden gündeme gelebilecek.

Tartışılan başlıkların bazıları şöyle:

ESKİ TASLAK YENİDEN

2010’da yapılan Alevi Çalıştaylarının ardından hazırlanan, ancak o dönem hayata geçirilmeyen cemevleri İnanç ve Kültür Vakıfları Taslağı yeniden gündeme gelebilecek. Alevilerin büyük bölümü cemevlerinin ibadethane yerine kültürevi gibi adlandırılmasından rahatsız oluyorlar. Ancak cemevlerine maddi yardım yapabilmeyi sağlayacak tek düzenlemenin bu olduğu iddia ediliyor. Buna göre, cemevlerine devlet bütçesinden yardım yapılabilecek. Bağış ve yardım toplayabilecekler. Belediyelerden cemevlerine ücretsiz arsa verilebilecek. Bu düzenleme “dedelerin” maaş almasına da olanak sağlayacak. Düzenlemenin “Tekke ve Zaviyeler Yasasına” takılmaması için “677 sayılı Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Kanunu’nun ilgili hükümleri uygulanmaz” hükmü yer alacak.

ALEVİ ENSTİTÜSÜ VEYA KÜRSÜSÜ

Bir üniversite bünyesinde Alevi Enstitüsü veya kürsüsü kurulması gündeme gelecek. Kürt sorunun çözümündeki adımlardan biri olan ve Mardin Üniversitesi’nde Kürt Dili ve Kültürü Anabilim Dalı kurulmasına benzer bir formül gündeme gelecek. Çorum Hitit Üniversitesi’nde Alevi Enstitüsü veya kürsüsü kurulması önerilecek. Diyanet İşleri Başkanlığı’nda Aleviler başta olmak üzere farklı mezhepleri temsil eden bir daire başkanlığı kurulması da öneriler arasında yer alıyor.

MELE ÖRNEĞİ GİBİ

Bir süre önce başta Doğu ve Güneydoğu illerinde olmak üzere Diyanet İşleri Başkanlığı dışında faaliyet gösteren din görevlileri olan “meleleri” kadrosuna alma ve denetleme düzenlemesi yapan hükümet, benzer bir öneriyi “dedeler” için de gündeme getirecek. Kurulacak üniversite kürsüsü veya araştırma merkezi üzerinden dedelere hizmetiçi eğitim ve sertifika verilecek. Hükümet, Türkiye’de bazı dedelerin eğitim için İran’a ve başka ülkelere gittiği iddialarının da böylece önüne geçmeyi planlıyor.

3. KÖPRÜYE ‘YAVUZ SULTAN SELİM’ ADININ VERİLMESİ

İstanbul’da yapılacak üçüncü köprüye Yavuz Sultan Selim’in isminin verilmesinin Alevi toplumunda yarattığı rahatsızlığı gidermek için de adım atılacağı söyleniyor. Buna göre, bir üniversiteye Hacı Bektaş Veli veya Pir Sultan Abdal ismi verilecek. Bu öneriyi daha önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül gündeme getirmişti.

RAFTA KALAN RAPOR

2010 yılında o dönem Devlet Bakanı olan Faruk Çelik’in başkanlığında hazırlanan raporda, bugün yaşanan sıkıntılara benzer saptamalar yapılmıştı. Raporda, devlet ve toplum nezdinde Alevilerin ayrımcılığa uğradıkları yönündeki söylemlere dikkat çekilerek, ayrımcılığa yol açan uygulamalara son verilmesi, hukuki mevzuatın ayrımcılığı besleyen ve kurumsallaştıran öğelerden bir an önce ayıklanması istenmişti.

EMPATİ SORUNU YAŞANIYOR

Raporda, toplumsal birlik ve beraberliğin, tüm inanç gruplarının eşitlikçi şekilde yaşadığı hukuk devletinde sağlanabileceği belirtilerek, şu ifadelere yer verilmişti:

“Alevi sorunu, hukuk devleti normlarıyla hiçbir şekilde çelişmeyen bir laiklik anlayışıyla ele alınmalı ve çözülmelidir. Sünni ve Alevilerin birbirine özenli davranması, karşılıklı empati ve yakınlaşması süreci olumlu etkileyecek, böylece günlük hayatta var olan ilişki bozuklukları da aşılabilecektir.

CEMEVLERİNİN STATÜSÜ HALA SORUN

Cemevlerine hukuki statü kazandırılması ve ihtiyaçlarının eşitlik ilkesine uygun şekilde devletçe karşılanması gerekmektedir. Diyanet’in hizmetlerini yeterli görmeyen ya da bu hizmetlerden yararlanmak istemeyenlerin taleplerini görüşüp, Anayasa’ya uygun şekilde sonuçlandırmak üzere bir hukuk komisyonu kurulması gerekmektedir.”