Kadir Kaçan / Demokrat Haber

Dersim Dernekleri Federasyonu ( DEDEF), barış süreciyle beraber yapılan bazı açıklamalardan duydukları kaygıları ve taleplerini basın ve kamuoyuna duyurmak için Taksim Hill Otel’de kahvaltılı basın toplantısı düzenledi.

 DEDEF adına basın açıklaması metnini Genel Sekreter Özer Tekin okudu. Tekin, ”Başbakan Erdoğan, 23 Kasım 2011 günü gazete ve televizyon haberlerinde yer alan açıklamalarında, Dersim katliamına ilişkin olarak; ‘Devlet adına özür dilenecekse, böyle bir literatür varsa ben özür dilerim, diliyorum’ dedi. Başbakan Dersim üzerine birkaç belge de açıklamıştı” dedi.

Tekin sözlerinin devamında, “Başbakan özür diliyorsa, bu özrün gereği olarak, Dersimlilerin farklılıklarını da kabul etmesi gerekir. Dersimlilerin kendi dilleri, inançları ve kültürleri ile yaşamak haklarının olduğunu görmelidir” dedi.


“YAŞANILAN SÜRECİ ÖNEMSİYORUZ”

Dersim Dernekleri Federasyonu Genel Sekreter i Özer Tekin Tekin yaşanan barış ve müzakere sürecine ilişkin düşüncelerini de dile getirdi. Tekin, ”Bugün Çözüm süreci yaşanıyor. Bu sürece girilmesi, sorunların siyaseten çözümü için konuşulması daha iyi. Toplumda bir rahatlama yaratmış durumda. Yaşanılan süreci önemsiyoruz. Türkiye’de yaşayan hiç kimse artık eskisi gibi yaşamak istemiyor. Bu ülkede artık insan hakları ve demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla tesis edilmesi gereken bir dönemece girilmelidir. Aldatıcı politikalar, inkar, asimilasyon, imha ve şiddeti esas alan statükoculuk artık iflas etmiştir. Ancak bu süreçte de Başbakan dahil iktidar Dersimlileri yine görmezden gelmektedir. Dersimliler yokmuş gibi davranılıyor. Gerek Başbakan ve gerekse bürokratları tarafından verilen mesajlar Dersimlileri tedirgin ediyor. Başbakan’ın ve birçok politikacının Kürt sorununun çözüm süreci ile ilgili olarak kardeşlik vurgusu için kullandıkları argümanlar Dersimlileri tedirgin etmektedir” dedikten sonra DEDEF olarak taleplerini şöyle sıraladı:

- 1937-38 Dersim Katliamı, yakın tarihin bu kanlı sayfası siyasi polemik konusu yapılmamalıdır. İnsanlık adına utanç duyulacak bu katliam kararının alındığı gün 4 Mayıs’tır. 4 Mayıs Kara Gün olarak kabul edilmeli ve Dersim halkından devlet adına özür dilenmelidir.

-Birçok belge açıklanmasına rağmen hala gizli tutulan arşivleri açığa çıkararak dönemin sorumlularının yargılanabilmelerinin önünü açmak için yasal değişiklik önerileri hazırlanıp meclise sunulmalıdır.

Sürgüne gönderilen ailelerin tam listesi, kayıpların akıbeti ve ailelerinden koparılan çocukların akıbetleri açığa çıkarılmalıdır.

Seyit Rıza ve birlikte idam edilen arkadaşlarının mezar yerleri devlet tarafından açığa çıkarılmalıdır. Bu sorunları araştırmak için bir komisyon kurulmalıdır.

- Tunceli ismi katliamla verilen isimdir. Dersim ismi geri verilmelidir.

- Devlet din işlerinden elini çekmelidir. Dersimlilerinin de dahil olduğu Alevi inancını asimile etme gayretinden vazgeçmeli ve bu inancı yaşamak isteyen her Alevi özgürce yaşayabilmelidir. Bu konuda gerekli tedbirler alınmalıdır.

- Dersimin dili, kültürü, gelenek ve görenekleri özellikle son yıllarda asimilasyon politikalarının yoğun saldırısı altındadır. Bu kültürün yok edilmesi bu ülkenin kaybıdır. Bu politikalardan vazgeçilmelidir. Bu konuda gerekli tedbirler alınmalı Dersim’in kendi dili ve kültürünü geliştirmesine destek olunmalıdır.

Özer Tekin talepleri sıraladıktan sonra, “Sizlerden Dersimlilerin ortak talepleri haline gelen yukarıda sıraladığımız taleplerin hayata geçirilmesi için destek istiyoruz” diyerek tüm yurttaşları ve duyarlı halkı Dersim Katliam kararının alındığı 4 Mayıs günü Galatasaray Lisesi önünden Taksim Meydanı’na yürümek üzere davet etti.

“BARIŞI EN ÇOK BİZ DERSİMLİLER İSTİYORUZ”

Gazetecilerin ‘Öcalan’ın mesajlarından rahatsızlık duydunuz mu” sorusu üzerine söz alan DEDEF Başkan Yardımcısı Celal Turna şöyle dedi: “Toplumsal barışı en çok biz Dersimliler istiyoruz çünkü tüm ötekileştirilen kimlikleri barındırıyoruz. Biz solcuyuz, biz Kürdüz, Biz Aleviyiz ve birçoğumuzun dili Zazaca. İslam bayrağından bahsediliyor, peki biz Dersimliler olarak nerede olacağız? Biz devletin samimiyetinden yana kuşkuluyuz. Erdoğan 15 illik kalkınma planının içerisinde Dersim’e yer vermedi. Oysa Dersim’in birçok problemi var sosyal hayatta, eğitim, ekonomi, işsizlik gibi.”