Kimilerince komünizm bir toplumsal düzen olarak ütopya; kimileri için ise uğruna mücadele edilen ve hayal değil gerçekleşme zeminini toplumsal çelişkilerden alan bir dünya görüşü; kimileri için ise bir “hayalet”.
 
Günümüzde bu farklı tartışma çizgileri içerisinde en hakim olanı ise anti-komünist değerlendirme ve yorumlarıdır. Bunun etkisi ve yoğunluğu soğuk savaş dönemi daha çok hissedilirken, günümüzde komünizme veda edilmişçesine kapitalizme karşı alternatif başka hiçbir toplumsal düzenin yüksek sesle konuşulmadığı bir dönemdeyiz. Öyle ki yeni yaklaşımlar dönemsel algı seçiciliği ile kapitalist üretim, ekoloji, fair trade, etik başlıkları ile kapitalizmin ideolojik olarak yeniden şekillenmesini çabalamaktadır.
 
Yani verili olan sınırların içinde değişim talepleri söz konusu iken aksi olan komünizm gibi iktisadi ve sosyal yapının topyekûn değişimini öngören bir alternatifin genel tartışmaların içinde varsa da cılız kaldığını söylemek gerekmektedir. Bunun en önemli nedeni ise reel sosyalist iktidarların Sovyetlerde, Küba’da, Çin’de hedefleri doğrultusunda sonuçlanamamalardır. Bunun çok kapsamlı değerlendirilmesi gerekmektedir, ancak bu yazının içeriği bu değildir. Vurgulamak istediğim komünizmin değerleridir. Ve bence bu değerler yaşadığımız bu karanlık çağda tutunabileceğimiz ışıktır.
 
  • Komünizm, “herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre” ilkesi ile toplumun bütün kesimlerinin yeteneklerinin geliştirilmesini ve toplumsal üretime dahil olmasını öngörür. Aynı zamanda bütün bireylerin ihtiyaçlarının karşılanmasının garantisini sağlar. Kapitalizmde ise bireyin üretim ilişkisine hangi derecede, hangi konumda katıldığı büyük bir olasılıkla geldiği sosyal sınıf, cinsiyet kimlikleriyle belirlenir. Örneğin saatlerce emek sürecinde bulunan madenci kendi asgari ihtiyaçlarını dahi aldığı maaşla karşılayamazken, kapitalist şirket için artı değer, zenginlik üretir. Yine kuşaklar boyu madenci olan ailenin gelecek fertlerinin üniversitede akademik statüye sahip olması düşük bir olasılık olarak karşımıza çıkar.
 
  • Komünizm, “Bütün ülkelerin işçileri birleşiniz” çağrısı ile bizleri ayıran, birbirimize karşı yabancılaştıran ulusal sınırları ve kafalarımızdaki prangalarını yıkar.
 
 
  • Komünizm, eşitçilik ve adalet prensipleri ile kapitalist sistemin insan-cins ve doğa üzerindeki sömürüsüne karşı bir alternatif çıkıştır.
 
Her ne kadar günümüz kapitalizmi, Marx’ın ele aldığı 19. yy kapitalizminden farklıklar gösterse de üretici güçler dönüşüme uğrasa da bu temel prensipler değişmemiştir. O yüzden bırakalım reel sosyalist sistemlerin hatalarını esas konu yapmayı aksine bu hatalara düşmemek için nedenlerini ve komünizmin değerleri ile uygulama yöntemlerini tartışmaya ağırlık verelim.