Bir hikayenin içinde kırmızı mantolu küçük bir kız varsa kayıtsız kalmak mümkün değil.
 
Star televizyonunda başlayan Anne dizisinde küçük bir kız var. Annesi kocası öldükten sonra bir adamın gölgesine kaçmış. Kızının dışarıda olmasını umursamaz görünüyor. Onun yaşama pratiği tek kişilik ama tutkuyla yaşama bağlı. Kızının yok olmasını bile göze alacak kadar hayatta kalmaya niyetli. Aynı arzu kızında da var. O hayatta kalmak için bir akıl defteri tutuyor. Bayılacak kadar aç kalıyor ama kesme şekeri ile midesini oyalamayı keşfetmiş. Sessiz çığlığını cami avlusunda resmediyor.
 
Evden çıkıp cami avlusunda tavşanıyla ağacının altına oturuyor. Kimsesiz çocukların cami avlusunda sahiplenildiğinin farkında, ağacın altında bankta oturup namaza giren adamların yüzlerine sevimli sevimli gülümsüyor bir umut.
 
Sınıf öğretmeni çocukları sevmeyen, öğretmenlikten de hoşlanmayan mecbur kaldığı için geçici olarak o işi yapan suratı asık, kaşları bir türlü Melek’in beceremediği gibi birbirine yakın biri.
 
Derste bir gün saçlarını toplarken öğretmenin başında saçsız bir yan görüyor Melek, hani çocukluk yaraları yüzünden hiç saç çıkmayan yaralarda, o zaman öğretmenine karşısı ilgisi farklı oluyor.
 
Kendisi gibi yaralı olduğunu hissedip ona özel ilgi göstermeye başlıyor Melek.
 
Okulda tüm öğrencilerin sevdiği köpek ölünce derste köpeğe mektup yazmalarını istiyor sınıf öğretmenleri.
 
Bir tek Melek mektup yazmıyor çünkü onun mektubunu okuyamayacağını artık öldüğünü söylüyor.
 
Öğretmeni de doğru söze ne denir diyerek kabul ediyor kızın boş kağıdını.
 
Melek ders çıkışı öğretmenine beresini hediye ediyor. Hem diyor kafasında eski yarasının olduğu yeri gösterip, iyi gelir.
 
Bir akşam camiden dönerken öğretmenini restoranda yemek yerken görüyor o da kendine dondurma ısmarlıyor ve hazinesini, pembe defterine yazdığı en sevdiği şeylerin listesini gösteriyor.
 
Yazın yağmurun yağması
 
Sandalyede dönmek
 
Erimiş dondurma
 
Saçımı ikiye ayırıp örmek
 
Yokuştan yuvarlanan top
 
Sabundan baloncuk yapmak
 
Şampuan reklamındaki anne
 
Sen de yaz sevdiğin şeyleri diyor, kızdıklarını kafandan at.
 
Böyle yaparsan hem buna iyi gelir diye, yine kafasındaki yarayı işaret ediyor.
 
Göçmen kuşların peşine düşen fotoğrafçı kadın da annesinin hapse girmesi yüzünden evlatlık verilmiş. Evlatlık verildiği yerde annesi saçlarını tararken, hep özür dilemek gelirmiş içinden, ona yük olduğunu düşünürmüş.
 
Şimdi onlardan ayrılmış, uzak duruyor. Nedenini ileri ki bölümlerde göreceğiz herhalde.
 
Dizinin hikayesi uyarlama. Böyle bir hikayeyi neden uyarlama ihtiyacı hissetmişler bilmiyorum.
 
Uzun zamandır kanallar bir anne kız hikayesi arıyordu. Hazıra konmaya, tutmuş bir hikayeyi uyarlamaya karar vermişler demek ki.
 
Bu beni hep rahatsız ediyor.
 
Oysa herkesin aile geçmişinde ya da tanıdıklarının içinde böyle insan hikayeleri vardır. Bunları senaryolaştırmak neden bu kadar zor bilmiyorum.
 
Dizi ve programların alınıp satın alındığı dünyanın en büyük Cannes MIPCOM Fuarı’nın geçen sene ki onur konuğu Türkiye’ydi. Oldukça başarılı bir tanıtım gerçekleştirmişti.
 
Bu senenin onur konuğu Japonya olmasına rağmen yine Türkiye’ye ilgi büyüktü. Artık Türk Dizileri, kendi isimleriyle satılıyor. Türk Dizi diye dünyada bir kategori var.
 
Bu sene dizi satışlarının toplamının 350 bin dolar olduğu söyleniyor.
 
Böyle bir gelişmenin yanında bana bu uyarlama olayı senaristlerimiz için kötü bir puan diye düşünüyorum.
 
Elbet satılan, İçerde, Paramparça gibi dizilerde uyarlama olan diziler.
 
Bunlar benim pek anladığım konular değil belki de.
 
Her neyse diziye tekrar dönecek olursam dondurma reklamında herkese itici gelen küçük kızın oyunculuğun ne kadar iyi olduğuna değinmek istiyorum.
 
Buradan anlaşılıyor ki iyi bir senaryo oyuncunun yeteneğini daha öne çıkaran bir unsur.
 
Küçük kızın öğretmenin kafasındaki çocukluk yarasını gördüğünde ona bakışı yeteneğinin en güzel örneği.
 
Sahilde gökyüzünde ki göç eden kuşlara, beni götürün diye seslendiği sahne çok manalıydı.
 
Üç kuşağı bir araya getiren dizinin hikayesi uzun zaman aranan bir hikaye. Şimdi Japonların Mother dizisinden uyarlandı.
 
Yönetmen Merve Girgin Aytekin. Oyuncular Vahide Görgün, Cansu Dere, Beren Gökyıldız, Gonca Vuslateri.
 
Dizinin uyarlaması senarist Berfu Ergenekon, Elif Asılkefeli Yeter ve Banu Tekcan tarafından yapılmış.
 
Dilerim bol seyircili güzel bir dizi olur.
 
Güzel günlerde görüşelim.