Yazının başlığını yazarken, aklımda hep 'Türkiye Büyük Tayyip Meclisi' ifadesi vardı. Hatta bir ara yazdım, sonra düşündüm... Başıma bela açar mıyım diye? Sildim. TBTM yapayım dedim, hiç olmasa bir sorun çıkarsa inkar etmek istersem bir yol olsun diye. Az sonra aşağıda okuyacağınız düşüncelerimin çoğunu da yazmıştım.

Ben yazıyordum, müzik çalıyordu... Grup Emeğe Ezgi, Nazım Usta'nın "Kerem gibi" şiirindeki şu mısraları haykırıyordu:

***

"Ben yanmazsam

sen yanmazsan

biz yanmazsak,

nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa"

***

Hemen bir sigara yaktım, kendime de kızdım açıkçası. İçimden Nazım Usta'ya bağırdım:

KARANLIKLAR AYDINLIĞA ÇIKSIN DİYE,

VARSIN ATEŞ İLK BENİ YAKSIN İSTERSE!

Her şey 22 Şubat 2003'de bugün "anayasaya aykırı ama evet diyeceğiz" diye açıklama yapan bir partinin o zaman ki genel başkanının demokrasi sevdası ile başlamış. Kendisi de zaten sonra o bilgiyi teyit etmiş. Ben tabi o zamanlar pek anlamam bu demokrasi işlerinden. Her sabah "Ne mutlu Türküm diyene" diyerek bağırıp, Çerkes olduğumu bilmemin yarattığı acayip bir şizofreni ile atalarımın dışarıdan getirdiği kültürel mihrakların, bana eğitimle içeride aşılanan ulusal mihrakların birbiri ile arasındaki derin çelişkilerdeyim. Daha 16 yaşımı doldurmamışım.

Ne mutlu Türküm diyene diyerek bağıran bir Çerkes olmanın çocukça şokundayım, derslerimi bile anlamıyorum ki demokrasiyi anlayayım. İşte kısacası, henüz benim demokrasi ne pek bir fikrim yokken, dün katil dediğine bugün "hakkını helal eden" bir partinin o zaman ki başkanının demokrasi sevdası ile başlamış her şey.

Ortada geze davanın ilk adımı bu. Dava da belli, hiç kimse de kendini kandırmasın boş yere. Teori eyleme geçmiş, eylem kendini ifade etmiş, bugün izahı seyroluyor. Yine de bir ipucu vereyim: Dava fiilen yürürlükte, fakat kendine hukuki bir altyapı arıyor.

Deniz amcanın yaşı malumumuz, o zaman da bizim ki kadar genç değil tabi, kim bilir Diktatör'ün D'sini Demokrasi sanmışta olabilir. Kabul, meclisin en yaşlı üyesi derim, yaşı kemale ermiş, artık gözü pek iyi görmüyor derim; 2003'ü sineme çekerim ben

Ee peki Kemal abi? Ya sen.. sen de mi gözlüğünün arkasına sığınıp hareket edeceksin? Sen de mi görmüyorsun ortada dönen kirli dolabı! Dokunulmazlık değil o, Diktatörlük diktatörlük! Dokunulmazlıklara "evet" vereceğim diye, göz göre göre Diktatörlüğe "evet" diyeceksin.

Sırf yüzde 1 oy kaybetmeyeyim diye, yüzde 1 oy kazanayım diye "evet" diyeceğim diyorsun, deme!

Biz yanarız, sorun değil.

***

"Diyorum ki sana:

Kerem gibi kül olayım

yana yana!

*

ben yanmazsam

sen yanmazsan

biz yanmazsak

nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?"

***

Gözünle görüyorsun yalan değil. Seçilmiş hükümet bu, seçilmiş hükümet! Derler ki Türkiye'de seçimle gelen hükümet, seçimle gider! Onlar söyledi hep...

Bunlar ilk geldiğinde ordu muhtıralarını ezip hapse tıktılar, kendi arkadaşlarını çiğneyip sokağa attılar, kol kola gezdiklerini rezil rüsva yaptılar hep dedikler ki; seçimle gelen seçimle gider!

Dün seçimle gelen, emirle gitmedi mi?

Gözümüzün önünde, devlet olan, yasa olan, meşru olan, bayrağın rengini, ülkenin şeklini koruyan yasaların anası eziliyor kim dur diyebiliyor?

Cumhur Tayyip, Meclis Tayyip, Ordu Tayyip, Mahkeme, savcı hepsi Tayyip!

Fiilen Türkiye Büyük Tayyip Meclisinde, sipariş yasa üretme memuru haline dönüyorsunuz! Buna mı evet diyeceksiniz?

Eğer derseniz, biz de resmen Tayyip Cumhuriyetinin açık cezaevinden size lanet edeceğiz.