Marmaris bisiklet turizmi ve bisiklet gezileri konusunda tam bir cennet. Marmaris Belediyesi kuşkusuz ülkemizin bisiklet sporuna en duyarlı belediyesi konumunda bulunuyor. Öyle ki, her köşe başında ve yol ayrımında, her yöne tam olarak ne kadar mesafe kaldığını ve eğim durumunu belirten bisiklet yol işaretleri ve tabelaları mevcut.
 
Marmaris’i bir tarafından girip diğer tarafından dönerek harika bir ring ile bisiklet eşliğinde özgürce ve keyifle gezmek mümkün. Bu kadar güzellik ve olumlu özellik yanında, beni hayrete düşüren, çok şaşırtan ve bir o kadar da üzen bir olayla karşılaştım.
 
Şöyle ki; Marmaris merkezden hareketle Hisarönü-Orhanlı-Turgut istikametinden 52 km kadar gittiğinizde, çok güzel ve şirin bir belde olan Selimiye’ye ulaşıyorsunuz. 8 km daha giderseniz, karşınıza Bozburun beldesi çıkar. Bununla da yetinmeyip, daha mütevazı bir yerleşim birimi hükmündeki Söğütköy’e gitmek isterseniz, 10 km daha yol almanız gerek. Burada dinlenip aynı rotadan veya Bayır-Turunç-İçmeler yönünden Marmaris merkeze dönebilirsiniz. Ama Söğüt-Taşlıca arasından geçerken mükemmel manzaralar görmeden gitmek istemezsiniz herhalde..
 
Söğüt-Taşlıca arası 5 km. Ve denize kıyısı bulunmayan Taşlıca’ya varınca da gidilebilecek son nokta olan Serçe Limanına yönelirsiniz. Taşlıca köyünden Serçe Limanı yoluna sapan noktada, yine Marmaris Belediyesinin yerleştirmiş olduğu bir “Marmaris’te Bisiklet Rotaları” adında gayet ayrıntılı bir harita var. Taşlıca-Serçe Limanı arasındaki yol 8 km ve oldukça zorlu, bol virajlı, rampalı ve taşlı. Fakat Serçe Limanına tam 2 km kala, sağ cenahta Asardibi denilen bir cennet var, burası Serçe Limanını tam tersindeki bir koy.
 
Güzel, çok modern ve misafirperver bir tesisi var ama ana yoldan ulaşım yolu toprak ve zorlu. Fakat gittiğinize, gördüğünüze değiyor doğrusu, harika bir denizi de var, gönlünüzce dinlenebilirsiniz. Neyse, isterseniz sadede gelelim. Taşlıca yolu üzerinde sohbet ettiğim Özgür adındaki keçi çobanı Serçe Limanındaki işletmenin sahibinin Türk kabul etmediğini söylemişti ama pek ciddiye almamıştım. Herhalde kötü niyetli ve para ödemek istemeyen insanlarla bir sorun yaşamıştır, diye düşündüm, saf niyetle. Fakat Taşlıca-Serçe yolu üzerinde suyunu içip sohbet ettiğim ve sattığı ürünlerinden aldığım Fatma Nine ve Rukiye abla da bu hususa bir değinip beni uyarmışlardı. Ben gayet yorgun, iyi niyetle ve öz güvenle Serçe Limanına vardığımda küçük bir liman ve basit bir tesis ile karşılaştım. Bir iki masada İngiliz ve Yunanlı turistler oturmuş, içkilerini yudumlayarak sohbet ediyorlardı.
 
Tabii öncelikle iskelede ve kıyıda bisikletimle bir iki fotoğraf çekmek istedim. Hemen tesis sahibinden müdahale geldi. Yorgunluktan dolayı önceki bahsetmiş olduğum uyarıları unutmuş olmalıyım ki, bana takılıyor sandım ve yine pek ciddiye almadım. Fakat fotoğraflama işim bitip de oturup bir şeyler yemek, içmek ve dinlenmek amacıyla bisikletimi müsait bir köşeye yaslayarak oturmaya yeltendiğimde ise, tesis sahibinin inanılmaz kaba ve kışkırtıcı tutumuyla karşılaştım. Orada oturamayacağımı ve gitmem gerektiği söylendi. İtiraz edince ve nedenini sorunca ise, birbiri ardında hakaret ve küfürler sıralamaya başladı.
 
İşin gayet ciddiye bindiğini ve devam edersek fiziksel müdahaleye teşebbüs etmemizin gerekeceğini anladığımda, daha çok üstelemeden mekanı terk ettim. Yolda köylü kadınlardan aldığım kuruyemiş vs gıdalarla karnımı doyurmak üzere mola vermişken, bir yandan da bu yaşadığım ve bana kendi ülkemde yaşatılmış olan bu olayı hazmetmeye çalışıyordum.
 
Dünya’nın pek çok ülkesini gezdim, bisiklet sürdüm, keza ülkemin güzel köşelerini bisikletle geziyorum. Üstelik, sıfıra yakın harcamaya dayanan bir politikam da yok. Aksine yoldaki insanlardan sırf yardım için bir şeyler alarak, örneğin Söğüt’te yemek yediğim balık lokantalarında hiçbir yabancı turistle muhtemelen mukayese edilemeyecek hesap ödeyerek ve bahşiş bırakarak ve keza konaklama tesislerinde de para harcayarak, yörenin ekonomisine bilerek ve içtenlikle katkıda bulunan bir gezginim.
 
Ayrıca, yolda rastladığım pek çok yabancı turiste yardım ettim, bilgi verdim ve destek oldum. Bu kişiler bizden çok daha az para harcayarak bizim ülkemizi gezmeye çalışan kimselerdi. Bunları şunun için anlatıyorum, bu terbiyesiz işletme sahibinin tesisine Türk kabul etmeme noktasında sahip olabileceği ve öne sürebileceği “Türkler para ödemiyor, kazandırmıyor” şeklindeki tezlerini ortadan kaldırmak istedim. Pek çok terör tehdidinden muzdarip olan memleketimizin ilgili makamlarının işte bu gerçek vatan hainliği karşısında nasıl bir önlem alacağı, tepki vereceği ve sonuca ulaşacağını yakından takip ediyor olacağım...