Türkiye Ermenileri Patrikliği, İstanbul’daki sekiz kilisede Çanakkale'de hayatını kaybedenleri andı.

Ermeni Elçisel (Ortadox) Kilisesinin Çanakkale savaşında canlarını feda edenler için yaptığı dua, gerek Ermeni Kilisesi içinde gerekse aynı iman yolunda olan diğer kiliseler içinde çok tartışılacak ve belki de ciddi tepkiler yaratacak bir olay. Ermeni kutsallar meclisi (sen sinod) bunu ne kadar tartıştı bilemem ama herkesin bu uygulamadan hoşnut olduğunu düşünmüyorum.

Elçisel kilise bu olayla ilgili olarak “ben yaptım, benim iç işimdir, beni ilgilendirir”, kolaycılığında olamaz. Çünkü bu olay sivil bir inisiyatif değil. Yani Ermeni toplumundan birileri veya bir sivil organizasyon buna girişmiş değil. Ritüel olarak bir şey yapıyorsunuz, Kilise içinde yapıyorsunuz ve istemeseniz de Türkiye toplumunda hristiyan teolojisiyle ilgili bizim istemediğimiz birtakım algılar oluşuyor. Daha açık ifadeyle Hristiyan amentüsüne uygun olmadığı gayet açık olan bir ritüeli sadece bir taraflara hoş görünmek adına yaparak; bunca yıllık inancımızı boşa çıkarıyorsunuz. Hristiyanlığın zamana ve duruma göre şekillenen veya yönlendirilebilen bir doktrin olduğu algısını yaratıyorsunuz.

“Şehitlik” kavramı çok sulandırılmış ve politik bir malzeme olsa da gerçek hristiyan şehidinin özelliklerini belirtmekte fayda var. Birincisi imanı uğruna katledilmelidir. Ve kesinlikle ama kesinlikle elinde silah olan birisi hristiyan şehidi olamaz. İsa Mesih ismi uğruna olmayan can fedası bu mertebeye kabul edilmez. Dolayısıyla evet Tıpkı T.C.’nin kayıtlara geçirdiği gibi Çanakkale’de ölen Ermeniler şehit değildir. Ama İslamlar da şehit değildir. Kutsal Kitabımızın İslam hakkındaki –daha doğrusu İsa Mesih imanında olmayan herkes için- iradesi böylesine açıkken böyle bir şeye kalkışmak sadece korku ile açıklanabilir. T.C.’ye kendini beğendirmekle Tanrıyı hoşnut etmek arasında sıkışan Ruhani kardeşlerimize tavsiyem. Tanrının gerçek şehitleri olmak pahasına imanlarında sabit kalmalarıdır. Sen sinod yargı gününü daha çok dikkate almalarıdır.

Ermeni Elçisel Kilisedeki ruhani kardeşlerimize tavsiyem bu toplumun siyasi önderliğini sivillere bırakmalarıdır. Çünkü kilise için çok ağır sonuçları olmakta. Elçisel kilise yakın zamanda İslamla ve İslamlarla birleşmek yada ortak birtakım ritüellere imza atmak gibi uygulamalarda bulundu ancak bir süre sonrasında Ecmiadzin’in (Ermenistan’daki eşitler arasındaki birinci ünvanına sahip Ermeni elçisel kilise) direktifiyle bu uygulamalardan vaz geçti. Ancak bu hatalar fazlalaşmaya başladı. Eğer bu konuda devlet baskısı ağır basıyor yada bir yerlere kendimizi beğendirmek zorunda hissediyorsak, o zaman irademizi kaybetmişiz demektir. Dolayısıyla ya siyasi önderlik bırakılmalı yada Patrikhane direk Ecmiadzine bağlanmalı ve oradan özgürce yönetilmeli.

Bize düşen bu konuyla ilgili daha çok dua etmektir.