Ülkenin karanlık tarihinin sayfalarından biri olan Gazi Katliamı’nın üzerinden 19 yıl geçti. 17 kişinin yaşamını yitirdiği katliamın gerçek sorumlularına diğer pek çok benzer olayda olduğu gibi ulaşılamazken, halkın üzerine ateş açan 20 polis hakkında açılan ve Trabzon’a taşınan davada sadece 2 polis ceza aldı. Katliamda yaşamını yitirenlerin aileleri ise olayın aydınlatılmasını ve sorumluların bulunup yargılanmasını istiyor.

Gazi katliamında yaşamını yitiren Sezgin Engin’in (17) ağabeyi ve katliamın tanığı olan Ergin Engin, “Sezgin direnişin ilk gününde Adem Albayrak adlı bir polis tarafından açılan ateş sonucu midesinin üstüne denk gelen iki mermi ile şehit edildi. Zaten Sezgin şehit düştüğünde, televizyonda ilkin benim ismim geçti, çünkü onlara göre hedef bendim” dedi. Kardeşinin Gaziosmanpaşa Devlet Hastanesi’nde sedye üzerinde bekletildiğinin ve müdahale edilmediğini aktaran Ergin, “Hastanede kurşun yaralanması ile gelen yurttaşlar sedyede bekletilirken taşla yaralanan polislerin hastanenin içinde acil tedaviye alındığını gördüm” diye konuştu.

BASKILAR DEVAM ETTİ

Katliamın ardından kendileri için yeni bir eziyet olan dava sürecinin başladığını belirten Ergin, o süreçte yaşadıkları zorlukları “Dava sürecinde bizi Trabzon’a sürdüler. Bunu anlatmak değil, yaşamak gerekir. Cümlede anlatmak basit ama bunu pratikte yaşamak o kadar zor ki. Otobüsle Trabzon’a yola çıktığımızda öyle kontrol mekanizmaları oluşturuluyordu ki koşulları zorlamak için her şey yapıldı. Her 5-10 km’de bir araçlar durdurulurdu. Aynı kişiler 10 sefer GBT’ye girerdi” sözleriyle anlattı.

‘SORUMLULAR YARGILANSIN’

Polisin kendilerine bu şekilde baskı uyguladığını ifade eden Ergin, “Trabzon’a gittiğimizde otobüsün nereye park edeceğine bile polis karar verirdi. Otobüsün bütün camları 5 ve 6’ıncı katlardan bırakılan taşlar ile kırılır, bir tane sağlam cam ile geri dönemezdik. Biz 1200 km uzaklıkta adalet ararken zulüm bulduk. O dönem o yolculuğa katılmış her insan bu ülkenin adalet anlayışını çok iyi gördü” dedi.

Ergin’in bunca sıkıtı yaşadıkları dava sonucunda çıkan karara yönelik yorumu ise “Faşizmin kararı nasıl olabilir. Oradan nasıl bir medet umabiliriz? Bunlardan yargı hesap sormadı. Katiller hala yaşıyorlar. Hala görevlerinin başındalar” oldu.

O dönemde Gazi Mahallesi Muhtarı olan Nevzat Altun ise, “O dönemde Gazi’de, insanlar üzerinde doğru dürüst bir bıçak taşımazken, kahveler ve dükkanlar uzun namlulu silahlar ile tarandı. Tabi halk toplandığında tepkisini doğal olarak güvenlikten sorumlu emniyete gösterdi. Çünkü polis güvenliği sağlamak bir yana olaya geç müdahale etti” dedi.

NE OLMUŞTU?

İstanbul’da 12 Mart 1995’te, çoğunluğunu Alevi vatandaşların oluşturduğu Gazi Mahallesi’nde bir katliama imza atıldı. 12 Mart gecesi, Alevilerin gittiği 3 kıraathane kimliği belirsiz kişiler tarafından bir taksinin içinden uzun namlulu silahlar ile tarandı. Saldırılar sonucu Alevi dedesi Halil Kaya hayatını kaybederken, 5’i ağır 25 kişi de yaralandı.

Saldırının ertesi günü binlerce Alevi vatandaş, polisin olaya geç müdahalesini protesto etmek için emniyete doğru yürüyüşe geçti. Yürüyüşe geçen halkın üzerine polisin ateş etmesi sonucu Mehmet Gündüz adlı bir yurttaş yaşamını yitirirken çok sayıda kişi ise yaralandı. Gün boyu devam eden olayların ertesi günü 15 bin kişi tekrar emniyete doğru yürüyüşe geçti. Çevik kuvvet ve özel timlerle desteklenen polis, tekrar yurttaşların üzerine ateş açınca çatışma başladı. 4 gün süren çatışmalar sonunda 17 kişi hayatını kaybederken, aralarında gazetecilerin de bulunduğu birçok kişi ise yaralandı.



Çatışmaların ardından yapılan otopsi sonucu sadece Gazi mahallesinde çıkan çatışmalarda yaşamını yitiren 17 kişiden 7’sinin polis kurşunu ile hayatını kaybettiği belirlendi. Göstermelik olarak 20 polis hakkında ise “müdafaa ve zaruret sınırını aşarak faili belli olmayacak şekilde adam öldürmek” iddiasıyla dava açıldı. Açılan dava bir süre sonra güvenlik gerekçesi ile Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi’ne taşındı. Yapılan yargılama sonucunda da sanık polislerden sadece Adem Albayrak ve Mehmet Gündoğdu isimli iki polise toplam 6 yıl 8 ay hapis cezası verildi. (EVRENSEL)