“Ben Ernesto'ydum, sadece Ernesto, siz de sadece bir şey olarak var olursunuz. Che olmayı kendim istedim, sizde inanırsanız olursunuz, inanırsanız.”

Bugün Küba devriminin liderlerinden Komutan Ernesto Che Guevara’nın doğumunun 83. Yılı.

Che Arjantinli, Kübalı, Afrikalı, Bolivyalı, Dünyalı bir devrimciydi.

Ernesto "Che" Guevara, İspanyol ve İrlanda asıllı bir ailenin beş çocuğunun en büyüğü olarak 14 Haziran 1928 tarihinde Arjantin’in Rosario şehrinde dünyaya geldi. Annesinin ve babasının soyu Basklara dayanır.

Ernesto, tıp öğrenimi için 1948’de Buenos Aires Üniversitesi’ne girdi. Öğrenciliği boyunca Latin Amerika’da uzun yolculuklara çıktı. Bu yolculuklar sırasında kitlelerin yoksulluğunu, üzerlerindeki baskıyı ve güçsüzlüklerini yakından gözlemleyen Che’nin hayatı bundan sonra köklü bir değişikliğe uğradı. Marksizm’den etkilenen Guevara, Latin Amerika’daki ekonomik ve sosyal eşitsizliklerin tek çözümünün devrim olduğu sonucuna vardı.

“En önemlisi, dünyanın neresinde olursa olsun her haksızlığı kendinize karşı yapılmış gibi hissetme kabiliyetinizi koruyabilmenizdir. Bu bir devrimcinin en önemli özelliğidir” diyen Che, bundan sonra hayal ettiği dünya düzenini gerçekleştirmek için harekete geçti.

7 Temmuz 1953’te, Bolivya, Peru, Ekvador, Panama, Kosta Rika, Nikaragua, Honduras ve El Salvador’dan geçip Aralık ayının son günlerinde Guatemala’ya vardı. Fidel Castro ile ilişkili bir grup sürgünle bağlantıya geçti.

Eylül 1954’te Meksika’ya gelişinden sonra Küba’daki siyasi hapishaneden salıverilen Fidel Castro ile tanıştırıldı. Guevara, Castro’nun aradığı esin kaynağı ve devrim lideri olduğuna kanaat getirerek Küba diktatörü Fulgencio Batista’yı devirmek için kurulan “26 Temmuz Hareketi”ne katıldı.

Grubun doktoru olmasına karar verildiyse de hareketin diğer üyeleriyle birlikte askerî eğitime katıldı. 25 Kasım 1956’da Tuxpan Veracruz’dan Küba’ya doğru yola çıkan Granma yatında Kübalı olmayan tek kişi Guevara’ydı.

Fidel Castro ve yoldaşları ile birlikte zafer kazanan hükümet tarafından Guevara “doğuştan Küba vatandaşı’’ ilan edildi. Daha sonra Sanayi Bakanı olarak Küba sosyalizminin açık ve kesin bir hale gelmesine yardımcı oldu, ülkenin önde gelen kişileri arasına girdi.

"İkinci Afrika-Asya Ekonomik Dayanışma Semineri"ndeki konuşmasında şunları söyledi: "Ölümüne olan bu mücadelede hiçbir sınır yoktur. Dünyanın hiçbir yerinde meydana gelen olaylara kayıtsız kalamayız. Bir ülkenin emperyalizme karşı zaferi bizim zaferimizdir, aynı şekilde yenilgisi de bizim yenilgimizdir."

"Sosyalist ülkelerin, Batı'nın sömürgeci ülkeleriyle üstü kapalı işbirliğini tasfiye etmeleri ahlakî görevleridir" diyen Ernesto, daha sonra devrimin sürekliliği için Küba’dan ayrılıp kendine yeni bir mücadele alanı açmak için yola koyuldu.

Bolivya’ya geçen Ernesto burada bir gerilla ordusu kurmanın çalışmalarına başladı. Bir muhbirin Guevara'nın gerilla kampının yerini Bolivya Özel Harekât Birliği'ne bildirmesiyle birlikte 8 Ekim’de kamp kuşatıldı Guevara yakalandı ve öldürüldü.

Ölmeden önce katiline; “Buraya beni öldürmeye geldiğini biliyorum. Vur beni korkak, yalnızca bir insan öldürmüş olacaksın” diyen Che Guevara, dünyada ezilenlerin, aydınların, gençlerin, muhaliflerin ve isyanın öncü simgesi oldu.

Tüm yaşamıyla dünya halklarının kalbinde değişmez bir yer kazanan Che ölümünün üzerinden 44 yıl geçmesine rağmen, hayal ettiği dünya düzenini gerçekleştirmek isteyenler tarafından hala mücadelelerinin komutanlarından kabul edilmekte.

DEMOKRAT HABER / ESRA DÜLGER