Gomidas Vartabed (Soğomon Kevork Soğomonyan) 1869 Kütahya - 1935 Fransa.

 

DOĞUMU

Küçük Asya’nın küçük şehri Kütahya’da 26 Eylül’ün 1869 yılında doğar Soğomon Kevork Soğomonyan. Annesi Takuhi Hovhannesyan Soğomonyan Bursalı, babası ayakkabıcı Kevork Soğomonyan ise Kütahyalı’dır. Baba Soğomonyan bugün bir düğün salonu olan Surp(Aziz) Theodoros Ermeni Kilisesi’nde korist olarak ayinlere katılır, aynı zamanda Türkçe besteler yapar. Ailesiyle kiliseye gidip ayinleri öğrenen küçük Soğomon, ne yazık ki, 15 Mart 1870’te henüz 6 aylıkken annesini kaybeder bu durum, daha sonra kendi yazdığı mektuplardan öğrendiğimiz kadarıyla ruhunda derin yaralar açacaktır. Annesinin yokluğuna alışamadan, 18 Mayıs 1880’de babasını kaybeder.

 

EÇMİADZİN‘E GİDİŞ

1881 yılında Kütahyalı Kevork Vartabed (Rahip) Tertzagyan Erivan yakınlarındaki Vağarşabat kentinde bulunan Eçmiadzin Manastırı’na (Ermeniler’in Ana Kilise’si) Yepiskopos’luğa yükseltilmek için çağrılır. Yanında iyi sesli çocukları da getirmesi söylenen Kevork Vartabed, küçük Soğomonyan’ı da yanında götürür. Kevork IV.’ün karşısına çıkartılan Soğomon’a Ermenice bilip bilinmediği sorulduğunda . Soğomon kıvrak zekâsıyla, buraya Ana Dili olan Ermenice’yi öğrenmeye geldiğini ama iyi Ermenice şarkı söylediğini belirtir. Buraya bir dipnot düşmek gerekirse Anadolu’da bazı şehirlerde Ermenice konuşmak yasaktı, Tehcir sırasında Kütahya ve çevresindeki Ermenileri kurtaran ve koruyan Kütahya Valisi Faik Ali Bey döneminde Ermenice konuşmak serbest bırakılmıştır. Yumuşak, tatlı sesiyle Luys Zıvart adlı ilahiyi söylemeye başlayan Soğomon güzel sesiyle , herkesi şaşkına çevirir. Kevorkyan Ruhban Okulu’na kabul edilen Soğomon 1893 yılında, dini kurallara göre Gomidas adını alarak Apeğa(önrahip) olarak mezun olur. 1893 yılından itibaren de Ermeni dini müziği nota dersleri vermeye başlar. 1895 yılında Vartabet (Rahip) oldu. Öğrencilik yıllarında müziğe olan aşırı ilgisi ve merakı bu konuya daha ciddi eğilmesi gerktiği yönünde olur . Anadolu ve Kafkasya’nın her yerinden getirilen çocukların söylediği halk ezgilerini dinlerken, 1895 Ağustos’unda Tiflis’e müzik eğitimine gittiğinde Magar Yegmalyan’dan etkilenir ve batı tipi nota sistemine ve müziği ile ilgilenmeye başlar.

 

DÜNYAYA BİR MÜZİK SEVDALISI YÜKSELİYOR

1896 Mayıs’ında Tiflis’li hayırsever Alexandre Mantaşyan’ın yardımlarıyla Berlin’de Prof. Richard Schmidt’ten özel konservatuarında ders almaya başlar. Aynı zamanda Kaiser Friedrich Wilhelm Universitesi’nde müzik felsefesi ve müzik tarihi dersleri alır. Burada “Armenian Church Music in the 19th Century-19 yy.’da Ermeni Kilise Müziği” adında makalesini yayınlar. 1899 yılında müzikolog ve doktora unvanıyla mezun olur ve Eçmiadzin’e geri döner. Döner dönmez o dönem için ilerici bir hareket olarak polifonik/çok sesli müzik üzerine çalışmalara başlar. Anadolu’da köy köy gezmeye ve Ermeni müziği başta olmak üzere Türk, Pers ve Kürt müzik derlemeleri yapar. Gomidas yaklaşık 3000 eseri notaya geçirmiş ve bugüne ulaştırmayı başarmıştır.

 

DÜNYAYA ERMENİ MÜZİĞİNİ TANITMA SEVDASI

1901 yılında International Music Society’in 1. Kongresine ilk Avrupalı olmayan üye olarak çağrılır ve burada Ermeni müziği üzerine sunumlar yapar. 1906 da tekrar Almanya ya, daha sonraları Paris’e geçen Gomidas Vartabed kurduğu korolarla , zamanın ünlü kültür merkezlerinin salonlarında Anadolu ve Ermeni halk müziği ezgileri , Ermeni Kilise müziği konserleri vererek bu tür müziği batılılara tanıtıp ünlenir, batı müzik otoritelerinin ve basının dikkatlerini çekerek yakın ilgi görür. Çeşitli yıllarda Berlin, Paris, Bern, Venedik, Lozan, Bakü ve Kahire’de konserler verdi. Ermeni Halk ve Kilise Müziği üzerine sunumlar yapıp makaleler yayınlar. Bunun yanı sıra diğer Anadolu müzikleri üzerine çeşitli makaleler yazar. Gomidas her gittiği yerde Anadolu ve Ermeni halk müziği ve Ermeni kilise müziği, ilahilerle ile çalışmalar ve incelemer yapar, en önemi eserleri ise kendine özgü besteleri olur. Gomidas kendine özgü makam ve üslubu ile keman dörtlüsü için hazırladığı besteleri ve derlemeleri ile Avrupa’da, Rusya’da ve İran’da çok beğeni ve ün kazanır. 1911 yılında Paris’te Arşak Çobanyan ile birlikte yaptığı albümü Tenor Armenag Şahmuradyan ile doldurur.

 

BADARAK’I

En önemli eserlerinden biri olan Ermeni kiliselerinde düzenlenen ayinlerde okunan Badarak isimli çok sesli yapıtına 1892 yılında başlamış ve asla bitirememiştir. 1933 yılında Paris’te Gomidas’ın öğrencisi olan Vartan Sarkisyan tarafından tamamen notaya alınan ve ilk kez burada seslendirilen Gomidas’ın bu yapıtı Ermeni kilisesi tarafından kabul edilen 10 Badarak’tan biridir. Hıristiyanlığın temel ibadet biçimlerinden biri olan ve İsa Mesih’in son akşam yemeğinde ekmek ile şarabı kendi bedeni ve kanı olarak havarilerine sunuşunu anlatmak amacıyla düzenlenen komünyon ayini, Ermenice’de Badarak / Kurban şeklinde adlandırılır. 20. yy’ın başına kadar Ermeni kiliselerinde, “ana melodi” olarak bilinen bir Badarak ezgisi kullanılmışır. Tek sesli, makamsal ve anonim bir beste olan “ana melodi”nin ilk kullanılmaya başlandığı tarih kesin olarak bilinmiyor. Ancak son şeklini 12. yy’da aldığına inanılıyor. Badarak ayini 20. yy’ın başından itibaren çok sesli olarak icra edilmeye başlanmış Badarak melodilerinin manevi önemi ve sayıca çoğalması dolayısıyla İstanbul Patriklik Ruhani Meclisi, düzenlediği Türkiye Ermeni Kilisesi Korolar Tüzüğü’nün 58. maddesiyle kilise korolarının aşağıdaki dokuz badarak melodisini kullanmalarına izin vermiştir: Ana melodi /Mayr Yeğanag, Gomidas melodisi, Yegmalyan melodisi, Çulhayan melodisi, Çilingiryan melodisi, Bartevyan melodisi, Manasyan melodisi, Atmacıyan melodisi, Horenyan melodisi.

 

İSTANBUL

1910 tarihinde kendisini geliştirmek istediğini belirterek İstanbul’a yerleşen Gomidas burada 300 kişiden oluşan “Gusan” adlı bir koro kurar. Orada yepyeni besteler yapar, yeni müzisyenler ile tanışır. 1912–15 yılları arasında Türk Ocakları’nda müzik dersleri verir. İttihatçılarla yakın ilişkileri sonucunda en son Nisan 1915′te Türk Ocağı’nda bir konser vermiş. İttihatçıların ileri gelenlerinin ve Talat Paşa’nın katıldığı bu konserde Hamdullah Suphi’nin şu cümleleri kaydadeğerdir: “Anadolu’nun çocuğu bu Ermeni papaz, uzun çalışmaları sonucunda Ermeni Müziği’ni kanatlandırmıştır. Rahatından vazgeçip bütün zamanını köyleri tek tek gezerek eserleri toplamaya harcamıştır. Ermeni ulusunun mirasını sergilemiştir. Bizim din adamlarımız da aynı şeyleri yapmalıdır, Türk ulusunun gelişmesi ve hazinesinin keşfi için yürekleriyle çalışmalıdır. Şu bir gerçektir ki Ermeni kültürü bizim kültürümüz karşısında gelişmektedir. Türkiye’ye gider, Anadolu’nun hangi köşesine giderseniz gidin Ermeni yaratıcılığını ve aklını göreceksiniz. Eserleriyle, ürettikleriyle “Ben buradayım”ı size anlatacaklardır. Saraya giderseniz göreceksiniz, mimarın Ermeni olduğunu. Ermeni ustaların dünyaca ünlü yüzüklerini göreceksiniz Van’dan. Geliştirdikleri Tıp okullarını ve yazarlarının yazdığı kitaplar ve bilim alanındaki kitapları, hepsi Ermenilerin. Bunlar asırlardır birlikte yaşadığımız insanlardır.” Bu konuşmadan sonra Gomidas piyanosunun başına geçer ve sonunda ayakta alkışlanır Genç Türkler ve İttihatçılar tarafından. Salonda ise şu cümle yankılanır. “Tanrı şeytanın gözlerinden korusun Gomidas’ı.”

 

İki hafta sonra 24 Nisan 1915 günü tutuklanan 235 Ermeni aydın, doktor, iş adamı, tiyatrocu, sanatçılarla birlikte Çankırı’ya yollanmış, Amerikan Büyük Elçisi Henry Morgenthau, Mehmet Emin Yurdakul ve bazı devlet adamları ve aydınlar sayesinde sürgün edildiği Çankırı’dan kurtarılmıştı. Çankırı’dan sadece 12 kişi geri gelebilmiştir. Bunlardan ikisi aile dostu olan Doktor Vahram Torkomyan ve Gomidas Vartabet’tir. Çankırı dönüşü eve geldiğinde tüm notalarının ve çalışmalarının darmadağın olduğunu gören hassas ruhlu Gomidas, yaşadığı ruhsal patlamalar sonucunda Doktor Varham Torkomyan’ın tavsiyesiyle önce Şişli’deki Fransız Lapé Hastanesi’ne yatırılır. Daha sonra 1919 yılında istememesine rağmen, Fransa’ya gönderilir. Orada birkaç hastane değiştirdikten sonra hayatının 13 yılını geçireceği Villejuif Senatoryum'una nakledilir. 20 Ekim 1935 tarihinde öğlenden sonra dördü beş geçe hayata gözlerini yumduğunda, son 18 yılını hiçbir şey yapmadan, hiç piyano çalmadan, şarkılarını söylemeden, dinlemeden ve eser bestelemeden geçirmişti. Bu sadece onun değil dünyanın kaybıdır.

 

Ermeni Halkı’nın bağrına bastığı Avrupa’nın yakından tanıdığı Ulusal Ermeni Müziği’nin kurucusu, rahip, etnomüzikolog, koro şefi, besteci ve şair Kütahyalı Soğomon Soğomonyan ya da Gomidas Vartabet tozlu sayfalar arasında aydınlatılmayı bekliyor.


(Gomidas Platform sayfasından alınmıştır)