Osmanlı İmparatorluğu’nda Yahudiler ve Hristiyanların din değiştirme nedenleri arasında boşanma talebi de bulunuyordu.

Hristiyanlar gibi Yahudi kadınlar için de bu yol, çekilmez eşlerden ve köle sahiplerinden kaçış imkanı ve bireysel konumları için pazarlık şansıydı.

Serdar Korucu’nun Avlaremoz’da aktardığına göre, “Bahsi geçen Yako benim kocamdı. Hidayet yolu önüme açıldığında şeref-i İslam’la müşerref oldum. Fakat naip İslam’ı kendisine önerdiğinde Yako bunu reddetti ve naip bizi boşadı.”

Bu sözler, 10 Kasım 1666’da, Beşiktaş’taki Bayezid Mahallesi’nden Abdullah kızı Yahudi mühtedi Hatice’ye ait.

Şer’iyye Sicilleri’nde yer alan bu ifadelerinin ardından Hatice, eski kocası Salamon oğlu Yako aleyhine açtığı davada talebini açıklıyordu: “Bu vesileyle bana mehr-i müeccel olarak borçlanılan 1200 İspanyol realini (riyal guruş) talep ediyorum.”

Davanın sonucu kayıtlarda yer almasa da, 1650 ve 1700 arasında özgür ve köle yüzlerce Hristiyan ve Yahudi kadın bu şekilde din değiştirdi yani “ihtida” etti. Statü değişiklikleri için kadı önüne geçti.

O dönem Yahudiler ve Hristiyanlar sadece din değiştirmek için kadının önüne çıkmıyordu. Müslüman olmayan bireyler, en şahsi meselelerini kendi dini kurallarına göre çözebilecekken bazen kendi hakimleri yerine şer’i mahkemelerin kararına uyabiliyordu.

Prof. Marc David Baer, Koç Üniversitesi Yayınları tarafından yayımlanan “Atmeydanı’nda Ölüm” kitabında 1665’te Yahudi çiftlerin boşanmak için de bu yolu tercih edebildiğini hatırlatıyor. Ancak hemen ardından “Hatice” örneğindeki gibi, İslam hukukunun Hristiyan ve Yahudi kadınlar tarafından daha “cömert” olarak sunulan yönlerinden faydalandıklarını ifade ediyor.

Her zaman tüm isteklerine, özellikle de maddi taleplerine tam olarak ulaşamasalar da… Tıpkı kayıtlarda Abdullah kızı mühtedi Rahma Hatun’un, kocası Shmuel oğlu Menahem’e Hasköy’de açtığı davadaki gibi.

“Bahsi geçen Yahudi benim kocamdı ve ben İslam’ın şerefiyle müşerref olduğumda sık sık ve birçok kez kendisinden Müslümanlığı kabul etmesi istendi ancak Menahem bunu reddetti.”

Rahma Hatun boşanmayı başarsa da mehr-i müeccel’in yaklaşık yarısına tekabül eden 4500 akçe alabildi. Ancak Prof. Baer’e göre din değiştiren kadınların hayatı değişmiyordu. Baer, din değiştiren kadınları “ihtida ederek özgür olmuyor, sadece efendi değiştiriyordu” diye ifade ediyor ve kaderlerini şöyle anlatıyor: “Ne var ki bu sadece geçici bir değişimdi, çünkü kadınlar yeniden evleniyor ya da satın alınıyor ve kurtulmayı başardıkları ilişkilere benzer yeni ilişkiler kuruyordu”