SERDAR KORUCU / Agos

Malatyalı Ermenilerin bağışlarıyla Ermeni mezarlığında yaptırılan bekçi konutu içinde yer alan gasilhane ve son dua yerinin belediye ekipleri tarafından yerle bir edilmesinin ardından bir başka yıkım haberi Antep’ten geldi. ‘Kurtuluş Camii’ olarak kullanılan Meryem Ana Kilisesi’nin arkasında bulunan anaokulu / sıbyan mektebi binası, cami görevlilerine göre belediye tarafından ‘çevre temizliği’ için yıkıldı. Belediye yetkililerine göre ise 120 yıldan uzun zamandır ayakta kalan binanın yıkılmasının nedeni ‘doğa koşulları’.

‘KİLİKYA’NIN ATİNASI’NDA OLANLAR’

Osmanlı döneminde bölgedeki yüksek eğitim seviyesi ve eğitim kurumlarının sayısı nedeniyle ‘Kilikya’nın Atina’sı’ olarak adlandırılan Antep’in Tepebaşı Mahallesi’nde yer alan Surp Asdvadz-adzin (Meryem Ana) Ermeni Kilisesi ya da bugünkü adıyla Kurtuluş Camii’nin avlusunda bulunan anaokulu / sıbyan mektebi ayakta kalamadı.

Yapının büyük bölümünün yıkılmasının ardından molozlar avlunun içinde dört bir yana dağılmış olarak duruyor. Eserin Ermeni mimarisine ait olduğunu belli eden tek bölümü ise haçın işlendiği ve hâlâ yıkılmamış olan duvarı.

İstanbul’daki eserleri ile tanınan Osmanlı saray mimarı Sarkis Balyan’ın tasarımını yaptığı kilisenin 1984 yılında camiye çevrilmeden önce hapishane olarak kullanıldığı dönemde bu okulun duvarları gazete kâğıtlarıyla örtülmüş. Duvardaki kupürlerde Bülent Ecevit’in başbakanlığı sürecinde Sovyetler ile ilişkiler ve ‘Avrupa’da Türk tezi’ haberleri yer alıyor. Bu da gazetelerin 1974 – 1979 yılları arasına ait olduğunu gösteriyor.

Yıkımın kim tarafından yapıldığı sorusunun yanıtı ise tartışmalı. Bir bölümü hali hazırda ibadete açık olan caminin yetkilileri yıkımı belediyenin yaptığını savunuyor. Yetkililere göre belediyenin avludaki binayı yıkma nedeni ‘etrafı temizlemek’. Yetkililer yıkımın ne zaman ve nasıl olduğuna dair bilgi vermektense kaçınıyorlar.

‘BAKTIK Kİ YIKILMIŞTI’

Cami yetkililerinin öne sürdüğü iddiayı bölge halkı da doğruluyor. Kimine göre renovasyon çalışmalarının başlayacağı duyumu üzerine düğmeye basıldı, kimine göre ise bölgede inşa edilmesi planlanan butik oteller için ‘ön çalışma’ yapıldı. 34 yıldır caminin karşısındaki evde yaşayan, 2011 – 2012 arasında binanın bekçiliğini yapan Halil Tuz ise, yıkımın bir gece âniden gerçekleştiğini söyledi. Agos’a konuşan Tuz, “Binada sadece ufak bir çatlak vardı. Önce belediye briketle duvar çekti, ardından gece âni bir ses geldi, baktık ki yıkılmıştı” dedi.

Nedeni her ne olursa olsun Antep’teki binanın yıkımı gündeme gelmedi, nedeni ise bir zamanlar şehrin nüfusunun yaklaşık yarısını oluşturan Ermenilerden bugün geriye kalan bir cemaatin olmaması. Ermeni nüfusun büyük bölümü 1915’te tehcirle topraklarından kopartılmış, 1918 – 1922 arasında önce İngiliz ardından Fransız yönetimi döneminde şehre geri dönüşler olsa da, Paris ile yapılan anlaşma sonrası iktidarın Ankara’ya geçmesinin ardından, bölgedeki Ermeniler de sınırın karşı tarafına göç etmek zorunda kalmış. Yani bugün eserleri sahiplenecek ne bir dernek ne de bir kuruluş var.

Yıkımı yaptığı ithamına hedef olan belediye ise iddiaları yalanlıyor. Agos’a konuşan belediye yetkilileri binanın yıkılma nedeni olarak doğa koşullarını gösteriyor. Binanın daha önceden de yıkık olduğunu, caminin yakınındaki imamın evi inşa edilirken bir kısmının çöktüğünü, ön bölümününse yakın zamanda kış şartları nedeniyle zarar gördüğünü belirtiyorlar. Renovasyon için karar beklenirken eserin ön kısmının yıkıldığını kaydeden yetkililer, valilikteki ihalenin sonuçlanmasının ardından eserin renove çizimleri üzerinden eski haline getirileceğini söylüyor. Yetkililer taşların avludan toplanabilmesi içinse Ankara’dan çıkması gereken karara işaret ediyor.

Bina ister doğa koşulları isterse de Malatya’daki gibi belediye tarafından yıkılmış olsun, değişmeyen tek şey Antep’te şu anda ayakta olan bir eserin yüzyılı aşkın süre dayanmış taşlarının da korumasız bir şekilde ortada kalmış olması.