Türkiye neden madalya alamıyor?

BBC Türkçe'nin sorularını yanıtlayan Milliyet gazetesi spor yazarı Atilla Gökçe, Türkiye'nin 2012 Londra Olimpiyatları'ndaki performasını değerlendirdi.

Türkiye Londra'ya 114 sporcuyla geldi; bu, 66 kadın sporcuyla birlikte, olimpiyat tarihinin en büyük katılımı oldu.

Sporcular, esas olarak, baraj aşarak geliyorlar bu oyunlara.

Atilla Gökçe, Türk sporcuların olimpiyat tarihinin en iyi "baraj performansı"nı gösterek geldiği Londra'da bu kalibredeki atletlerden beklenmeyecek hatalarla saf dışı kaldıklarını anlattı.

Türkiye, Londra'dan önceki üç olimpiyatta en büyük başarıyı 2004 Atina'da elde etmiş; 66 sporcuyla mücadele ettiği oyunlarda 3'ü de halterdeki altınlar olmak üzere 10 madalya kazanmıştı.

Gökçe, Türk Kadın Basketbol takımının çeyrek finale yükselmesinin başarı sayılması gerektiğni, yarınki maçta Rusya'yı yenerek yarı finale yükselmesini umduğunu söyledi.

Türk kadın takımı Avrupa Şampiyonası finalinde Rusya'ya yenilmişti.

Gökçe, sporcuların kalitelerine yakışmadığını söylediği performanslara örnek olarak Nagihan Karadere'nin 400 metrede hatalı çıkış nedeniyle diskalifiye olmasını ve çekiçte Eşref Apak'ın iki hata içeren fırlatışlarını gösterdi.

Atilla Gökçe, önümüzdeki günlerde madalya beklediği isimler arasında 1.500 metre orta mesafe koşuda finale kalan İlham Tanui Özbilen'i ve ciritte Fatih Avan'ı gösterdi.

Gökçe, Londra'da bugüne kadar sergilenen performansın kötülüğünü açıklarken siyasetçilerin de kafileye katılmış olmasına değindi.

Siyasetçilerin varlığının bir ihtimal sporcular üzerinde baskı oluşturduğunu ama sporcuların bunu aşması gerektiğini ifade eden Gökçe, "Eskiden siyasetçiler olimpiyat kafilelerine uzak durdukları için eleştirildi, şimdi ilgilendikleri için takdir edilmesi gerekir" şeklinde konuştu.

Atilla Gökçe güreş maçlarının süresinin kısaltıldığını, oyunların 2'şer dakikalık iki round üzerinden dövüşüldüğünü, bunun da güreşi dayanıklılık ve kuvvet sporu olmaktan çıkarıp puanı kapanın galibiyete ulaştığı bir niteliğe dönüştürdüğünü anlattı.

Genel olarak, spor rekabetiyle ilgili Türkiye'de üç takıma indirgenen bir rekabet cılızlığından söz eden Gökçe, bundan sonraki dönemde federasyonların, net, açık ve çağdaş tavırlarla bu hataların nedenlerini tanımlayıp çözüm üretebileceğinden söz etti.