Son zamanlarda Fenerbahçe, Beşiktaş, Trabzon gibi birçok büyük kulübün yöneticileri, futbolda şike operasyonuyla gözaltına alındı. Kimisi tutuklandı. Bir bütün olarak yolsuzluk ve şikeye bürünmüş olan günümüz profesyonel futbolunun bu kirliliğe Uruguaylı yazar Eduardo Galeano'nun 14 yıl önce yayımlanan “Gölgede ve Güneşte Futbol” isimli kitabından bir yazısıyla dikkat çekmekte fayda var. 14 yıl önce yayınlanan kitapta anlatanlar sanki bugüne ait gibi...

İSTANBUL- Futbolda şike endüstriyel futbolun olmazsa olmazı niteliğinde. Bugün yaşananların geçmişte yaşananlardan farkı yok. Eduardo Galeano'nun 14 yıl önce yayımlanan kitabı sanki bugünü anlatıyor gibi...

Eduardo Galeano*

İspanya'nın Franco'nun diktatörlüğüne katlandığı sıralarda Real Madrid kulübünün Başkanı Santiago Bernabeu, kulubünün temel görevinin ne olduğunu şu sözleriyle açıklıyordu:

-Millete bir hizmet sunmaktayız, amacımız halkı memnun etmektir.

Atletico Madrid'in Başkanı Vicente Calderon da bu ulvi amacı destekliyor ve şunları söylüyordu:

-Futbolun en iyi tarafı halkı kötü düşüncelerden uzak tutmasıdır.

1993 ve 1994'te dünya futbolunu yönetenlerden bazıları vergi kaçırmak suçuyla itham edilip yargılandılar. O zaman bir kez daha açık bir şekilde görüldü ki, futbol yalnızca toplumsal gerilimi düşürmeyi sağlayan bir spor dalı olmakla kalmayıp aynı zamanda vergi kaçırmada ya da haksız kazanç sağlamada bir vasıta haline gelebiliyor.

Dünyanın en önemli kulüplerinin, seyircilerin ve takımdaki futbolcuların malı olduğu dönemler artık geride kaldı. O eski güzel günlerde kulübün başkanı elinde bir fırça ve kireç kutusu olduğu halde sahaya çıkıp kenar çizgilerini tazelerdi ve yöneticilerin en büyük savurganlığı, mahallenin barlarından birinde zaferi kutlamak amacıyla verilen ziyafetten öteye geçmezdi. Bugün ise bu kulüpler ellerinde muazzam servetler sayesinde futbolcularla kontrat imzalayan, maçların yayın hakkını satan birer anonim şirketi haline gelmiş olup devleti kazıklamayı, halkı aldatmayı ve iş hukuku kurallarını ve öbür hakları ihlal etmeyi alışkanlık edinmişlerdir. Üstelik bu kulüplerin yöneticileri işledikleri suçlardan dolayı hiçbir yaptırım da görmemektedirler. Dünyada FİFA'nın üzerinde, ceza verebilecek çokuluslu bir başka kuruluş mevcut değildir. FİFA'nın kendi adaleti vardır. 'Alis Harikalar Diyarında' olduğu gibi bu adaletsiz adalet önce hüküm verir sonra yargılar, nasıl olsa ilerde yargılamak için bol bol zamanı olacaktır.

Profesyonel futbolun faaliyet gösterdiği alanda yalnızca kendi kuralları geçerlidir, burada hukukun borusu ötmez; peki ama bu neden böyle? Hukuk kuralları neden futbola uygulanmıyor Her ne kadar büyük kulüplerin yöneticilerinin vergi kaçırarak hazineyi doldurdukları, attıkları ofsayt gollerle kamu bütçelerinde delikler açtıkları herkes tarafından biliniyorsa da, bir yargıcın onlara kırmızı kart çıkararak ceza verdiği şimdiye kadar hiç görülmemiştir. Yargıçlar onlara kırmızı kart gösterecek olurlarsa, müthiş bir şekilde ıslıklanıp protesto edileceklerini bilmektedirler.

Profesyonel futbolun dokunulmazlığı vardır, çünkü halka yöneliktir. Yöneticilerin çalıp çırptıklarını bilen seyirciler, 'Yöneticiler bizim için çalıyorlar' diye düşünmektedirler.

Son zamanlarda ortaya çıkan skandallar, bazı yargıçların bu dokunulmazlığı delmeye çalıştıklarını göstermektedir; bu önemli bir adımdır; en azından dünyanın sayılı kulüplerindeki bu mali cambazların şimdiye dek çevirdikleri dolapların gözler önüne serilmesini sağladı.

İtalyan Perugia kulübünün başkanı 1993'te hakemleri satın almakla suçlandığında, kendisini şu sözlerle mazur görmeye çalışmıştı:

-Ne yapalım, futbolun yüzde 80'i yozlaşmış vaziyettedir.

Uzmanlar bu oranın daha yüksek olduğuna inanmaktadırlar. İtalya'nın tüm kalburüstü kulüpleri, kuzeyden güneye kadar Milan, Torino, Napoli ve Cagliari dahil hepsi de yolsuzluklara bulaşmışlardır. Düzmece kar ve zarar defterlerinde daima sermayelerinin birkaç misli borç yükü gözükür; yöneticilerin İsviçre'deki bankalarda gizli hesapları, hayali şirketleri vardır; bunlar vergi ödemedikleri gibi sosyal sigorta primlerini de yatırmazlar. Buna karşılık, bir takım hayali hizmetlerin karşılığında büyük paralar ödemiş gibi görünürler. Ayrıca futbolculara kasadan çıkan paranın çok azı ödenmektedir, geri kalan kısmı hep buhar olup uçar.

Aynı oyunlar Fransa'nın ileri gelen kulüplerinde de tezgahlanmaktadır. Bordeux kulübünün bazı yöneticileri mali kaynakları kendi şahsi çıkarları için kullanmakla suçlandılar. Marsilya'nın Olympique kulübünün yönetici kadrosu da kulübe rüşvet vermekle suçlanmıştı. Fransa'nın en güçlü kulübü Olympique yöneticilerinin 1993'te bir maç öncesinde Valenciennes takımının oyuncularına rüşvet verdikleri ispat edilince ikinci lige düşürüldü ve Avrupa Şampiyonu unvanı elinden alındı. Böylece sanayici Bernard Tapie'nin siyasetle ilgili kurduğu hayaller ve spor hayatı sona ermekle kalmadı, ayrıca hem iflas etti hem de birkaç yıl hapse mahkum oldu.

Aynı şekilde Polonya şampiyonu Legia kulübü iki maçta şike yaptırdığı için unvanından oldu. İngilterenin Tottenham Hotspur kulübü Nottingham Forest takımındaki bir oyuncunun transferi için kendilerinden el altından komisyon talep edildiğine dair şikayette bulundu. Ayrıca bir diğer İngiliz kulübü Luton hakkında da vergi kaçırmaktan dolayı tahkikat açıldı.

Brezilya futbolunda da bir takım skandallar ayyuka çıkmıştı. Botafogo Kulübü Başkanı Rio De Janerio, bürokratların 1993'te yedi maçta şike yaptırarak bahislerden oldukça yüklü bir meblağ kazandıkları yolunda bir şikayette bulundu. San Pablo'da yapılan başka şikayetler sayesinde Futbol Federasyonu'nun başında bulunanların bir gecede zengin oldukları gerçeği su yüzüne çıktı ve yapılan soruşturma sonucunda elde edilen ani servetin futbolla ilgili bir faaliyetten ileri gelmediği anlaşıldı. Bütün bunlardan başka, Brezilya Futbol Konfederasyonu Başkanı Ricardo Teixera maçların yayın hakkının satımından haksız kazançlar sağladığı gerekçesiyle, Pele tarafından mahkemeye verildi. Pele'nin açtığı davaya karşılık olarak Havelanga damadı Teixera'yı FİFA'nın yönetim kuruluna aldı.

Günümüzden yaklaşık iki bin yıl önce, San Lukas yazdığı İncil'İn 'Havarilerin Eylemleri' başlıklı bölümünde ilk Hristiyanlardan Ananias ile karısı Safira'nın başına gelenleri anlatır. Ananias ile Safira tarlalarını gerçek değerinin çok üzerinde satarak haksız kazanç sağlamışlar. Bu yolsuzluk sebebiyle tanrının gazabına uğrayan karı-koca gökten üzerlerine düşen bir yıldırımla kül yığınına dönmüşler.

Tanrının futbolla ilgilenecek zamanı olsaydı acaba yöneticilerden kaçı bugün hayatta olurdu?

 

*Uruguaylı ünlü yazar Galeano'nun “Gölgede ve Güneşte Futbol” (Can Yayınları, 1997) isimli kitabından alınmıştır.

ETHA