Röprotaj: Arat Saadetyan – Andaç Akman / vivabesiktas

Neden Uğur Karakullukçu?

Galatasaray geçen sezona sancılı bir şekilde Prandelli ile başladı, Şampiyonlar Ligi’nde alınan kötü sonuçların ardından yolla Hamza Hamzoğlu ile devam edildi ve sezon Şampiyonluk ve artı iki kupa gibi harika bir sonuç ile kapatıldı. Ancak Galatasaray’da sular bir türlü durulmadı, transferde yaratılan beklenti, Kevin Grosskreutz skandalı, sezona kötü bir başlangıç yapılması, Melo ve Teles’in takımdan ayrılışı, Sabri krizi, Dursun Özbek yönetimi… Bütün bunları Galatasaray’ı yakından takip eden Uğur Karakullukçu ile konuştuk…

Uğur Karakullukçu Kimdir: 2009 yılında Galatasaray TV’de, Yalnız Futbol programında yorum yapmaya başladı. Yine aynı yıl Taraf gazetesinde yaklaşık iki yıl boyunca altyapı futbolu üzerine köşe yazıları yazdı. 2011 yılında bir süre Lig Radyo’da Eski Açık programını hazırladı. Haftalık futbol e-dergisi Hayatım Futbol ‘da editörlük yaptı, Eurosport.com Türkiye’deki 22 Adam 1 Top adlı köşesinde futbol gündemi üzerine yazılar yazdı ayrıca TRT Haber kanalında hafta içi her gece yayınlanan Spor Kritik programında spor gündemini yorumladı. Halen Sabah Gazetesi, ve A Spor TV’de program yorumculuğu ve editörlük yapmakta.

HAMZA HOCA BÜLENT KORMAZ’IN HATASINI TEKRARLAMADI

Galatasaray’ın oturmuş bir kadrosu mevcuttu. Sneijder, Burak, Selçuk, gidene kadar Melo dahil omurgası diyebileceğimiz kısım aynı şekilde duruyor. Bu oyuncuların biraz ağırlık koyması ile form durumunun toparlanmasıyla aslında Galatasaray’ın ligde birşeyler yapabileceği belliydi. Son üç senenin ikisinin şampiyonu idi. Dörtte üç yapması şaşırılacak bir durum olacağını düşünmüyorum. Diğer takımların da payı var ama Galatasaray’ın 70 puan üzerine çıkabilmesi çok şaşırtıcı bir şey değil. Hatta şunu da söylemek lazım . Prandelli’nin de payı var bunda. Bence kötü bir oyun oynatıyordu. Takıma uygun bir stili yoktu. Bir iki acayip yenilgi dışında puan olarak zirveye yakın tuttu. Hamza Hoca devraldığında liderlik yarışında bir takım devraldı. O yüzden Hamza Hoca uygun olmamakla birlikte fena bir miras almadı. Hamza Hoca’nın yaptığı bu oyuncuların moralini toparlamak, özgüvenini toparlamak, onlara yakın olduğunu hissettirmek ve genel geçer sistemden devam etmek yani taşları fazla yerinden oynatmamak oldu. Mesela Bülent Korkmaz’ın kariyerini bitiren hamle odur. Skibe’den devraldığında ligin bitimine iki, iki buçuk ay vardı. “Ben baştan aşağı oynayacağım takımla” dedi. Baştan aşağı oynarsan iki buçuk ay sonra gidersin. Kimse sana o krediyi vermez. Aslında iki ay devam edip operasyona girişseydi belki bu takımın teknik direktörü olacaktı. Hamza Hoca o bakımdan iyi bir sınav verdi. Şampiyon olmasında taşlarla oynamamasının etkisi var.

HAMZA HOCA’NIN SNEİJDER’DAN ÖZÜR DİLEMESİ BÜYÜK ERDEM

Sneijder ile aynı sıkıntıyı yaşasan, aslında Sneijderile çok daha problemli bir başlangıç olabilirdi. Hamza Hoca geldiğinde ilk endişem, çekincem Galatasaray adına, Sneijder ile yaşanacak problemdi. Bu bütün şansı bitirirdi. Çünkü ligin en yaratıcı oyuncusuydu. Onunla problem yaşarsan sorun olurdu. Gelir gelmez bir teknik adamın özür dilemesi çok büyük bir erdem.

GALASATASARAY YÖNETİMİ PRANDELLİ’YE SABIRLI DAVRANDI

Sabri’nin kadro dışı kalma durumu vardı. Saha dışında yönetim tasarrufu olduğu açık. Sabri tamamen masumdur ya da değildir demiyorum. Saha içinden bakılırsa Sabri bu takımın parçası. En iyi oyuncunuz Sabri ise Galatasaray’da bir problem olabilir ancak Sabri Galatasaray’ın rotasyonunda yer almayacak bir oyuncu da değil. Bazı eleştirilerin haksız olduğunu düşünüyorum. Yanlış tercihler, Sneijder’ı ön liberoya çekip arkasından deplasmana çıkmak gibi. Prandelli kendi kaderini kendi çizdi. Galatasaray yönetiminin sabırlı bile davrandığını düşünüyorum.

GALATASARAY TRANSFER SÜRECİNİ YÖNETEMEDİ

Berbat yönetildi. Öyle bir süreç ki baştan aşağı ben geleyim, Ben Galatasaray şampiyon oldu, Galatasaray bu sevinci yaşamasın istiyorum, ne yapayım diye düşünsem bunu yapardım. İbrahimoviç’i Real Madrid alamasa taraftarı Real Madrid’e kızmaz ama Galatasaray da öyle bir süreç yönetildi ki Zlatan’dan kapı açılıp ‘bombalar patlayacak’ devam eden ondan sonra ilk icraat olarak Sabri Sarıoğlu’nun sözleşmesinin ikiye katlanması. 31 yaşında aynı seviyede bir takıma gitme ihtimali olmayan bir futbolcuya yüzde yüz zam nasıl yaparsın? O süreç zaten Galatasaray’ın problemlerini açık ediyor. Mehmet Özbey’in yetkisi yoktu o zaman, şu an üyeliği gerçeklemiş olabilir ama o zaman başkanın kardeşi olmak dışında bir sıfatı yoktu klüpte. Bu kadar büyük ve yani Galatasaray’ın UEFA’nın fair play kurallarına uymak için yoğun çaba gösterdiği dönemde siz bu sözleşmeyi yaparsanız geri kalan icraatlerinizi açıklayamazsınız.

TARAFTARI MÜŞTERİ YERİNE KOYARSAN MÜŞTERİ DAİMA HAKLI OLUR

Taraftar o zaman der ki bu kulübün parası var ben de transfer talep ediyorum. O zaman anlatamazsın. Beklentiyi böyle bir yerden açarsan UEFA kısmın açıkta kalır, Van Persie alındığı gün Cem Karacan’ı açıklayamazsın. Bu taraftarı okuyamayan, medyayı okuyamayan bir yapıda olduğunu gösteriyor kulübün. Carol’un, Rodrigez’in Türkiye’ye gelmesi önemli. Taraftara bunu ifade edebilsen bu kadar tepki almayacaksın. “Bombalar patlayacak” dedikten sonra toplamda böyle bir fotoğraf koyarsan taraftar sana tepki gösterir. Taraftarı müşteri yerine koyarsan müşteri de her zaman haklı olur. Çok doğru bir sözdür. Taraftara böyle yaklaşırsan ‘Onlar Van Persie aldı biz de Zlatan bekliyoruz” der. Olmayabilir Zlatan gelmeyebilir, ihtimal yoktu. İbrahimoviç beş ay önce Amerika vizesine başvurmuş biri. İkna bile etsen, Paris San Germen ile kontratını değiştirme planı yok. Milan da talip oldu, gitmedi. Zlatan sürecinin yönetilişi, 15 Ağustos’tan sonra gelecek gibi bir hava oluşturulması. Dursun Özbek deseydi ki “Ben Galatasaray başkanı oldu, Avrupa’ya gidemeyen bir Galatasaray başkanı olamam, biz de mali anlamda ipleri sıkı tutacağız, mali yapıyı düzelttikten sonra beklenen transferler gelecek” deseydi taraftar anlayış gösterirdi. Carol Fransa ikinci liginden geldi, sahaya adım attı , “bu adam iyiymiş” dendi, mesele bitti. Sen taraftarın beklentisine göre takım kuramazsın. Kendi gerçeklerine göre takım kurup, taraftara anlatacaksın. Rodrigez, Carol normal ortalama üzerinde transferler oldu. Bu oyuncular iyi oyuncular olacak.

TRANSFER SÜRECİNDE GEÇ KALINDI

İsim vermeyeceğim, çok beğendiğim bir genç oyuncu vardı, Galatasaray’dan düşük bütçeli bir takıma 1 milyon Euro’ya imza attı. Transfer yeni sezon planını bir oyuncunun düğün planına göre ayarlayamazsın. Mali imkanların darsa bonservisi olan oyunculara bakacaksın yurt dışındaki. Bunu Ocak ayından itibaren yapabilirsin. Geç bir seçim oldu, anlayabilirim, o yüzden geç başlanmış olabilir. Dursun Özbek Nisan ayında başkan değildi ama bir ön çalışma yapılabilirdi. Sanki transfer ile futbol sezonu ilgisi var gibi. Sezon bitiyor, kutlama, tatiller, matiller ondan sonra Haziran sonunda sağ back bakarsın. Sonra 31 Ağustos’ta Melo’nun yerine kimi oynatsak diye kalırsın.

KEVİN GROSSKREUTZ TRANSFERİ DURSUN ÖZBEK’İN TRANSFER POLİTİKASININ İFLASININ GÖSTERGESİ

Galatasaray tarihinde bir transfer lekesi Franck Ribery’i yazarım. İkinci sıradaki olay Kevin Grosskreutz öyle bir adam ki zaten son anda almışsın, birkaç mevkiyi kapatmak için uygun bir adam, çok yönlü bir oyuncu. Böyle bir oyuncunun transferini son güne bırakmak olacak iş değil., Oyuncu sana gelmeye sıcak bakıyor, sen de alacaksın, Kevin Grosskreutz için 5 milyon isteniyor da sen 1 milyon vermiyorsun ki. Kevin Grosskreutz transferinin son ana kalmasının anlamı nedir. Saat 19’da havaalanına indirdiğin adamın sözleşmesi nasıl 48 saniye gecikir? Bu artık kulübe hakaret noktasında bir durum. Galatasaray saha içinde ve dışında prestij kaybetti. Dinayer, Carol, Kevin Grosskreutz , Rodrigez, Podolski, beş tane hemen kullanabileceğin, ihtiyaca yönelik adamlar. Carol, Dinayer, Grosskreutz koysan inanılmaz güçlenecekken bu tabloyu terse çeviriyorsun. Taraftar büyük moral bozukluğu yaşıyor. Kevin Grosskreutz Dursun Özbek’in transfer politikasının iflasının göstergesi. Galatasaray’ın şu an 7 yabancısı var. Sen 5+3 kuralına göre bile politika izleyememişsin. Burada sorgulanması gereken çok şey var. Galatasaray yönetimlerinin bir geleneği vardır, Başkan altında Başkanlık potansiyeli olan, belli tecrübede insanlar vardır. İşleyen bir sistem vardı. Şimdi bir çark diğerine değmiyor. Galatasaray’da kaos var.

CÜNEYT TANMAN KALSAYDI DA FARKLI OLMAZDI

Cüneyt Tanman’ın kendi döneminde yaptığı icraatleri Dursun Özbek yönetiminden ayırmıyorum. Algı yönetiminin becerilememesinde başrol oyuncusu. Maxi Pereira ile Sabri’yi kıyaslarsan ve o da Porto ile imza atarsa eleştirilsin. İstifa ettikten sonra medyaya Sabri Galatasaray’ın ideal sağ beki değil dersen olmaz. Cüneyt Tanman bir değer ama iyi bir yönetici olduğu anlamına gelmiyor. Cüneyt Tanman kalsaydı da farklı olmazdı.

FEDA DÖNEMİNİ GİZLİ YAŞAMAYACAKSIN TARAFTARINLA YAŞAYACAKSIN

Şu an Galatasaray taraftarının psikolojisi algı yönetiminin becerilememesinden dolayı çok kötü. Taraftara derdimizi nasıl anlatalım diye düşünüldüğünü zannetmiyorum. Galatasaray UEFA’nın fair play kurallarını diğer kulüplere göre Avrupa tecrübesinden dolayı açıklayabilirsin. Gizli bir feda dönemi yaşanıyor ama bunu gizli yaşamayacaksın, taraftarınla yaşayacaksın.

GALATASARAY PAZARLANAMIYOR

O konuyla ilgili görüşmelerin sürdüğünü duydum. Galatasaray forma vardı, 2013 ya da 2014 olması lazım. Reklamsız çıkması sürecin problemli yönetildiğinin göstergesi ama bunu dursun Özbek’e yıkmak doğru olmaz. Ünal Aysal döneminde de bu kriz yaşandı. Pazarlanamayan bir marka olduğunu gösteriyor. Bir iki adım geri çıkalım, kaotik bir ruh hali var şu an, iki adım geri çıkalım 2011’den bu yana 3 şampiyon olmuşsun, Şampiyonlar Ligi’ne dört sene üstüste katılan takımsın, Galatasaray Avrupa’da taraftar kitlesi olan bir takım. Türkiye pazarında hakimsin. Manchester United’ın Liverpool’da taraftarı yok ama senin Van’da taraftarın var. Böyle bir yaygın yapıda bir sponsor bulamamak sadece bu yönetimin değil, Galatasaray’da herkesin düşünmesi gereken bir konu. Geçen sene de bu problem vardı o yüzden problemi sadece Dursun Özbek’e yüklemek de hakkaniyetli olmaz.

HASHTAG İLE KULÜP YÖNETİLMEZ

Taraftarın her söylediğinin doğru olma ihtimali yok. Campell diye hashtag atınca Campel gelmeyecek. Bugünden bakarsak taraftarın haklılık payı olduğu görülüyor. Hashtag ile kulüp yürütülmez ama taraftar bir şey sezmiş ki tepki koyabilmiş. Geriye dönük bakınca bu Zlatan durumlarını kenara bırakırsak, taraftar tepki koyarak transfer stratejisini yönlendirdi. Birkaç oyuncunun gelişine engel olundu. İyi oyuncu her yerden alınır. Akhisar da olsa alınır. Burak’a itiraz ediliyordu ama bir sürü gol attı Galatasaray’da. Burak gösterişli bir oyuncu değil.

FUTBOLCUNUN YERİ BELLİ OLANA KADAR YILLAR GEÇİYOR

Burak’ın 23 yaşına kadar olmayacak gibi bir imaj verdi. Kendini yere atmak gibi kötü bir huyu var. Üstüne yapışmış etiketler var. Bunların toplamında antipati oluşuyor ama çok fazla artıları da olan bir oyuncu. Türkiye’de değil İngiltere’de olsa başka bir kariyer gelişimi izleyebilirdi. Sabri niye 23 yaşında sağ bek oluyor, bunu kimse açıklayamaz. 18 yaşında orta sağa da oynuyordu, bu adamın kademe hatalarına kızamazsın. Burak Beşiktaş’ta sağ açık oynuyor, Manisa’da santrafor oluyor, Fener’de tekrar sağ açık oluyor. Demek oyuncuyu tanımakta güçlük çekiyoruz o sırada da yıllar geçiyor demek.

SCOUT EKİPLERİNİ ELEŞTİRECEK VERİYE SAHİP DEĞİLİZ

Scout tanımı konusunda yaklaşım problemi var. Sportif direktörlük ile scoutluk başka bir şey. Scout ekibi liste hazırlar, listesini hocanın önüne koyar. Video hazırlarsın, gösterirsin. Sen hocaya beğendiremezsen, bu senin başarısızlığındır. Scout ekibinin süreci doğru okunmalı. Hocanın onay sürecinde geçiyor, hoca istiyor, yönetim alamıyor. Transfer kolay değil ve scout ekibinin verimliliğini doğrudan değerlendirecek verimiz yok elimizde. Sıkı çalıştıklarını biliyorum ama kaç kişilik liste verdi, listeden kaç tanesini hoca beğendi, kaç tanesi transfer edildi bilmiyoruz. Listesini de açıklamaz, işin doğasında gizlilik var. Dolayısıyla bilmediğin şey üzerinden de eleştiri getiremezsin. Emre Utkucan ben bu oyuncuya kefilim dediği oyuncular var, Carol transferinde etkin olduğunu dile getirdi. Carol başarısız olursa eleştiri getirebilirsin. 

FENERBAHÇE YARIM ADIM ÖNDE BAŞLADI

Puan süreci bakımından problemli. Kevin Grosskreutz transferi olsa o kadar kötü tablo çizmeyecektim. İlla Sneijder olmasına gerek yok sen de Sneijder var, bir tane daha ihtiyacın yok. Sağ bek boş, sol tarafta alternatif yok. 6 tane Şampiyonlar Ligi maçı oynayacaksın. Nasıl oynayacaksın? Belki geçen seneden daha zayıf değil, Melo’nun gidişinin ardından hemen yerine birinin konulamaması sıkıntı var ama sağ arkadakinin biraz daha çalıştırılıp kompanse edilmesi olabilir. Kevin Grosskreutz o bakımdan önemliydi. Dinaydr o yüzden önemli. Son sekiz haftayı bir kenara bırakılm, 26. Haftaya 34 gol yemiş. 34 gol yiyip şampiyon olmuş bir takım. Şampiyonlar Ligi’nde unhelvası gibi dağılan takımın oldu. Dinayer hızlı adam, Sol bek’e Carol maliyetine göre iyi bir transfer. Çok kötü olmayan bir transfer dönemini çok kötü noktaladı. Kevin Grosskreutz nedeniyle. Nasıl Beşiktaş merkez orta saha transferi nihayete erdirilemediyse, hayati bir durum, altı aylık kiralık bile olsa biri olmalıydı, ona benzer bir hata oldu. Fenerbahçe’nin transferleri mükemmele yakın oldu. Bu operasyon Fenerbahçe’ye şarttı ama Fenerbahçe’yi önde görmüyorum, Fenerbahçe’nin tökezlemeye müsait bir yapısı da var. Oyun formatı defolu bir format ama Fenerbahçe hatasından dönebilir. Parreira daha güvenli bir sisteme geçebilir o zaman bakılır. Parreira Fenerbahçesi, Hamzaoğlu Galatasaray’ı ve Şenol Güneş Beşiktaş’ı kapışabilirdi ama transfer hataları Beşiktaş ve Galatasaray’ı yarım adım geri düşürdü.

Hamzaoğlu 3 Maç Kaybetsin, Gider

Şu an kulüpte kimsenin kredisi olduğunu düşünmüyorum. Taraftarın kulüpte hiçbir figüre kredi açtığını sanmıyorum. Abdurrahim Albayrak’ın verdiği katkının abartıldığını düşünüyorum ama Ali Dürüst çok önemli bir idareci. Arka planda işleri çözen adam Ali Dürüst’tü. Bu figürün olmaması Hamza Hamzaoğlu’nun kredisini aşağı çekti. Şu anda Hamzaoğlu üç maç kaybetse gider. Galatasaray camiası Ali Dürüst’ün daha fazla sorumluluk almasını da istiyor. Gerekçesi ne bilmiyoruz ama başkanlığa da talip değil, saygı duymak lazım.

Galatasaray Şampiyonlar Ligi’ne Gidemezse Yokuş Aşağı Gider

Farkında değiliz ama her sezon yaşıyoruz 2003’te olsak lig ikincisi olmak Galatasaray için problem olmaz. İkinci olup elemeye gittiğinde seri başı olma şansın yoktu. Gayet rahat eleyebileceğin takımlar geliyordu ama şimdi ikinci olursan karşına Şaktar ile Manchester United geliyor. Lig ikincisi şampiyonlar ligine giderse bir başarı olarak kutlanması lazım. Şampiyonlar Ligi’ne gidemiyor diye anormal karşılamamak gerekiyor. Yeni ihale yapıldı, yeni yayıncı kuruluşun parayı arttırdığı söyleniyor. İki katından fazla olduğu söyleniyor. Şu an 6 – 7 milyon olan market 13 – 14 milyon olacak. Sıfır çeksen 26 milyon Euro olursun. Senin üçüncü ya da ikinci olman senin 30 milyon Euro’dan olman lazım. Şu an üç takımın da bu parayı kenara bırakacak yapısı yok. Hamzaoğlu başarılı olamazsa burnunu yokuş aşağı verir Galatasaray. Uçağı devam ettirmek istiyorsan o Şampiyonlar Ligi’ne gideceksin.

Galatasaray ile Fenerbahçe’nin aynı sorunu aynı şekilde yaşaması garip.

Yasin Öztekin Podolskili bir sistem düşünüldüğü ortada. Yasin’in oynaması için sol kanada mahkum olduğunu düşünmüyorum. Sağda Yasin oynayabilir. Yasin Öztekin’in kullanılmaması problem. Şampiyonluğu getiren isimlerden biridir. Savunma yapacaksan orta sahan delik deşik iken savunma yapabilmen için Borissia Dortmunt olman lazım. Galatasaray ile Fenerbahçe’nin aynı sorunu aynı şekilde yaşaması garip. İki orta saha önlerinde Diago, Nani, Fernando, van Persie aynı anda oynatılmaya çalışılıyor. Galatasaray’da Umut, Podolski, Burak, Sneijder aynı anda oynatılmaya çalışılıyor. Dizilişleri ifade eder ama oyuncuların rolleri daha önemlidir. Nani’yi de sağa koyuyorsun Ozan’ı da sağa koyuyorsun ama farklı oluyor. Sen orada bir oyuncuyu değiştirerek sistemi değiştiriyorsun. Umut’u sağa koyarsan, forvet kimlikli bir oyuncu elde ediyorsun. 4+2+4’e evriliyor.