Başakşehir’le İstanbul’da oynadığı maçta Başakşehir oyuncusu Semih Şentürk’ün gol attıktan sonra Amedspor taraftarlarının bulunduğu tribünlere giderek asker selamı çakmasıyla hedef haline  Amedspor, gündemdeki yerini korumaya devam ediyor.

Amedspor Kulübü Basın Sözcüsü ve avukatı Soran Halid Mızrak, Amedspor’un son dönemde yaşadıklarını değerlendirdi.

Amedspor, Bursaspor karşısında aldığı galibiyetin ardından ülkenin gündemine oturdu. Direnenlerin desteğini alırken federasyon ve faşistler tarafından  hedef konuldu, kulübe ve oyunculara ceza yağdırıldı. Bize biraz süreçten ve nasıl değerlendirdiğinizden bahseder misiniz?

Bildiğiniz gibi Amedspor adını aldığımızdan beri sıkça faşistler ve Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) tarafından hedef alındık.

Sosyal medyadan hatta kulübümüz aranarak hakaretler yağdırıldı. Ama biz bunları ciddiye almamayı tercih ettik ve sportif anlamda başarılarımızın sürekliliğini sağlamaya çalıştık.

Sezon başından bu yana yaptığımız transferler ve kulübü yeniden yapılandırarak değişimlere gittik.

Sonucunda da çeyrek finale çıktık. Bütün bunlar birilerinin zoruna gitmiş olmalı ki Başakşehir maçından bu yana bir linç kampanyasının ortasındayız.

Başakşehir maçı bir başlangıçtı. O maçın ardından Bursaspor’la eşleştik. Maçtan önceki hafta boyunca Bursaspor’un taraftar gruplarının sosyal medya hesaplarından hatta kulübün resmi hesabından provokatif paylaşımlar yapıldı, ardından bizim için seyircisiz oynama kararı verildi.

Bursa maçındaki performansımız ve maçın ardından oyuncumuz Deniz Naki’nin sosyal medya paylaşımları nedeniyle kulübümüz hedef gösterildi. Oyuncumuza ve kulübümüze cezalar yağdı.

Deniz Naki’nin başından geçenler bugün ülkede yaşananların kısa gösterimi gibi birşey. Bugün ülkede de barış yanlıları, insan hakları savunucuları nasıl ki topyekün bir saldırı altındaysa, nasıl ki Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin barış çağrıları ölümle cezalandırıldıysa barış istemek artık bu ülke için bir suç kabul ediliyor.

Bu kadar savaş çağrılarının arasında bir barış sesini bastırmak için savaş yanlıları ellerinden geleni yapıyorlar.

Önünüzde “dört büyüklerden” diye tabir edilen Fenerbahçe ile bir karşılaşma var. Asbaşkan ceza kalkmazsa maça çıkmayacağınızı, kulüp başkanı ise çıkacağınızı beyan etti. Ne yapmayı planlıyorsunuz?

Tabi keşke Fenerbahçe’yle eşit koşullarda karşılaşsaydık. Ancak biz sporcularımıza güveniyoruz. Bizim oyuncularımız maça hiçbir zaman maddi kaygılarla çıkmadı, gönülle kazanmak için çıktılar.

Maçı alacağımıza inanıyoruz. Nasıl ki Bursa maçına çıkarken bizim eleneceğimizi düşünenleri yanılttıysak bu sefer de yanıltacağız.

Maça çıkmama konusunda da yönetim kurulunca alınmış bir karar yok. Yönetimde görüşüldüğü zaman bunu da paylaşacağız.

Savaş koşulları yaşamın her alanını etkiliyor. Buna futbol dahil. Zaten birebir yaşıyorsunuz. Savaş coğrafyasında bir futbol takımı olmak nedir?

İnsanların artık mutluluğu unuttuğu bir dönemde Amedspor’un başarıları, barışın kazanabileceğine dair bir umut ışığı oldu. Bursa maçından sonra her ne kadar polis saldırmış olsa da insanların uzun zamandır yapamadığı bir kutlamaya sahne oldu sokaklar… Savaş muhakkak ki tribündeki söylemleri, bizlerin sportif yaşantısını, oyuncuların psikolojisini etkiliyor.

Bu noktada temennimiz odur ki bir an önce savaşın bulması, bu sebeple Amedspor olarak insanlarımız başarılarımızla mutlu etmeye çalışacağız. Amedspor artık yalnızca Diyarbakır’ın değil bütün Kürt halkının, barış isteyenlerin takımı oldu. Mücadelemize de bu perspektifle devam edeceğiz.

(Kaynak: Sendika9.org)