"FETÖ ile mücadele" kapsamında uzatılan ve aylar süren OHAL uygulamasında KHK'larla çembere alınmaya çalışıldığımız günlerde nur topu gibi diktatörlük taslağı ile karşı karşıyayız. 
'Erken seçim yok, referandum var' diyor, Binali bey... Üstelik Bahçeli ile görüşmeyi, Bahçeli'ye bu taslağı sunmayı da MHP ile görüşmüş ve bu taslağı MHP'ye sunmuş gibi yansıtıyor. 
Tüm işlevliğini kaybetmiş, gayri meşru yollarla liderliğini sürdürebilen Bahçeli'nin MHP'de etkisi nedir? 
 
Daha kendi partisinin içinde bile bir bütünlük sağlayamayan Bahçeli tabanına hitap edebilir mi?
Böylesi bir durumda birilerinin yapmış olduğu hesaplarda bir yanlışlık var. MHP'nin kendi içinde ve tabanında da Erdoğan'a ve Bahçeli'ye güven az. Bahçeli'ye güvenip referanduma gitmek birilerinin çılgınlığı olur. Belli ki Bahçeli'nin de bu durumdan umudu yok; suçuna ortak arıyor. Bahçeli'nin CHP'ye yaptığı çağrının altında yatan başka bir neden aramaya çalışmak tamamen saçmalık olur. Bahçeli'nin fazla şansı yoktu; ya muhaliflere teslim olup koltuğu bırakacak ya da Erdoğan ile anlaşarak hem kendini hem de sarayı kurtaracak.... Devlet beyin oynadığı son kozlara CHP ortak olmamalı. Binali Yıldırım'ın, ''Rejim tartışmaları 1923'te bitti'' söylemleri de CHP'ye ve seçmenine oynanan bir kozdur. Öyle ki, şu an iki yüzlü bir taslakla karşı karşıyayız. 
Bahçeli, Anayasa taslağında Cumhurbaşkanı ifadesinin değiştirilmediğini söylüyor. Yani, 'gelin günah çıkaralım, bakın Cumhurbaşkanlığı ifadesi de değişmedi, rejim korkusu olmasın' mesajları altında yatan niyet bizi ilgilendirir, siyasi  terimler değil... CHP'nin de bu terimlere takılı kalarak yapacağı bir yanlış, hem kendisi için hem de muhalif kesim için büyük zarara sebep olur. 
'Cumhuriyet, laiklik, hukuk ve sosyal devleti' gibi terimlerin içinin boşaltığı AKP döneminde, 'Cumhurbaşkanlığı' ifadesinin yer alıp almamasının pek bir önemi yok. Önemli olan bu terimlerin altının nasıl doldurulacağı... Görünen açık ve nettir. AKP'nin Erdoğan öncülüğünde hazırladığı bu Anayasa taslağının altında 'Cumhurbaşkanı'nın yetkileri çılgınca güçlendirilip, 'tek adam' rejimini yasalarla koruma altına almaya çalışmaktır. 
Erdoğan'ın istekleri bitmez: ''Partimle ilişiğimin kesilmesi veya kesilmemesi konusunda benim kanaatim ilişiğin kesilmesi bir defa ülkedeki siyasi etkinliğin, aktif yapının zaafiyet olmasını getirir. Böyle bir adım atılıyorsa, “fiili başkanlık” diye Bahçeli’nin ifade ettiği gibi cumhurbaşkanlığı sistemine bu şekilde gelindiğinde ilişiğin partiden kesilmesi doğru olmayacaktır.''
Erdoğan'ın istekleri bitmeyecek de... 
Bu ülke artık Erdoğan'ın bitmek bilmeyen isteklerine, hırslarına yenik düşebilir. Tabii ben, birilerinin referandum planından ( a planı olsa gerek) yenik çıkacağı düşüncesi içindeyim. -Seçimlerde bir dalavere olmazsa şayet-
Birincisi, AKP'nin cebinde kesin olarak gördüğü Bahçeli çürük elma. 
İkincisi, AKP'nin ve tabanının içinde Erdoğan'dan büyük rahatsızlık duyanları göz önünde tutarsak, AKP'nin her seçimden başarılı çıkmasıyla yaşadıkları zafer sarhoşluğu onları hayal kırıklığına uğratacaktır. 
Tabii Tayyip Erdoğan yenilgiyi kabullenip yetinmesini bilir mi, yoksa hırsla yeni planlar peşine mi düşer, orasını zaman gösterir....