Cumhurbaşkanı, 14 Mart 2016 da doktorlarla yaptığı toplantıda yaptığı konuşmada “Terörizm” konusunda konuştu.

“Terör” ve “terörist” tanımının Ceza Kanunu’nda yeniden tanımlanması gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı, tanımı bizzat yapmaktan da geri durmadı.

“Elinde silahı olan teröristle, unvanını ve kalemini teröre destek olma noktasında kullananların arasında fark yoktur. Ya bizim yanımızda olacaklar ya da teröristlerin yanında yer alacaklar. Bu işin ortası yoktur” diyen Cumhurbaşkanı, “meselenin düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü olmadığını” söyledi. Devamında “terör örgütlerine destek verenlerin adliyenin bir kapısından girip, diğerinden çıkmasına tahammül edemeyiz” dedi. (1)

Cumhurbaşkanı, konuşmasında en önemli vurguyu “terörist” tanımlamasında yapıyor ve “Ya bizim yanımızda olacaklar ya da teröristlerin yanında yer alacaklar” ifadesiyle yapıyor. Ya bizim yanımızda ya teröristlerin yanında! Bizim yanımızda olmayan herkes “teröristtir” anlamına gelen bu ifade aslında toplumu tam ortadan ikiye bölen/bölmeye çalışan bir ifadedir. Aynı zamanda da “son kavşağa” geldiğimizi de vurguluyor…

Bu konuşma bana 2005 yılında çıkarılmaya çalışılan, taslak hazırlandığı dönemde tepkilerin çoğalması nedeniyle de geri çekilen TMK (terörle mücadele kanunu) hazırlığını hatırlattı. 2005 yılında hazırlanan TMK taslağında, terör tanımı genişletiliyor ve herhangi bir şiddet eylemine başvurmayanlar dahi potansiyel terörist haline getiriliyordu. Taslakta ayrıca düşünce suç kapsamına alınırken, 141, 142 ve 163 gibi maddeler de geri getirilmeye çalışılıyordu.

 “Terör”, örgütlü olarak işlenen bir suç olmasına karşılık taslakta terörün tanımı değiştiriliyor ve “bireysel terör” olarak tanımlanmasına zemin hazırlanıyordu.

Taslaktaki bazı maddeler şöyleydi;

“Terör örgütüne mensup olmasa dahi, örgüt adına veya birinci maddede belirtilen amaçlar doğrultusunda suç işleyenler de terör suçlusu sayılır.” Bu maddede, eylemin oluşmasında şiddet, cebir veya baskı kullanılma şartı kaldırılıyor, sadece düşüncesi nedeniyle kişi “terörist” ilan edilebiliyor.

“Her kim tümüyle veya kısmen terör suçlarının hazırlanmasında veya işlemesinde kullanılacağını bilerek veya kullanılması kastıyla doğrudan veya dolaylı olarak fon sağlar veya toplarsa 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasıyla cezalandırılacak.”

Hazırlanan taslakta, “terörist” tanımı bireyselleştirilip, “silahsız terör faaliyetleri” gibi bir kavram da ortaya konuyordu. Bu taslakta yasa öyle hale getiriliyordu ki, neredeyse en ufak muhalefet hareketi bile “terörist” faaliyet kapsamına girebilecekti. O günkü tepkiler nedeniyle gündemden kaldırıldı. 2015 tarihinde, önceki taslaktan bazı bölümler “iç güvenlik yasası” olarak çıkarılan yasanın içerisine yerleştirilmişti.

 2004 tarihinde yapılan milli güvenlik kurulu toplantısında alınan “Fetullah Gülen ve hareketini bitirme” planının bir devamı olarak yapılmaya çalışılan TMK taslağı o günlerde özellikle Gülen cemaati ve çevre medyanın tepkisiyle geri çekilmiş, uygulamaya sokulmamıştı.

Gerçekte ise, 2003 yılında TMK’nda, “terörist” tanımında yapılan “şiddet kullanma” şartı üzerinden yapılan değişiklikle, yargılanmakta olan Fetullah Gülen beraat ettirilmişti. Daha sonra gelişen iç çatışmalar, çıkar çatışmaları ve sorunlar nedeniyle veya bilemediğimiz gelişmelerle “Fetullah Gülen ve cemaati bitirilmesi gereken düşman” ilan edilerek TMK taslağı hazırlanmış ama hayata geçirilememişti. (2)

Süreç değişti. Fetullah Gülen ve Cemaatine karşı “paralel yapı” kapsamında operasyonlar devam ediyor. O bağlamda sorun kalmadı. Bugünkü asıl sorun, “toplumsal muhalefet/tepki” ve “Kürt sorunu” olarak adlandırılan sokağa çıkma yasakları uygulamaları ve operasyonlar.

Bugün yapılması Cumhurbaşkanınca istenen “terör” ve “terörist” tanımlarının yeniden tarifi, gelişen “toplumsal muhalefeti” tamamen susturmak, örgütlü ya da örgütsüz toplumsal tepkiyi sindirmek, kendilerine karşı çıkacak tek kişiyi bile tahammülsüzlük nedeniyledir.

Tam olarak uymasa da, “terörist” kavramı için vermiş olduğu tarif bana, güya “sevdiği” kadın için, “ya benim olacaksın ya da kara toprağın” ifadesini hatırlattı.

“Ya benim olacaksın ya da kara toprağın”

“Ya bizim yanımızda olacaklar ya da teröristlerin yanında yer alacaklar.”

Neden başka seçenek bırakılmıyor? Kişi, senden yana olmayı da “terörist” yanında olmayı da istemeyebilir. İki tarafın dışında da taraflar, görüşler, düşünceler vardır. Neden onların yanına gidiş de yasaklanıyor ve seçenekler içerisinden çıkarılıyor?

Sadece iki seçeneği olan toplumsal yapı, içerisinde şiddeti, baskıyı barındıran, demokrasiden söz edilemeyen, özgürlükten, özgürce düşünce açıklamadan, muhalefetten söz edilemeyen bir toplumsal yapıyı işaret eder. İsimlendirilmesi çok gerekli olmayan, içerisinde şiddet ve baskının en yoğununun yaşandığı bir yapı.

“Eğer diktatör olsaydım, sizler bunları yazamazdınız” dedikten sonra kapanan, el koyulan gazete ve televizyon sayısı oldukça çoğaldı. İnternette yayın yasakları almış başını gidiyor. Uydu yayınları mahkeme kararı olmadan kesilebiliyor. Bir kişinin veya grubun, özgürce, düşüncesini ifade edebilme durumu hemen hemen kalmamış. “Barış” isteyen, “savaşa” karşı olan, “doğayı korumaya” çalışan veya herhangi bir duruma olumsuz bakan her insan potansiyel “suçlu” olarak ilan ediliyor, gözaltına alınıyor, tutuklanıyor hatta cezalandırılıyor.

Şimdi ise, yapılanlara yasal kılıf hazırlanıp yapılanları yasalaştırma çalışmaları yapılıyor ve hatlar daha keskin ve kesin çizgilerle belirlenmeye çalışılıyor.

Ya bizim yanımızda olacaklar ya da teröristlerin yanında yer alacaklar.”

Ya bizim yanımızda olacaksın ki bizim yanımız temiz ve yasal olarak kalacak, ya da karşımızda olacaksın ki o zaman da “terörist” olacaksın.

Bu durumda her insanın yapması gereken tek şey kaldı. Tarafını belirlemek. İki taraf var. “Biz” ve “Terörist”. Başka taraf yok.

Hangi tarafta olacaksın?

_______________

Not: Yazı yazılırken, Özgür Gündem gazetesi çalışanlarının sarı basın kartları Başbakanlık basın yayın ve enformasyon genel müdürlüğünce iptal edildi.

1.-http://sendika10.org/2016/03/erdogan-terorist-tanimi-tekrar-yapilmali-dedi-hedef-gosterdi/?utm_source=ReviveOldPost&utm_medium=social&utm_campaign=ReviveOldPost

2.-http://www.aktifhaber.com/2006daki-tmk-taslaginin-perde-arkasi-893827h.htm