HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Dokunulmazlık yasası için AYM’ye bireysel başvuru yapacağız. Eğer 110 ahlaklı, dürüst milletvekili bu darbe yasasına hayır derse bu 110 milletvekili tarih yazacaktır " ifadelerini kullandı.

Binali Yıldırım’ın başbakanlığını da değerlendiren Yüksekdağ, “Binali Yıldırım'ın ismi sadece oğlunun kumar masasıyla gelmedi, 2004 yılında siyasi şov yaparak hızlı tren şovunda ölen onlarca insanımızın sorumlusu bugün başbakan atandı.

Dünün hesap vermesi gereken bakanı bugün başbakan olarak atandı. Oğlu kumar turlarına katılan bir başbakan ülkeyi yönetecek. Türkiye halkları böyle bir tabloya mahkum edilecek” dedi.

Partisinin grup toplantısında konuşan Figen Yüksekdağ'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Bugün Türkiye’de meşru siyasi iradeye darbe gerçekleştirilmiştir. Bizler hiçbir zaman dokunulmazlığımızın olmadığını her zaman söyledik.

Halklarımızın dokunulmazlığı olmamıştır ama bu faşizan yasanın Meclis’ten geçirilmesi bir Saray darbesidir ve Türkiye’de demokratik siyasetin gelişim yollarını dinamitlemeye yönelik darbe girişimidir.

Meclis'teki siyasi irade kendisini seçen halkın güvenine, verdiği vekalete layık olacak onurlu bir duruş sergileyemedi. Zaten AKP MHP koalisyonu oluşturulmuştu, onun arkasından CHP yönetimi de anayasaya aykırı olduğunu bile bile bu darbe yasasına evet diyeceğini bildirdi.

Dediklerini yaptılar, anayasaya aykırı bir teklife destek verdiler. Bu tarihi suçun vebaline ortak oldular. Bugün karşımızda bir suç koalisyonu vardır. Biz unutmayacağız.

Meclis'te anayasa şartlarını ve yükümlülüklerini yerine getirmesi gereken partiler bir suç organizasyonu geliştirdiler ve kendilerini seçen halkın oylarına ihanet ederek demokratik hakları budayan bu yasayı geçirdiler.

Seçilmiş bütün milletvekillerinin bu suça ortak olmama şansı vardır. Saray’daki despotik faşizan anlayış suç işlemekte mahirdir. Onların ahlakı buna uygundur ama bu meclisin çatısı altında seçilerek gelen milletvekilleri bu suça ortak olmamak için hala bir şansa sahiptir.

Ben bir kere daha halkın iradesini temsil eden milletvekillerini bu suça ortak olmamaya çağırıyorum. Bizler HDP olarak perşembe günü bireysel başvurular yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağız.

Eğer 110 ahlaklı, dürüst milletvekili bu darbe yasasına hayır derse bu 110 milletvekili tarih yazacaktır.

Her şeyden önce tek tek milletvekilleri kendisini seçen halklarımıza karşı sorumludur ve bu sorumluluğun gereğini anti demokratik darbe hareketine 'hayır' demelidir.

‘SİYASETTE HER ŞEYİ DARBE MEKANİZMASI DÜZENLİYOR’

Hukuki, siyasi meşru mücadelemize devam edeceğiz. Bütün Türkiye halklarını bu demokrasi yürüyüşünde birlikte hareket etmeye çağırıyoruz. Siyasette her şeyi darbe mekanizması düzenliyor.

Bakın bütün siyasi yöntemleri operasyonel yöntemlerle dizayn ettiler. MHP’yi, CHP’yi, Meclis dışındaki siyasi yapıları Saray ve AKP despotizmine itiraz eden bütün kesimleri bu dizayn politikasına teslim almaya çalıştılar. Tarihsel bir saflaşma yaşanıyor, direnenler ve teslim olanlar saflaşması yaşanıyor.

Meclis çatısında da bakmayın HDP dışındaki partilerin 'Başkanlığa geçit vermeyeceğiz' sözlerine, söylemlerine... Bunların hepsi boş hamasettir, kof sözdür. Bütün Türkiye halkları da, gözü olan, aklı olan herkes direnenin kim, teslim olanın kim olduğunu...

Teslim olanlar ve bu teslimiyeti halkın iradesini satarak, demokratik kriterleri feda ederek yapanlar tarih karşısında suçludur ve kurtulmayı başaramazlar. Bugün o boş sözlerle, kof hamasetle bağırıp çağıranlar Saray’ın karşısında el pençe divan durmuş ve hizaya geçmiştir.

Esas olan gerçek budur. Ama bu gerçeğin karşısında direnenlerin safını, bizlerle birlikte ezilenler oluşturuyor.

‘KENDİ PARTİLERİNE DARBE YAPTILAR’

"Kendi partilerine de darbe yaptılar. AKP’nin olağanüstü kongresi yapıldı, yeni bir genel başkan, yeni bir MKYK dizayn edildi. Yeni bir başbakan ve kabine ataması yapıldı. Halklarımıza karşı darbe operasyonunu gerçekleştirenler kendi içinde durmadan yeniden darbe yapma ihtiyacı hissediyorlar. Çünkü kurmaya çalıştıkları düzen her yerden dökülüyor."

'BOŞBAKAN VAR BAŞBAKAN YOK'

"Meclis çatısı altındaki siyasi partilerin 'başkanlığa geçiş vermeyeceğiz' sözlerine bakmayın. Bunların hepsi kof sözdür. Bütün insanlıkta direnenin kim teslim olanın kim olduğunu çok iyi biliyor. Bu süreçte hangi kirli pazarlıkların yapıldığını iyi biliyoruz. Teslim olanlar ve bu halkın değerlerine ihanet edenler tarih karşısında suçludur.

Bugün o boş sözlerle bağırıp çağıranlar sarayın karşısında el pençe divan durmuştur. Bu darbe süreci ve darbe anlayışının getirdiği savaş konseptinin içerisinde kendi partilerine de darbe yaptılar. Geçtiğimiz gün AKP'nin büyük olağanüstü kongresi gerçekleşti. Yeni bir genel başkan ve MYK atandı.

Bunun arkasında yeni bir başbakan ve kabine ataması yapıldı. Halklarımıza karşı bu darbe operasyonunu gerçekleştirenler kendi içlerinde de durmadan darbe yapmaya çalışıyorlar.

Çünkü yapmak istedikleri sistem her yerden yıkılıyor. AKP kongresi de yeni atanan kabine de bu sona uğramaktan kurtulamayacak. Bugün ortaya çıkan tablo; profili inanılmaz düşük bir hükümet ve başbakan. Amaçlarına ulaştılar düşük profilli bir başbakan ve hükümet konusunda başarılı oldukları için kutluyoruz. Dün stajyer başbakan vardı bugün, boşbakan var, başbakan yok.

 Dün bir seçimlerin ardından oluşturulmuş bir kabine bugün sarayın merdivenlerinde sıraya dizilmiş bir kabine var. Gerçek bir kabine değil sarayın kapı kulları kabinesi vardır. Aylardır yaptıkları başkanlık sistemini bugün bütün Türkiye'ye göstere göstere yapıyorlar. Bugün atanan başbakanın hedefi de başkanlıktır. Başka bir görevi yok. Kendilerine verilen görevi yerine getirecekler, Erdoğan'ı başkan yapacaklar.

'BİNALİ BEY KÖTÜ YOLA DÜŞTÜ'

Bugün bu hükümette Saray'a tam biat etmesi vesilesiyle suçtan ve bu suçun hesabından kaçacağını düşünmesin. Saray'ın suçuna ortaksınız. Ortak olduğunuz suçtan kurtulamayacaksınız. Saray zihniyetini ile birlikte işlenecek suçların sorumlularıdır.

Yeni atanan başbakan diyor ki; 'Yolumuz Tayyip Erdoğan' bugün dışında hatırlanabilecek söz söylemedi. En akılda kalan söz buydu. Böyle bir başbakandan Türkiye'ye hayır çıkar mı? Bu yola Sayın Binali bey ilk defa siz girmiyorsunuz. O kadar heyecanlanmayın o yola sizden önce sayın Davutoğlu girdi. Yolu kötü oldu.

Sizde kötü yola düştünüz. Davutoğlu o yolun sonunda nasıl bir akıbete uğradıysa Yıldırım'da aynı yolda aynı akıbete uğrayacaktır.

'OĞLU KUMAR TURUNA KATILAN BAŞBAKAN'

Çocuğu kumar masasında halkın parasını vergisini savuran bir anlayış bugün pratikte onaylandı. Binali Yıldırım'ın ismi sadece oğlunun kumar masasıyla gelmedi, 2004 yılında siyasi şov yaparak hızlı tren şovunda ölen onlarca insanımızın sorumlusu bugün başbakan atandı.

Dünün hesap vermesi gereken bakanı bugün başbakan olarak atandı. Oğlu kumar turlarına katılan bir başbakan ülkeyi yönetecek. Türkiye halkları böyle bir tabloya mahkum edilecek. Eğer bu tabloyu kabul ediyorsanız sizin müstahakkınız budur. Ama bizler gayri siyasi resmi kabul etmiyoruz. Bunun karşısında demokratik siyaseti savunmak görevi bizimse bu görevi sonuna kadar götüreceğiz.

BM İnsani Zirvesine Türkiye ev sahipliği yapıyor. İnsanlık değerlerinin yerlerde sürüklendiği ülkede zirve toplamak insanlık değerlerine züldür. Bu topraklar üzerinde insanlık suç işlendi ve işlenmeye de devam ediyor. Konuşma özgürlüğü yok. Hapishanelerde yer kalmamış. Yüzde 90'ı siyasi nedenlerle daha da fazlası sözlerinden dolayı hapishanelerde.

Sadece hapishanelerde tutulmuyorlar, hapishanelerde ağır işkencelere uğruyorlar. Bu ülkede 11 ay içerisinde 700 sivil elinde silah olanları çatışanları saymıyorum, 700 insan katledildi. Kentler yerle bir edildi. Zirve toplandığı saatlerde Sur'da yasağın kalktığı yerlere girildi. Mahalle sokaklar kalmamış, savaş suçlarını yok etmek için mahalleleri düz eden bir anlayış söz konusu.

Rozerin Çukur'un annesi halen kızının cenazesini bulamadı. Kendi yurttaşlarına bu zulmü yapan mülteciye ev sahipliği yapabilir mi? Mülteciler üzerinden insan pazarlığı yapıyor. Batı ülkeleriyle aylardır insan pazarlığı yapılıyor. İnsan pazarlığı yapan insan zirvesinden bahsedebilir mi? Oturmuşlar körler sağırlar birbirlerini ağırlıyor. Nizip'teki tecavüz vakasıyla ilgili tek bir soruşturma yapıldı mı? Türkiye'de bunlar yaşanıyor.

Kadınlar, boşanmasın diye boşanmaları zorlaştırılarak şiddet cehennemini mahkum edilecek. Kadınlar boşandığı durumda sosyal güvenceden mahrum bırakılacak. AKP geriliciliği diyor ki; 'ölsen de işkenceye de uğrasan o aile birliğini yıkmayacaksın.' Aile birliği kutsallığı o kadar önemlisiyse kadının güvenliğini sağlayın. Böyle hukuksuz bir yasayı kadınlara dayatmayın. Eğer dayatırsanız kadınların direnmesi görev ve haktır.

Zonguldaklı maden işçileri en temel hakları için açlık grevlerine devam ediyorlar. 70 işçi yerin 7 kat altında direnişlerini sürdürüyorlar. Siyasi iktidarın gözünde kadının, işçinin, Alevi'nin Kürdün değeri yok. İşte bu koşullar içerisinde nerede olursak olalım direnenlerin birleşmesi şart.

İster Zonguldak'ta madendeki işçi olalım, istersek sokakta katledilen kadın olalım. Kim olursak olalım zulme ve haksızlığa uğrayan herkes bir araya gelelim. Bu saray iktidarı karşısında direnenler, mazlumlar gücün sahiplerini yenecek iradeye sahiptir.

Dün Kızıltepe'de emniyet provokasyonuyla bir saldırı gerçekleşti. Onlarca insanımız yaralandı, gözaltına alındı. Bizler o saldırıdan sonra bir araya geldiğimiz de 18 yaşında bir genç yanıma geldi ve bana bunu söyledi: 'biz size sahip çıkmayalım diye bu kadar saldırıyorlar ama ne kadar saldırırlarsa saldırsın ben yine geleceğim' dedi. O sözde şunu anladım; bizlere bu zulmü dayatanlar pişman olacak. Bu halk asla pişman olmadı, asla pişman olmayacak."