Başbakan Binali Yıldırım, TSK içinde değişiklikler içeren kanun hükmünde kararname hakkında açıklamalarda bulundu.

Yıldırım, "Cumhurbaşkanı ve Başbakan, gerekli gördükleri hallerde, kuvvet komutanlarından ve bağlılarından doğrudan bilgi alabilir ve emir verebilir. Bu demokratikleşmede son noktadır. İrade ve idare sınırlarının çizilmesi demektir. Madde neyi ifade ettiğini zaten kendisi söylüyor; doğrudan emir verme." dedi.

Başbakan Binali Yıldırım, Başbakanlık Resmi Konutu’nda, beraberinde Milli Savunma Bakanı Fikri Işık ve İçişleri Bakanı Efkan Ala ve Başbakanlık Müsteşarı Fuat Aktay ile basın kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle Pazar günü kahvaltıda bir araya geldi.

Deniz Zeyrek’in Hürriyet’te yer alan haberine göre, Binali Yıldırım’ın açıklamaları şöyle:

“Her seferinde darbeden güçlenerek çıkan bir siyasi iktidardan bahsediyoruz. Geçmiş dönem darbelerinde anahtarlar teslim ediliyordu, ceket giyiliyor, şapka takılıp tıpış tıpış gidiliyordu. Bizim AK Parti iktidarındaki darbe girişimleri hep püskürtülmüştür. Hiçbirisine pabuç bırakmadık. Ne 27 Nisan ne 17-25 Aralık ne de şimdiki FETÖ’nün kanlı, silahlı darbe girişimine pabuç bıraktık. Dimdik ayaktayız.
 
Niye? Millet sahip çıktı. Dünyanın buna aklı ermez. Dünya, bütün bilimsel kriterleri koyuyor, bu darbecilerin kaybetmemesi gerektiği sonucuna varıyor, ama darbeciler kaybetti. Halkın gücü hiçbir güçle test edilemez, alt edilemez. Hakkın ve halkın gücü tankın gücünü yenmiştir, darbeciler boylarının ölçüsünü almıştır. Bu darbe girişiminin özeti budur. Mutlak güç halkın gücüdür.
 
MİLLETİ GÖREVE ÇAĞIRDIK
 
Bu darbe nasıl bastırıldı? Başkomutanımız Cumhurbaşkanımız çok net bir duruş ortaya koydu. ‘Bizi öldürürsünüz ama yolumuzdan döndüremezsiniz. Biz milletimizin emanetini size teslim etmeyiz’ dedi. Biz de hükümet olarak kararlılığımızı ortaya koyduk. Dedik ki ‘Bir dakika arkadaş kimsin sen? Hangi hakla milletin iradesine el uzatıyorsun’ ve milleti göreve çağırdık. FETÖ darbecileri, biz de milleti göreve çağırdık. Sonuç ortada.
 
ORDUNUN İTİBARI ÖNEMLİ
 
Bu beyinsizler beyinlerini, kafalarını kiraya vermiş asker kılığı içindeki teröristlerdir. O kadar büyük zarar verdiler ki ülkeye, asırlık Silahlı Kuvvetlerimize… Tarifi imkânsız. Milletimiz şunu iyi bilsin. Bizim Silahlı Kuvvetlerimiz Avrupa’nın ikinci, dünyanın dördüncü büyük gücüne sahip.
 
Bu ordunun bu ve buna benzer olaylarla itibarının yok edilmesini asla tasvip etmeyiz. Asker kılığındaki teröristlerle Silahlı Kuvvetlerimizi, ülkesini, vatanını, milletini, bayrağını seven subaylarımızı askerlerimizi birbirinden ayırt etmemiz lazım.
 
İntikam duygusuyla değil, adaletle hareket edeceğiz. Darbecilerin hesabını soracağız. Şehitlerimizin, gazilerimizin hesabını soracağız. Burada da FETÖ’ye katılan, onlarla birlikte hareket edenlerin tespitinde de kılı kırk yaracağız. Bir sürek avına çıkmayacağız, elimizdeki sağlam verilerle hareket edeceğiz. Yaşla kurunun birlikte yanmasına da asla izin vermeyeceğiz. Bu dönemler, karambol dönemleridir.
 
Birbirlerine karın ağrısı olanlar piyasaya çıkar, haksızlığa neden olabilirler. Onun için Başbakanlık’ta kriz merkezi kurduk, bakanlıklarda kurullar oluşturuldu. Haksız yere işlem görmüş olanlar olabilir, yoktur diye iddia etmiyoruz. Onun için yeni baştan ele alınacak, haklıyla haksız suçluyla suçsuz ayırt edilecek.
 
GÜLEN DARBENİN GÖBEĞİNDE
 
Bu çok müşkül bir meseledir. Burada biz ölçüyü şöyle koyuyoruz. 17-25 Aralık’tan sonra hâlâ uyanmamış olanları masum kabul etmiyoruz. 17 Aralık buranın bir terör yapılanması olduğunun ortaya çıktığı tarihtir. Ondan sonra bunlara verilen destek hiçbir şekilde masum görülemez ve masum gibi muamele edilemez. Önceden hepimiz verdik.
 
Bizim yargının yerine kalkıp ‘darbeyi şunlar bunlar yaptı’ dememiz doğru olmaz. Bildiklerimiz var ama bizim bildiğimizden daha ziyade önemli olan yargının tespitleridir. Ona itibar etmemiz lazım. Fetullah Gülen’in işin merkezinde olduğu yönünde hiçbir şüphe yoktur. Orada bir tereddüt oluşturmaya çalışanlar boşuna gayret gösteriyorlar. Fetullah Gülen bu darbenin göbeğindedir, merkezindedir. Bir numarası mıdır, yoksa 1-A mıdır nedir, onu bilemem.”
 
Cumhurbaşkanı ve Başbakan, gerekli gördükleri hallerde, kuvvet komutanlarından ve bağlılarından doğrudan bilgi alabilir ve emir verebilir. Bu demokratikleşmede son noktadır. İrade ve idare sınırlarının çizilmesi demektir. Madde neyi ifade ettiğini zaten kendisi söylüyor; doğrudan emir verme.
 
AYAK DİRETİRLERSE İŞ BAŞKA YERE GİDER
 
ABD Genelkurmay Başkanı ile yarın (bugün) görüşeceğim. Kimseden bir şey beklediğimiz yok. Zevzekliğin tarifesi yok ki… Adam (ABD’li komutan) bir laf söyledi. Ertesi gün yaladı, ‘ben söylemedim’ dedi. Biz ona itibar etmek zorundayız. Bakalım Genelkurmay Başkanı ne anlatacak, bir de onu dinleyelim.
 
Bizim ABD stratejik ortağımız. Biz onların resmi açıklamalarına itibar ederiz. Bizim dostluğumuzu sorgulatacak bir pozisyona düşmesini istemeyiz. Fetullah Gülen konusundaki şu 15 Temmuz’dan sonraki olaylar ayan beyan ortadayken ayak diretirlerse o zaman iş başka bir yere gider. Ben Joe Biden’a (ABD Başkan Yardımcısı) söyledim; ‘15 Temmuz’dan sonra delil falan, bunu bırakın. Ne delili, adam darbe yapmaya kalkıyor, hâlâ delil istiyorsunuz’ diye.
 
TSK’NIN FABRİKASI TERSANESİ KALMAYACAK
 
Yıldırım’ın TSK’daki değikliklerle ilgili anlatımları şöyle devam etti:
Silahlı Kuvvetler’in elinde tersaneler, fabrikalar, sanayi kuruluşları var. Bunları Milli Savunma’ya devrediyoruz.
 
Milli Savunma Bakanlığı yeniden yapılandırılıyor. Vesayetten kurtuluyor. Bir özel kalemini dahi alamayan bakandan, bütün askeriyenin personelini alan bakana geldik.
 
ASKERİ YARGIDA DEĞİŞİKLİK
 
Askeri yargıda yapılan değişiklik; askeri hâkimlerin disiplin, özlük işlemleri Milli Savunma Bakanlığı’na geçiyor. Disiplin işlemleri bakanlık yetkisine geçiyor. İkinci aşama, diğer partilerle görüşeceğiz. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Askeri Yargıtay’ın kaldırılması konusu var.
 
ASTSUBAYLIKTAN GENERALLİĞE
 
Kurmay üyelerin yerine sınıf subaylarının da görevlendirilmesi mümkün. YAŞ, 3 günden 2 saate düştü. Eskiden kurmaylar generalliğe terfi ederdi, bir-iki tane sınıflardan gelirdi. Şimdi yarı yarıya. Hatta astsubaylıktan terfi eden iki general oldu.
Kuvvet komutanları, Milli Savunma Bakanı’na bağlandı. Genelkurmay Başkanlığı, kuvvet komutanları arasından seçilir maddesi değişti. Orgeneral rütbesi alan herkes Genelkurmay Başkanı seçilebilir.
 
UZMAN ORDUYA GEÇİLECEK
 
TSK profesyonelleşmeye, asli işlerine daha fazla kafa yoracak. Askere, silah altına alma işi devam edecek. Orada aidiyet oluşması lazım. Ancak bunun sadece askerlik iklimine alışmanın ötesinde rolü olmaması lazım. Muhtemelen süreler daha kısalacak. Sayı azalacak. Jandarma’da belirli bir takvim içerisinde silah altına alınmış hiçbir asker terörle mücadelede çalışmayacak. Yani uzman orduya geçilecek.
 
150 YILDIR YAPILMAK İSTENEN DEĞİŞİM
 
Yıldırım, toplantıda, 669 sayılı KHK ile TSK’nın 150 yıldır yapmaya çalıştığı değişimin, reformun tamamlandığını ifade ederek şöyle konuştu:
“Dünya değişti, tehdit öncelikleri türleri değişti. Tehdide karşı savunma teknikleri değişti. Silahlı Kuvvetler’in kendini yenilemesi, mutlaka asli işine yoğunlaşması gerekiyor. Mevcut yapıda Silahlı Kuvetler bir sürü ilgisiz mevzularla da meşgul olmak zorunda kalıyordu. Şimdi enerjisini azaltan bu yapıları, Silahlı Kuvvetler’den ayırdık. Boş duran bir bakanımız (Milli Savunma Bakanı’nı kastediyor) vardı, ona bu işleri zimmetledik. İşin özeti bu.”
 
GENELKURMAY BEKLİYOR
 
Genelkurmay Başkanı’nın Cumhurbaşkanı’na bağlanması konusunu anayasa değişikliği gerektiği için muhalefet partileriyle görüşeceklerini anlatan Yıldırım, dünkü KHK ile TSK’da yapılan yeni düzenlemeler hakkında şu bilgileri verdi:
 
ŞURA SİVİLLEŞTİ
 
YAŞ’ın başkanı, başbakandı. Toplama işi ise Genelkurmay’daydı. Başbakan başkan, bakan üye, diğer üyeler de Genelkurmay Başkanı ve orgenerallerdi. Şimdi, Jandarma komutanı çıktı. Başbakan, Genelkurmay Başkanı, Başbakan Yardımcıları, Adalet Bakanı, Dışişleri, İçişleri Bakanı ve MSB ile kuvvet komutanlarından oluştu. 14’ün 4’ü asker, diğerleri sivil. YAŞ’ın Sekreteryası Genelkurmay İkinci Başkanı idi, şimdi sekreterimiz Milli Savunma Bakanı.
 
ASKERİ OKULLAR KAPANDI
 
FETÖ terör örgütünün en büyük kaynağı askeri okullar. Maalesef yıllardır burayı ele geçirmişler ve güçlerini tahkim etmişler. Orta-lise seviyesindeki bütün okullar yani, Kuleli, Işıklar, Maltepe, Deniz Lisesi, astsubay bando hazırlık okulu hepsi kapandı. Milli Eğitim Bakanlığı, onları sivil liselere girerken aldıkları puanları dikkate alarak dağıtacak. Askeri okul öğrencileri ayrılırken tazminat ödemeyecek. Geçmişte ayrılıp ödemeyenler de ödemeyecek. Ödeyenler için yapacak bir şey yok.
 
Milli Savunma Üniversitesi kuruldu. Bünyesinde Kara, Deniz ve Hava Harp Okulları olacak. Astsubay meslek yüksekokulları ve lisans üstü eğitim amacıyla enstitüler olacak. Kurmaylığa gitmek isteyenler buraya gidecek. Herkese açık. Harp Akademileri de kapatılıyor. MSÜ Rektörü, MSB’nin önerdiği adaylar arasından başbakan üç tanesini seçecek, cumhurbaşkanı istediğini atayacak. Sivil de olabilir, general de.
 
ASKERİ TABİPLİK KALKTI
 
Silahlı Kuvvetler bünyesindeki bütün hastaneler Sağlık Bakanlığı’na devredildi. GATA, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın doktoru Cevdet Erdöl’ün yönetimindeki Sağlık Bilimleri Üniversitesi’ne devrediliyor. Kadronun oluşturulmasında sağlık bilimleri üniversitesi rektörlüğü söz sahibi olacak. Askeri tabiplik kalkıyor. Artık Sağlık Bakanlığı’ndan hizmet alınacak.
 
JANDARMA’DA BÜYÜK REFORM
 
İki komutanlıkta da (Jandarma ve Sahil Güvenlik) personellerin alımı, terfisi, tayini, görev değiştirmeleri, Emniyet Genel Müdürlüğü’nde nasılsa aynı olacak. İki komutanlık da artık YAŞ’ta görüşülmeyecek. İçişleri Bakanlığı dosyaları doğrudan hazırlayıp, görüşüp, 3’lü kararname ile halledecek. Jandarma ve Sahil Güvenlik personel kaynağı, Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi olacak. Bir de polis akademisi olacak. Ortaöğretim kurumlarından, üniversitelerden gelip bu akademiye kaydolacak öğrenciler gerekli eğitimi, pratik eğitimleri alacak.
 
KAMUDA İZİNLER BİRKAÇ HAFTA SONRA
 
Başbakan Yıldırım, darbe sonrasında darbeye karışmış asker, polis vesaire kamu personelinin kaçmasının önüne geçmek için yıllık izinleri kaldırdıklarını anımsatarak, “Yoksa işinde gücüne, bu işlere bulaşmamış memurlara yönelik bir tedbir değil. Çok uzun süreceğini zannetmiyorum. Önümüzdeki birkaç hafta içinde işler normale döner. Hacca gidenler bundan muaf tutuluyor, orada bir sınırlama yok” dedi.
 
2 YERE ŞEHİTLER MEYDANI
 
 Yıldırım, iki şehitler meydanının yerini de açıkladı. İlki İstanbul’da 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’nün Anadolu yakasındaki çıkışında oluşturulacak. İkincisi ise Beştepe ile Jandarma Genel Komutanlığı arasındaki Devlet Mezarlığı ile Millet Camisi arasındaki bölüme yapılacak.