HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Demirtaş, bütün tutuklama ve yargılama takvimlerinin referandum sürecine endeksli olduğunu ifade ederek, “Yargıyı tanımayan, Anayasa’ya aykırı işler yapan, yasama ve yargı üyelerini karşı karşıya getiren bizzat hükümetin kendisidir” dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Şırnak’ın Cizre ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağına ilişkin 9 Eylül 2015’de Diyarbakır’da basına verdiği demeç nedeniyle, 6 aydan 3 yıla kadar hapis istemiyle hakkında açılan davanın yargılamasına başlandı.

Diyarbakır 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada, Demirtaş tutuklu bulunduğu Edirne F Tipi Cezaevi’nde SEGBİS üzerinden katılırken, avukatları hazır bulundu. Duruşmaya HDP milletvekilleri Feleknas Uca, Mahmut Toğrul ve Dilek Öcalan ile HDP yöneticileri izleyici olarak katıldı.

Hâkimin “Neden suçlandığını biliyor musunuz” sorusuna Demirtaş, “Ben neden burada olduğumu çok iyi biliyorum. Siz biliyor musunuz bilemiyorum” cevabını verdi.

Temsil ettiği makam ve bulunduğu konum bu davanın yargılamayı etkileyecek itirazlar olduğunu ifade eden Demirtaş, “Bir savcı bir milletvekili hakkında soruşturma yürütüyorsa hukuken bir milletvekilinin bir konuşma veya sözünden dolayı soruşturma açarsa bu durumda bakacağı ilk şey yasama dokunulmazlığı değil yasama sorumsuzluğudur. Yasama sorumsuzluğu müessesi parlamenter sistemlerde parlamentoda azınlığın yani muhalefetin iktidara karşı eleştiri hakkını güvence altına almaya dönek bir müessesedir... İddianameyi hazırlayan savcı kendisine verilen görevi eksik olarak yerine getirmiştir. Mahkeme huzurunda benim mahkeme karşısında suçsuzluğumu ispatlama yükümlülüğüm yoktur. Üstünkörü bir soruşturmayla dava açılmış ve ‘Buyurun suçsuz olduğunu ispatla’ denilmiştir” diye kaydetti.

‘ANAYASA’YA AYKIRI İŞLER YAPAN BİZZAT HÜKÜMETTİR’

Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yasama sorumsuzluğu demokratik sistemin güvencelerimden biridir. Ben yasama meclisinin bir üyesi olarak nasıl ki elimi kolumu sallayarak gelip herhangi bir hakim ve savcının elinde bulunan dosyalara müdahale edemezsem, güçleri ayrılığı gereği benim yetkim yoksa, bir yargı üyesinin de benim görevime bu şekilde müdahale etme yetkisi yoktur. Şu anda karşınızda dokunulmazlığı herhangi bir bakandan, başbakandan veya parlamento üyesi herhangi bir milletvekilinden hiç bir farkı olmayan bir milletvekili olarak bulunuyorum... Yargı üyesinin yargılama yetkisi yasama üyesinin yasama yetkisinden üstün olduğuna dair hiç bir belirleme yoktur. O nedenle ben ve meclis grubu üyesi milletvekilleri arkadaşlarım bu haliyle yargılama yapılamaz diyerek ifade vermeyi kabul etmedik. Biz burada yargının yetkisini tanımıyoruz demedik. Tam tersine yargının bağımsızlığını, saygınlığını ve onurunu savunduk. Maalesef hükümet sözcülerinin çarpıtmaya dönük beyanlarıyla sanki HDP yargı makamlarının yetkisini tanımıyor havasını yaratmaya çalıştı. Oysa yargıyı tanımayan Anayasa’ya aykırı işler yapan yasama ve yargı üyelerini karşı karşıya getiren bizzat hükümetin kendisidir.”

‘TEMSİL ETTİĞİM PARLAMENTOYA NASIL HAKARET ETMİŞİM?’

“Karşınızda yargıladığınız kişi sadece şahsımı temsil eden bir birey değildir” diyen Demirtaş, şunları söyledi: “Yaptığım konuşma kişisel düşüncelerimde ibaret değildir. Parlamenter yetkim ve seçmenlerimden aldığım meşruiyet dayalı siyaset hakkımdır. Yargıladığınız şey olarak tam olarak budur. Eğer ki mahkemeniz bu kadar önemli bir demokratik bir tartışmayı ciddiye almayıp doğrudan yaptığım konuşmalarla ilgili beni sorguya çekerse tüm bu anayasal hakkımı seçmenlerimin temsil hakkını ve sorumsuzluktan kaynaklı mutlak dokunulmazlık hakkımı ihlal etmiş olacaktır.”

İddianamede kendisine yöneltilen suçlamaya ilişkin konuşan Demirtaş, “Hakkımda Türk Milletini, Cumhuriyetini ve TBMM’yi alenen aşıladığım iddiasıyla dava açılmıştır. Konuşmayı okuduğumda neresinde Türk milletine hakaret ettiği ya da neresinde Cumhuriyete hakaret ettiğim belirtilmiyor. Ya da hepsini aynı anda mı yapmışım buda belirtilmiyor. Konuşma bir bütün olarak yürütüme görevini sürdüren cumhurbaşkanı ve başbakanın politikalarına, idari kararlarına yönelik eleştirilerden ibarettir. Savcı soruşturmayı yürütürken benim de TBMM’nin de üyesi olduğumu göz ardı etmiş. Ben kendi temsil ettiğim parlamentoya tam olarak nerede hakaret etmişim. İddianamede bu belirtilmemiş” diye vurguladı.

Bir milletvekilinin yasama ve denetleme faaliyeti olduğuna işaret eden Demirtaş, “Yaptığım konuşma bu anlamda bir parlamenter denetim görevidir” dedi.

‘NE YAPMIŞIZ, HÜKÜMETİ UYARMIŞIZ’

Demirtaş, şöyle devam etti: “Bu konuşmanın bir yerinde demişim ki, ‘Bütün bu olanlardan, bu işte terslik olmalı’ cümle ile yaptığım uyarının 15 Temmuz darbe girişiminde nasıl bir vahşetle ile ortaya çıktığını gördük. Bu konuşmam incelendiğinde Cizre’de o gün itibariyle devam eden güvenlik güçleri uygulamalarının yasalara aykırı olarak devletin zorla kullanma yetkisini aşarak uygulandığını iddia etmiştim. Bu konuda hükümet sürekli oradaki operasyonları yürütenleri savunmuştur. Bu darbeci komutanlar ülkede hükümetin yönetim zafiyeti içerisine girdiğini ispatlamak için sokağa çıkma yasağı olan birçok yerde orantısız güç kullandılar.

MGK’yi yanıltıcı istihbarı raporlar göndererek ordunun tanklarla şehirlere girmelerini sağladılar. O günlerde peki biz ne yapmışız hükümeti uyarmışız. Bugün konuşmalardan dolayı yargılaması gereken ben değilim. Yargılanması gereken bu eleştirilerimizi dikkat almayarak ülkemizi darbe koşullarına götüren hükümettir.

İddianamede deniliyor ki ‘cenazeleri sokak ortasında bırakan bir hükümet’ diyerek hükümeti aşağılamışım. Örnek veriyorum. 19 Aralık 2015’de günü Şırnak’ın Silopi ilçesinde 75 yaşındaki Taybet İnan isimli bir yaşlı kadın cenazesi tam 7 gün boyunca sokakta kalmıştır. Cenazesi çürümeye terk edilmiştir. 7 Eylül 2015 tarihinde Şırnak’ın Cizre ilçesinde Cemile Çağırga adlı çocuğun cenazesi 3 gün boyunca annesi tarafından derin dondurucuda bekletilmiştir. 25 Aralık 2015’te Cizre annesi kucağından Miray isimli bebek güvenlik güçlerinin açtığı ateş ile ölmüştür.

Bütün bunların tamamı yürütmenin faaliyetleridir. Bunlar, Cumhuriyetin, Türk milletinin, TBMM’nin faaliyeti değildir... Bütün yargılama ve tutuklama takvimleri Türkiye’de devam eden referandum sürecine endeksli olduğu gözetilerek, yargının siyasete alet olmasını engellemenizi bekliyorum. Hakkımda beraat kararı verilerek, bu hukuksuzluğu dur demenizi bekliyorum.”