2013 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'nın tümü üzerinde bir konuşma yapan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Uludere'de 34 yurttaşımız öldürüldü. Fail, belli değil. Ben size söyleyeyim failini. Uludere'nin sorumlusu, arkamızda oturanlardır. Ben doğmadan önceki olay dolayısıyla beni yargılayacaksın, 34 vatandaşı katlediyorsun, hesabını sormayacaksınız" dedi.

Kılıçdaroğlu, 2013 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı'nın tümü üzerinde yaptığı konuşmada, bütçe hakkının temel bir hak ve demokrasinin ayrılmaz bir parçası olduğunu söyledi. Bütçe hakkının 1215 yılında Magna Carta’da başladığını ve hala sürdüğünü anlatan Kılıçdaroğlu, "Bizde ilk kez 1876 Kanuni Esasi ile kabul edilmiştir. Dolayısıyla bütçe hakkından parlamentonun vazgeçmesi mümkün değildir" diye konuştu.

Bütçe hakkı ve parlamentonun denetim yetkisini güçlendirmek için özel yasalar çıkarıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, bu yasaların TBMM'nin bütçe hakkına uygun şekilde yürütülerek, mali saydamlığı ve kamu kaynaklarının doğru kullanılmasının, ayrıca denetim mekanizmasının işletilmesinin amaçlandığını belirtti.

Kılıçdaroğlu, bütçe hakkının TBMM'de olduğunu ifade ederek, bütçe hakkının özünün de yürütme organının parlamentoya hesap vermesi olarak ilgili yasalarda yer aldığını söyledi.

"VİCDANLARIMIZI KİLİTLEMEYELİM"

Bütçe ile Kesin Hesap Kanunu'na ilişkin Sayıştay raporlarının da TBMM'ye gelmesi gerektiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, bütçe hakkını kullanan parlamentonun denetim hakkını da Sayıştay aracılığıyla kullandığını söyledi. Sayıştay'ın TBMM adına kamu harcamalarını denetlediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, bu denetim kapsamındaki ilgili raporların parlamentoya sunulmamasını eleştirdi.

Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: "Sayıştay Yasası'nın sonunda 'raporları TBMM'ye sunar' diyor. 'Sunabilir' demiyor. Takdir yetkisi yok. Sayıştay raporları bütçe ile beraber bu Meclis'e gelmek zorundadır. Ben Adalet ve Kalkınma Partisi'nin değerli milletvekillerine seslenmek istiyorum; saygıdeğer milletvekilleri, bütçe harcamalarının doğru yapılıp yapılmadığını, Sayıştay denetleyecek, rapor gelecek ve biz ona göre oy kullanacağız. Gelmeyen rapor dolayısıyla, getirilmeyen rapor dolayısıyla saygıdeğer milletvekilleri nasıl el kaldıracaksınız 'bu yasa doğrudur' diye. Vicdanlarımızı kilitlemeyelim. Burada oturan Hükümet görevini yapmıyor. Rapor gelecek kamu harcamaları nasıl yapıldı diye. Rapor yok, 'bunu oylayın ve onaylayın'. Niçin? 'Benim AKP'li askerlerim var. Onlar gelirler, ben işaret ederim el kaldırırlar, işaret ederim ellerini indirirler. Böyle bir yasama organı olmaz. Yasama organına önce yürütme organı saygı duyacaktır ve raporlarını buraya getirecektir."

"BÖYLE DEVLET Mİ OLUR?"

Raporları görmeden eleştiride bulunmalarının mümkün olmadığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, raporların gecikmesine Kanun Hükmünde Kararname ile yapılan değişikliklerin gerekçe gösterilmesinin de kabul edilemez olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, bunun kabahatin itirafı anlamına geldiğini ileri sürerek, şunları kaydetti: "Sayıştay Yasası'nda değişiklik yaptınız. Sayıştay Yasası'nın 25. maddesinde şöyle der; 'Sayıştay Yasası'nda yapılacak değişiklikler dolayısıyla Sayıştay Genel Kurulu'nun görüşü alınır'. Alındı mı? Sayın Başbakan o Kanun Hükmünde Kararnameyi çıkarırken Sayıştay Genel Kurulu'na sordunuz mu, sormadınız mı? Sormadıysanız siz, Sayıştay'ı da tanımıyorsunuz. Böyle devlet mi olur? "

Türkiye'de herkesin doğduğu andan itibaren vergi vermeye başladığını bu nedenle bütçe konusunun çok önemli, hassas ve kutsal olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, tüyü bitmemiş yetimin hakkının görüşüldüğünü dile getirdi.

Raporların TBMM'ye sunulmamış olmasının CHP tarafından Plan Bütçe Komisyonu aşamasında da gündeme getirildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, AK Parti'li komisyon başkanının bunun aksi yönünde sözleri olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, komisyon aşamasında CHP'li milletvekillerinin raporların gelmemesine ilişkin itirazları üzerine AK Parti'li Komisyon Başkanı'na ait olduğunu ifade ettiği, "Gelen uygunluk bildirimi dışında bize intikal etmesi gereken dış denetim genel değerlendirme raporu, faaliyet genel değerlendirme raporu ve mali istatistikleri değerlendirme raporu bize ulaşmamıştır. Bu tamamıyla bize ulaşması gereken, mutlaka ulaşması gereken raporlardır" şeklindeki sözlerini tutanaklardan okudu.

"GELECEK, BİZ GÖRECEĞİZ"

Kılıçdaroğlu, Sayıştay Yasası'nın değişmediğini bu nedenle ilgili raporların mutlaka TBMM'ye sunulması gerektiğini belirterek, "Gelecek. Biz göreceğiz. Tüyü bitmemiş yetimin hakkını korumak için bunu görmek zorundayız. Aksi halde bu meşru olmayan, gayri meşru bir tartışmadır" diye konuştu. Yürütme organının bu raporları parlamentoya mutlaka getirmesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, Bakanlar Kurulu sıralarını işaret ederek, "Biz parlamentoda tartışırız, kabul ederiz, reddederiz o ayrı bir şey. Ama yasalara uyması gereken organ arkamda oturan organdır. Parlamentonun iradesine saygı duyması gereken organ arkada oturan organdır. Ya bu yasama organı hiçbir işlev yapmıyor ya da yürütme organı 'yasama organını ben takmam' diyor. Bu anlayışı kabul etmiyorum. Demokrasiyle bağdaşan bir anlayış değildir" dedi.

"BU ÜLKENİN İNSANLARI HAPİSHANELERDE"

"Bu ülkenin insanları hapishanelerde" diyen Kılıçdaroğlu, 2002'de hapishanelerdeki kişi sayısının 59 bin 429 olduğunu, 2012'de ise 125 bin 100 kişiye yükseldiğini belirterek, "Ekonomi iyi ise durumunuz iyi ise Allah aşkına insanlar niye hapishaneye girer? Toplum cinnet mi geçiriyor? Gazetecileri hapse attınız, bilim insanlarını hapse attınız, herkesi hapse attınız. 21. yüzyılın Türkiyesi'nde toplama kampları kurdunuz" dedi.

"İSRAİL KALKANI OLDUĞUNU BİLMEYEN Mİ VAR?"

Kılıçdaroğlu, hükümetin dış politikasını eleştirirken, Kürecik'e kurulan radar istasyonundan da söz ederek, "Küreciğe radar istasyonu kurduk, halk ona İsrail kalkanı diyor. Sözde İsrail'e karşılar. Allah aşkına kapalı kapılar ardında İsrail ile yaptığınız pazarlıkları niye gelip burada anlatmıyorsunuz?

Küreciğe kurulan o kalkanın İsrail kalkanı olduğunu bilmeyen mi var. Ama siz halka doğruları söylemeyeceksiniz" dedi.

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin "NATO toprağı" olmadığını vurgulayarak, Başbakan Erdoğan'a hitaben, "Sayın Başbakan'ın söylediği bir laf daha var; 'Türkiye NATO toprağıdır' diyor. Sayın Başbakan bu kürsüye geleceksiniz, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarından ve parlamentosundan özür dileyeceksiniz. Türkiye Cumhuriyeti'nin toprakları NATO'nun toprağı değildir" diye konuştu.

ULUDERE OLAYI

Kılıçdaroğlu, Uludere olayıyla ilgili de şöyle konuştu: "Uludere'de 34 yurttaşımız öldürüldü. Fail, belli değil. Ben size söyleyeyim failini. Uludere'nin sorumlusu, arkamızda oturanlardır. Diyeceksiniz neden? Sınır ötesi operasyon yapma yetkisi parlamentoya aittir. Meclis yetkiyi kime verdi? Yürütme organına. Siz sınır ötesi operasyon yapabilirsiniz, dediler. Onlar da gittiler 34 vatandaşımızı imha ettiler. Şimdi arıyoruz fail kim, diye. Kapatmaya çalışıyoruz. Bunu kapatıyoruz, ama dönüyoruz 1930'larda Mustafa Muğlalı'dan bahsediyoruz. Bu kadar komik bir durum olur mu?

Ben doğmadan önceki olay dolayısıyla beni yargılayacaksın, sen iktidardasın, gidiyorsun 34 vatandaşı katlediyorsun, hesabını sormayacaksınız. Bu hükümet saydam bir Hükümet değildir. Bu hükümet halka hizmet eden bir hükümet değildir. Bu hükümet halkına hesap veren bir hükümet değildir. Bu hükümet parlamentoya hesap veren bir hükümet değildir. Bu hükümet tüm Türkiye'ye baskı uygulayan bir Hükümet'tir. 76 gazetecinin hapiste olduğu başka bir ülke yoktur."

Başbakan Erdoğan'ın defalarca darbelerden şikayet ettiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Sayın Başbakan 12 Eylül darbe hukukunu değiştirmeye var mısın? Varsan, CHP Grubu burada. Ama siz darbe hukukunun arkasına niye saklanıyorsunuz? Yüzde 10 barajının, yani Kenan Evren'in getirdiği yasanın arkasına niye saklanıyorsun? Darbeye karşıysan sonuna kadar karşı olacaksın. Darbe hukukuna sonuna kadar karşı çıkacaksın. Darbeye karşı olan Başbakan, kendisine muhtıra veren paşaya üstün hizmet ödülü vermez. Neymiş, beyefendi darbeye karşıymış. Sevsinler böyle darbeye karşı olanı" şeklinde konuştu.