BDP Eşgenel Başkanı Gültan Kışanak, gözaltı ve tutuklama operasyonlarına tepki göstererek, “Açıkça AKP hükümeti Kürtlere karşı bir operasyon sürdürüyor. AKP iktidarı emrinde olan özel yetkili mahkemeler tarafından etnik bir operasyon yapılıyor, ırkçıdır, ayrımcıdır” dedi. Kışanak, hükümetin Suriye politikasını da eleştirerek, “AKP iktidar olabilir ama bu Suriye konusunda tek başına bir politika belirleme hakkını iktidara vermez” diye belirtti.

 

BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak partisinin grup toplantısında yakalandığı kanser sonucu yaşamını yitiren Karadeniz'in asi çocuğu Kazım Koyuncu ve 28 Haziran 1925 gecesi idam edilen Şeyh Said ve arkadaşlarını anarak başladı.

 

“ŞEYH SAİD VE ARKADAŞLARINI MİNNETLE ANIYORUZ”

Yaşam hakkı ihlali yaşandıktan sonra asla geri dönüşü olmayan bir sürecin başladığını belirten Kışanak, "Bugün İstiklal Mahkemeleri'ni herkes eleştiriyor ya da eleştiriyormuş gibi yapıyor. Ancak Şeyh Said'i kimse geri getiremiyor. Şeyh Said'i ve arkadaşlarını sonsuzluğa uğurladık. Onları minnetle saygıyla anıyoruz. Yine bu idam bize şunu gösteriyor ki idam dahi hiçbir baskı yöntemi Kürt sorununu ortadan kaldırmaya gücü yetmez. 90 yıldır Kürt sorununu şiddetle ortadan kaldırmaya çalışıyorlar, ancak biz bugün sayın Şeyh Said'in idam edildiği bir dönemden çok ağır bir şekilde Kürt sorununu tartışıyoruz" dedi.

 

KESK MÜCADELE EDEN EN AKTİF SENDİKA

KESK ve bağlı sendikaların genel merkezleri ile şubelerine yönelik operasyona değinen Kışanak, "Yine Kürt sorununun doğrudan bir sonucu olan KCK operasyonları ile ilgili görüşlerimizi sizlerle paylaşmak istiyorum. 3 yıldır devam eden operasyon haberleri dün de devam etti. Dün sabah yaklaşık 20 ilde KESK ve bağlı sendikaların genel merkez dahil şubelerinin basıldığını öğrendik. KESK Genel Başkanı Lami Özgen ile birlikte 71 sendikacı gözaltına alındı. Ankara, Diyarbakır, Siirt, Adana gibi birçok ilde yapılan operasyonda sendikacılar gözaltına alındı. KESK Türkiye'nin kamu emekçilerinin haklarını alması için en güçlü mücadele veren konfederasyondur. Hükümetin baskıcı politikalarına karşı neo-liberal politikalarına karşı en aktif mücadele veren sendikadır. Ancak öyle bir ülkede yaşıyoruz ki bir sabah kalktığımızda KESK'in birçok şubesi keyfi bir şekilde rahatça basılabiliyor ve 71 sendikacı gözaltına alınabiliyor. Kendisine 'demokrasi ile yönetiliyorum' diyen hiçbir ülkede böyle bir operasyon yapılmaz. Bir yere kaçtıkları yok, herkesin gözleri önünde mücadele ediyorlar. Bunlar hakkında herhangi bir suçlama varsa takibatı gözaltına almadan da sendika merkezleri basılmadan da yürütülebilir. Ancak AKP zihni bu operasyonları büyük bir ihtişamla, gövde gösterisi yaparak bir olağanüstülük yaratıyor" diye konuştu.

 

KESK’LİLERE SORULAN SÜPER SAÇMA SORULAR

Dünden beri emniyette tutulan KESK'lilere sorulan ilginç sorulardan birkaçına da değinen Kışanak, şunları kaydetti: "Sendikacılara soruyorlar. 'Abonesi olduğunuz sürekli takip ettiğiniz herhangi bir yayın organı var mı?' Bu ülkede basın kanunu var. Herkes yayıncılık faaliyeti yapar, her yurttaş da istediği yayını alır, okur, dağıtır, paylaşır. Bunu suçmuş gibi sorabilir misiniz? Ama sorulardan biri bu. Yine başka bir soru. 'KCK sözleşmesinde sendika haklarını savunmak var. Toplu Sözleşmeyi sendikal hakları KCK sözleşmesinde yazıldığı için mi savunuyorsunuz?' KCK sözleşmesi dediğiniz şey zoraki dayanak yaptığınız şey. En fazla 3 yıllık 4 yıllık bir şey. Toplu Sözleşme, sendikal hak ise yılların talebidir. Bunun neresi suçtur. Bütün KCK operasyonlarında, yapılan faaliyet suç değil, KCK talimatıyla yapılıyormuş gibi bir intibayla suçlama çıkarılmaya çalışılmış. Yine iş güvencesi, esnek çalışmaya karşı, durmak gibi taleplerle yapılan eylemler sıralanmış, 'bu eylemleri KCK'nin talimatları ile mi yaptınız?' diye sorulmuş. Aslında 'eylem yapmayın, grevli toplu sözleşme istemeyin, sesinizi çıkarmayın yoksa sizi KCK'li ilan ederiz' diyorlar. Murat Karayılan bir internet sitesinde düşen demecinde Özel Yetkili Mahkemeleri eleştirmiş. Ona dayanarak sendikacılara soruyorlar 'siz de Karayılan'ın talimatıyla mı Özel Yetkili Mahkemeleri eleştiriyorsunuz?' Soruların neredeyse tamamı bununla ilgili. 'Van'daki operasyonlara karşı açıklama yaptınız KCK de açıklama yapmıştı siz onun için mi protesto eylemi yaptınız?' Süper saçma sorulardan bir tanesi de böyle: Bir yıldır tecrit altında tutulan Sayın Öcalan'ın hangi tarihe ait olduğu belli olmayan bir avukat görüşünde 'barış için meclis inisiyatif alsın' sözlerine atıfta bulunarak 'siz de barış isterken Öcalan'ın talimatıyla mı hareket ediyorsunuz?' diye sorulmuş. Bunlar açıkça tüm muhalefeti susturmak, AKP'ye biat ettirmek için bizzat AKP'nin yürüttüğü siyasi operasyonlardır. Yargıyla, hukukla, adaletle bunların zerre kadar alakası yoktur."

 

İKTİDARA KARŞI MÜCADELE EN MEŞRU HAKTIR

"Güvenceli iş istemek, esnek çalışmaya karşı durmak, KCK operasyonlarına karşı çıkmak KCK'lilik ise o zaman KCK'li olalım" diyen Kışanak, "Böyle bir yargılama olabilir mi? Davaların tamamı böyledir. Aslında şunu çok iyi biliyoruz ki KESK bu ülkedeki en güçlü muhalefet odağı olduğu için, emeğin hakkını, temsil ettiği için, yoksulluğa karşı mücadele ettiği için, barışa duyarlı olduğu için susturulmak isteniyor. KESK savaşa değil eğitime ve sağlığa bütçe ayırın dediği için, kardeşliğe inandığı için susturulmak isteniyor. Buna izin vermeyeceğiz. Kendinse 'demokratım' diyen herkes bugün KESK'li olmalı. En güçlü direnişi sergileyerek bu operasyonun karşısında durmalıyız. Kürtlerin, Türklerin, Lazların herkesin KESK'i dağıtmaya işlevsiz bırakmaya dönük bu operasyon karşısında durması gerek" diye konuştu. ESP'ye yönelik gerçekleştirilen operasyonda HDK yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 5 ESP'linin tutuklandığını hatırlatan Kışanak, "Bu sabah da Atılım Gazetesi'ne ve ETHA'ya baskın yapıldı. Herkesi KCK'li diye cezaevine tıkmaya çalışan bir iktidara karşı mücadele en meşru haktır. Daha fazla sahip çıkmalı ve bu faşizmi yenmeliyiz" dedi.

 

ETNİK OPERASYON YAPILIYOR

"KESK operasyonunda gözaltına alınan arkadaşlarımızın tamamı Kürt sendikacılar, bu da oldukça üzerinde durulması gereken bir konu" diyen Kışanak, "Sağlıkçılara dönük operasyon yapılır Kürt öğrenciler ve sağlıkçılar alınır. Kadın çalışmalarında kadın derneklerine operasyon yapılır Kürt kadınları tutuklanır. Kürt gazeteciler, politikacılar, yazarlar, sivil toplum örgütlerinde çalışan Kürtler alınır tutuklanır. Açıkça AKP hükümeti Kürtlere karşı bir operasyon sürdürüyor. AKP iktidarı emrinde olan özel yetkili mahkemeler tarafından etnik bir operasyon yapılıyor, ırkçıdır, ayrımcıdır. Politik tutukluların neredeyse tamamının Kürt olması başka bir şekilde izah edilemez. Bu Kürt düşmanlığıdır. Şiddetle baskıyla devlet terörüyle baskı altına alma zihniyetinin kendisidir. Bizler Kürt sorununun çözümü konusunda Kürt halkının sesini daha güçlü örmeye kararlıyız. Kürtler örgütlenmeden vazgeçeceklerini, örgütsüz kalıp yem olacaklarını sanıyorlarsa yanılıyorlar. Kürt kadınları, emekçiler, Kürt işçiler de örgütlenecek. Örgütlenmeyi bir suçmuş gibi önümüze koyan zihniyete karşı en iyi cevap daha fazla örgütlenmek olacak. Yan yana omuz omuza faşizme karşı mücadele etmek hepimizin görevidir. Kendi çalışma gruplarımızı kurmak da en önemli hakkımızdır. Bu ülkede 20 milyon Kürt yaşıyorsa kendini örgütleyebilmeli. Buna itirazları varsa çıkıp bunu söylesinler. 'Kürt olarak örgütlenme hakkına sahip değilsiniz' desinler. 'Sömürgeci bir zihniyetin temsilcisiyiz' desinler biz de sömürgecilere karşı nasıl mücadele edeceğimizi onlara gösterelim. Bu kadar zulüm bu kadar ayrımcılık, faşizm var ama Başbakan'ın gündeminde yok. Çünkü talimatı emri veriyor mekanizmayı oluşturmuş süreç işliyor" ifadesinde bulundu.

 

UÇAK KONUSUNDA HUKUK VE DİPLOMASİ YOLLARI DENENMELİ

Başbakan Erdoğan'ın Suriye'deki Kürtlere dönük söylemlerine de tepki gösteren Kışanak, şöyle devam etti: "Sen ülkendeki Kürtleri cezaevine koyacaksın Suriye'deki Kürtlerin de hamisi benim diyeceksin. Kürtler buna inanacak kadar saf ve akılsız mı? Başbakan başka ülkelerle ilgilendiği kadar bir zahmet Türkiye'deki sorunlarla da Kürt sorunu ile de ilgilensin. Hamasetle içerideki yangını görünmez kılamaz, yaşanan sıkıntıları yok muş gibi gösteremez. Hele bizzat yönettiği bu otoriter yönetim anlayışını kimsenin gözünden kaçıramaz" dedi. Suriye'deki gelişmeleri kaygıyla yakından takip ettiklerini kaydeden Kışanak, "Türkiye'nin uçağının düşürülmesini hele hele iki pilotunun kendisinden haber alınamamasını büyük bir üzüntüyle karşıladığımızı belirtmek istiyorum. Bu konuda Sayın Başbakan partilere gerekli teknik bilgileri vermek üzere bir davette bulundu. Ve bize gerekli teknik bilgiler sunuldu. Bize verilen bilgiler kamuoyuyla da paylaşılan bilgilerdir. Uluslararası hukuk ve diplomasi yolları denenmelidir. Hükümetin şimdiye kadar yaptığı açıklama da bu yönlü olduğu için kaygılarımız bir nebze de olsun dinmiştir. Yaşanan bu elim olaydan dolayı yaşanmaması gereken bu olaydan dolayı bundan sonraki süreçte daha kötü sonuçlar doğuracak başka işler içinde olmamak gerekiyor. Bu konuda Türkiye ve tüm kamuoyunun beklentisi büyük bir risk almadan Suriye operasyonunda başkaları adına görev almadan kendi halklarını koruma noktasında durmasıdır."

 

AKP SURİYE’DE TEK BAŞINA POLİTİKA BELİRLEME HAKKINA SAHİP DEĞİL

AKP hükümetinin Suriye politikalarını bütün boyutları ile bilmediklerini dile getiren Kışanak, "Bu konuda açık bir bilgilendirme yapılmamıştır. Kamuoyunun görüşü alınmamıştır. Ortadoğu bir kaynayan kazan, komşumuz Suriye kan ağlıyor ne yapalım, denilerek çağrılmamışız. AKP iktidar olabilir ama bu Suriye konusunda tek başına bir politika belirleme hakkını iktidara vermez. Öncelikle Türkiye kamuoyuyla bu konuyu konuşmalı, tartışmalı siyasi partilerle süreci paylaşarak ortak bir politika oluşturmalıdır. Bunu yapmadan bir milli mutabakat araması doğru değil, sonuç alıcı da olmaz. Ortadoğu'da bütün taşlar yerinden oynadı. Oldukça tartışmalı bölgesel bir savaş ve mezhep savaşı riski var. Sadece ve sadece ben orada halkına zulmeden bir iktidar var onu devirmek için uğraşırım denemez" dedi.

 

TÜRKİYE’NİN İŞİ BAŞKA ÜLKELERİ SİLAHLA DEĞİŞTİRMEK DEĞİLDİR

Türkiye'nin Suriye'deki Kürtleri de silahlı Arap örgütüne dahil etme arayışında olduğunu belirten Kışanak, "Bu Türkiye'nin işi değildir. Türkiye demokrasiden yanaysa Kürtlerin özerklik talebiyle ilgili görüşü nedir açıklasın. Parti, inanç gruplarının, diğer halkların nasıl kendilerini örgütleyecekleri ile ilgili politik görüşlerini sunabilir. Ama silahlı güçler oluşturmak ve Kürtleri de bunun bir parçası haline getirmeye çalışmak kabul edilecek bir şey değil. Bu nedenle Suriye politikası konusunda tüm kamuoyunun dikkatli olması, diken üstünde olması, askeri bir müdahaleye karşı durması için her zaman hazır olması lazım. Türkiye'nin işi başka bir ülkenin rejimini silahla değiştirmek değildir" diye konuştu.

 

DAVAYA ÇAĞRI

Kışanak, konuşmasının sonuna 2 Temmuz'da aralarında BDP Anayasa Komisyonu Üyesi Prof. Dr. Büşra Ersanlı'nın da bulunduğu KCK davasının İstanbul'da görüleceğini belirterek, "Sayın Büşra Ersanlı'nın da yargılandığı bir dava var. 2 Temmuz'da hepimiz Silivri'de olmalıyız. O duruşma salonunun önünde bu davanın ne kadar siyasi bir dava olduğunu haykırmalıyız. Arkadaşlarımız derhal serbest bırakılmalı. Bu haksız hukuksuz davaya karşı tavrımızı ortaya koymalıyız" diye konuştu.