Ortadoğu uzmanı ve Radikal yazarı Fehim Taştekin, Türkiye'nin Süleyman Şah Türbesi Operasyonu'nun "boyutlarını" yazdı.

Taştekin, "Fidan'ın dediği oldu ama tersten!" başlıklı yazısında, Süleyman Şah Türbesi’ni ‘kaçırma operasyonu’nun eski MİT Başkanı Hakan Fidan’ın öngördüğü gibi olduğunu, ama "tersten" gerçekleştiğini söyledi.

Taştekin, bir hatırlatmayla durumu şöyle özetledi:

"Dışişleri Bakanlığı’nda gerçekleşen ve geçen martta internete sızdırılan görüşme kayıtlarında Fidan, Türk ordusunu Suriye’ye sokmak için Süleyman Şah Türbesi’ne 4 adam gönderip 8 roket atmaktan bahsediyordu. Dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da IŞİD’in türbeye saldırı tehdidiyle ilgili “Laf aramızda kalsın başbakan (Erdoğan) da ‘Bu (türbeye saldırı) bir imkân gibi de değerlendirilmeli’ dedi yani” diyordu.

O zaman türbeye saldırı Suriye’ye girmek için bir bahane olarak telakki ediliyordu. Saldırı NATO’ya saldırı sayılacaktı, işin içine mecburen müttefikler de girecekti. Suriye’de sarpa saran devrim gerçekleşecekti! Böyle akletmişti devlet ricali!"

Taştekin, yazısının devamında ise, "türbe operasyonu"yla ne değiştiğini ise "üç boyutuyla" şöyle açıkladı:

* Türkiye, IŞİD’e karşı koalisyona katılmamak için ayak diredikçe ‘IŞİD’i destekleyen ülke’ imajı iyice oturdu. Türkiye’nin olası katkıları 18 Şubat’ta Riyad’daki son koalisyon toplantısında da ele alındı. Operasyon Riyad buluşmasından 3 gün sonra gerçekleşti. Suriye yönetiminin azılı düşmanı Suudi Arabistan bile IŞİD’e karşı koalisyona katılırken Türkiye’nin bu tür toplantıları artık daha fazla kaçamak yaparak geçiştirmesi zor. Türkiye, IŞİD’e karşı bir şeyler yapmak zorunda kalacaksa Fırat’ın kıyısındaki türbe de bir yem gibi orada durmamalıydı.

* İkincisi IŞİD, Kobani’deki direnişten dolayı Türkiye’yi de sorumlu tutuyor. Hükümet ‘terörist’ dediği halde YPG/YPJ’ye silah yardımının önüne geçemedi, Amerikan operasyonlarını önleyemedi ve Peşmerge’nin geçişine izin vermek zorunda kaldı. Yani hükümet IŞİD’i hayalkırıklığına uğrattı.

* Üçüncüsü YPG/YPJ güçleri Kobani’nin ardından köyleri de teker teker kurtarıp Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu Karakozok’a dayandı. Türbenin bulunduğu bölgenin YPG’nin eline geçmesi de Türkiye’nin işine gelmiyordu. Hâlbuki YPG ve Rojava’nın en güçlü siyasi aktörü PYD defalarca türbeyi koruyacakları garantisi vermişti. Diyeceksiniz ki türbenin yeni yeri Eşme köyü de YPG’nin kontrolü altında. Burada fark şu: Türbe eski yerinde kalsaydı TSK türbeye malzeme ve asker göndermek için her seferinde YPG ile koordinasyon sağlamak zorunda kalacaktı. Maalesef Ankara’daki zevat için ‘IŞİD ile koordinasyon, Kürtlerle işbirliği kadar rahatsız edici değil. Daha önce türbeye tedarik sevkiyatında IŞİD ile koordinasyon sağlanmıştı. Türbenin yeni yeri sınıra 200 metre uzaklıkta. Türk askerinin bir taş atımlık mesafedeki türbeye gitmek için YPG ile koordinasyon sağlaması gerekmeyecek. Ayrıca hükümet Osmanlı heveslerinin bir yansıması olarak bu türbeyi halka açık bir ziyaretgâha dönüştürecek. Fatiha okumak için oraya gitmek sınır ihlali de sayılmayacak! Böylece ülke dışındaki yegâne toprak parçasından vazgeçildiğini düşünen milliyetçi-muhafazakâr çevrelerin öfkesi yatıştırılacak. Dün Savunma Bakanı İsmet Yılmaz’ın TBMM’de “Ülkemize yürüme mesafesinde, ecdadına bir Fatiha okumak isteyenleri Süleyman Şah Türbesi’ni ziyaret etmeye davet ediyoruz” demesine hiç şaşırmadım.

Yazının devamı için tıklayınız.

(Demokrat Haber)