Geçtiğimiz yıl Bilgi Üniversitesi'nde düzenlenen "1990'larda Kürtler ve Kürdistan" başlıklı konferansın devamı niteliğinde olan "2000’lerde Kürtler ve Kürdistan" konferansı başladı. Bilgi Üniversitesi Kürdoloji Çalışma Birimi, Bilgi Kültür ve Düşünce Topluluğu, Zan Enstitüsü ve Heinrich Böll Derneği Türkiye Temsilciliği'nin desteğiyle düzenlenen ve iki gün sürecek olan konferansta, bugün, "Güney Kürdistan'da devlet ve ekonomi" ile "Batı Kürdistan'da değişen dinamikler" tartışıldı.

Konferansın, moderatörlüğünü Boğaziçi Üniversitesi'nden Seda Altuğ'un yaptığı "2000'lerde Batı Kürdistan: Değişen Dinamikler" başlıklı ikinci oturumunda, TEV-DEM Yönetim Kurulu Üyesi İlham Ahmed, gazeteci İmad Talati ve araştırmacı-yazar Vicdan Dêrik konuştu.

"KADIN YENİ BİR ZİHNİYETE ÖNCÜLÜK ETTİ"

TEV-DEM Üyesi İlham Ahmed, konuşmasına, Mahabad'da İran İstihbarat Teşkilatı İtlaat elemanları olduğu iddia edilen kişiler tarafından cinsel saldırı girişimi sonrası otelin 4. katından atlayarak yaşamını yitiren Ferinaz Xosrawanî'nin ölümü ve sonrasındaki protesto eylemlerini hatırlatarak başladı ve "Mahabad direnişini destekliyorum," diyerek direnişi selamladı.

Konuşmasına Rojava'daki kadın mücadelesini anlatarak devam eden Ahmed, "Rojava'da uzun süredir devam eden bir direniş var. Tüm alanlarda kadınlar kendini örgütlemiş durumdalar ve bugün devrim meydanlarında Kürt kadınları direniyor, onurlu bir yaşam için mücadele veriyor," dedi.

Ahmed, Batı Kürdistan'da 30 yıllık bir mücadele dinamiği olduğuna dikkati çektiği konuşmasında, "4 yıllık devrimden önce, Önder Apo'nun başlattığı mücadele çerçevesinde bir örgütlenme vardı," hatırlatmasında bulundu. Kadının geçmişteki durumunun kötü olduğuna vurgu yapan Ahmed, "Egemen sistem, hukuk ve toplum kadını sarmalamıştı, ona hiçbir hak vermiyor, tanımıyordu," dedi. Ancak "Kadın namustur, evinden dışarı çıkmamalıdır," zihniyetinin artık yıkıldığını, kadının evinden çıkarak, yine dağlara çıkarak özgürleştiğini söyleyen Ahmed, "Kadın yeni bir zihniyete öncülük etti," diye konuştu. Toplumun, artık kadının 'toplumun namusu' değil, öncüsü olduğunu gördüğünü dile getiren Ahmed şunları söyledi:

"4 yıl önce, devrimin başladığı zamana dek, devlet orada ciddi bir sömürge gücüyle varlığını gösteriyordu. İnkar ve imha siyaseti yürütüyordu. Rojava'da devrimin başlamasıyla kadın mücadelenin en ön saflarında yer aldı. Burada kadın örgütlülüğü anlamında birinci adım kadının kendini saldırılara karşı nasıl koruyacağı konusu oldu. Kadınlar bunu tartıştı. Yapılan çeşitli kongrelerde slogan şu oldu: 'Hiçbir kadın örgütlenmeden uzak kalmasın'. Böylece komünler kuruldu, komiteler ve kadın meclisleri oluşturuldu. Devrim öncesinde ve devrimle beraber de kadının rengi iyice görünür oldu."

"DEMOKRATİK ÖZERKLİK KADIN ÖNCÜLÜĞÜNDE OLUŞTURULDU"

İlham Ahmed, Rojava'da inşa edilen Demokratik Özerk sistemin oluşumunun kadın öncülüğünde oluştuğunu belirterek, "Demokratik Özerklik, kadını eve kapatmaya çalışan mevcut sistemi engelliyor," dedi.

"Toplumsal devrim" kavramına dikkati çeken Ahmed, "Biz artık 'toplumsal devrim' tanımını kullanıyoruz. Çünkü devrim yarıda kalmıştı. Bunu tamamlamak için ise ciddi bir çalışma yürütüyoruz," dedi.

IŞİD'in Şengal'e yaptığı kadın katliamlarını anımsatan Ahmed, kadın örgütlenmesine vurgu yaparak, "Şengal'de kadının toplumda örgütlü olmaması sonucunda kadınlar DAİŞ'e esir düştü. Oysa Kobanê'de kadınlar DAİŞ'e esir düşmediği gibi direnerek iradesini güçlü bir şekilde ortaya koydu," dedi.

AKADEMİ VE KADIN

Rojava'daki akademilere ve eğitime ilişkin de konuşan Ahmed, Rojava'da kadın çalışmalarının akademilerde başladığını belirterek, bu akademilerde tarih bilincinin, kadının tarihteki rolünün, yazılmamış kadın tarihinin, felsefenin ve kadına felsefi yaklaşımın, kadının özgürleşmesinin ve daha bir çok kadın odaklı çalışmanın gerçekleştiğini belirtti. Buradaki eğitimlerde derslerin iki devreden oluştuğunu söyleyen Ahmed, her devreye 40'a yakın kadının katıldığını ve buradaki 15 günlük eğitimlerin de kadının kendini tanımasına vesile olduğunu dile getirdi.

"ÖZGÜRLÜKLERİN ELDE EDİLEBİLMESİ İÇİN HDP BARAJI GEÇMELİ"

İlham Ahmed, kendisine yöneltilen "HDP'nin 7 Haziran'daki seçimlerde barajı geçmesinin önemine" ilişkin soruyu da yanıtladı. Ahmed, şunları söyledi:

"Bu seçimlerde HDP'nin elde edilecek başarı çok önemli. HDP'nin başarısı Türkiye'nin başarısı demektir. Genel olarak Türkiye'de özgürlüklerin elde edilebilmesi için HDP'nin barajı geçmesi gerekiyor. Eğer aksi yönde bir sonuç olursa bu Kürdistan'ın diğer parçalarını da olumsuz etkileyecektir."

İlham Ahmed'in ardından araştırmacı-yazar Vicdan Dêrik, Batı Kürdistan'da 1995'ten 2005'e dek değişen siyasi atmosferi anlattığı konuşmasında; Baas rejiminin Kürtleri nasıl vatansızlaştırıp dilsizleştirdiğini ve zengin topraklara sahip olan bölge toplumunun nasıl fakirleştirildiğini aktardı.

Gazeteci İmad Talati ise 2011'deki Arap Baharı'nı ve ayaklanmaları hatırlatarak, Kürtlerin oluşturdukları kurumlar ile ilk başta ayaklanmalara sıcak baktığını, ancak muhalefet güçlerinin Kürt karşıtı tutumundan ötürü bu bakış açısının nasıl değiştiğini anlattı.

KONFERANSIN YARINKİ PROGRAMI

Konferansın yarın düzenlenecek ikinci gününde "2000’lerde Kuzey Kürdistan, PKK ve Kürtler" konusu tartışılacak. İlk oturumda; University of Exeter'den Seevan Saeed, Wageningen University'den Joost Jongerden, Princeton University'den Onur Günay konuşacak. İkinci oturumda ise Koç Üniversitesi'nden Harun Ercan, Mardin Artuklu Üniversitesi'nden Cuma Çiçek, araştırmacı-yazar Fehim Işık ve İstanbul Bilgi Üniversitesi'nden Bülent Bilmez "Gelecek Perspektifleri" teması üzerine konuşacak. Bu oturumda Demokratik Özerklik ve Kapitalist Modernite gibi başlıklar tartışılacak.

(Demokrat Haber / Fotoğraflar: @BilgiKurdoloji)