CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, Cumhurbaşkanı’nın onayladığı MİT Yasası’nı değerlendirdi.

 Leyla Tavşanoğlu'nun Cumhuriyet'te yer alan Gürsel Tekin söyleşisinden öne çıkan başlıklar şöyle:

MİT Yasası’nı nasıl karşılıyorsunuz?

MİT Yasası ferman çıkarmanın yasallaşması demektir. Bu MİT Yasası’nın insanları fişlemesi, ülkeyi muhaberat devletine çevirmesi hiçbir şey değil. Bugün zaten yasadışı olarak fişleniyoruz.
En tehlikelisi de nedir biliyor musunuz? Bu ülkede Başbakan istemiyor diye birçok soytarı kendine vazife edinerek çok ciddi faili meçhul cinayetler işleyebilir. Bakın, MİT için hiçbir cezai yaptırım yok. Böyle bir şey olabilir mi?

Yalaka bir kesim ve havuz medyasıyla aşırı güçlü bir istihbarat örgütü. Bu ülkede elbette güçlü bir istihbarat örgütü olacak. Ama dünyada buna benzer bir istihbarat örgütü yapılanması yok. Ancak diktatörlüklerde, otoriter yapılarda var. Hukukun, demokrasinin olmadığı yerde siz nasıl istihbarat örgütünü güçlendireceksiniz?
Arada bir ara kademe yoksa bu örgüt Başbakan’a bağlı olacaktır. Bu Başbakan’ın ruh halini hepimiz biliyoruz. O telefon kayıtlarında, tapelerde de gördük. Kendi bakanını arayıp bir gazete patronunun cezalandırılması talimatını veren bir Başbakan yarın kendisinin hoşuna gitmeyen cümleleri kullanan bir gazetecinin, kendisinin olumsuzluklarını deşifre eden siyasetçilerin can güvenliğini kim garanti edecek? Bunu Başbakan’a mı bırakacağız?

MİT’i inanılmaz yetkilerle donatan yasa çıkarılıyor ama bundan önce İsrail istihbaratına yakın olduğu söylenen bir internet sitesi ve İsrail’deki kimi gazetelerde MİT Müsteşarı Hakan Fidan hakkında İran istihbarat örgütü Savama’yla yakın ilişkiler içinde olduğu iddiası ortaya atıldı. Siz buna ne diyorsunuz?

İlişkilerin ne düzeyde olduğunu bilmediğim bugüne kadar bu iddialara bir cevap verilip verilmediğini de duymadığım için bu konuda bir şey söyleyemem. Ama önümüzde iki şey var.

Ya hukuk devletini işleteceğiz ya da hukuk devletinden vazgeçeceğiz. MİT Yasası hukuk devletinden vazgeçmemiz için getirildi. Hukuk devletine devam edelim, denirse o zaman da Başbakan, Bakanlar Kurulu’nun üçte biri, çalan çırpan işadamları hesap verecek. Şu anda hükümet hukuku rafa kaldırıp kendi hukukunu kurmayı tercih etti. Başbakan seçim sonrası bunu çok net bir şekilde ifade etti. Balkona fezlekesi olan bakanları, kendi ailesi ve havuz medyasının patronlarını çıkardı.

Erdoğan’ın Twitter yasağını kaldıran Anayasa Mahkemesi kararına saygı duymadığını söylemesine ne diyorsunuz?

Hatta, Anayasa Mahkemesi kararı milli değil, dedi. Düne kadar Anayasa Mahkemesi Başkanı (Haşim Kılıç) baştacınızdı. Bütün bu süreçte Cumhurbaşkanı Gül’ün tutumunu dehşetle izledim. Anayasa çok açık. Kendisine verilmiş olan görevlerin hiçbirisini yerine getirmedi. Sadece tek kaygısı Başbakan’ı üzmemekti. Acaba bize de sıra gelir mi, diye düşündü. İşte, sana da sıra gelmedi mi?

Önceleri 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’le Çankaya’nın noteri diye dalga geçtiler. Şimdi Gül aynı şekilde Çankaya’da noterlik yapmadı mı?

Sayın Sezer noterlik filan yapmıyor, sadece hukuku işletiyordu. Hukuk adamı olduğu için hukuksuz olan her şeyi geri gönderiyordu. Sadece bunların döneminde değil DSP döneminde de bunu yaptı.
Cumhurbaşkanı Twitter yasağının önünde duracağına kaçak elektrik kullanır gibi kaçak tweet kullanıyor. Türkiye’yi dünyaya rezil ettiler.

Basın, medya çok özgür olmadığı için üstünde durmadı ama Başbakan kapalı kapılar ardında Cumhurbaşkanı’nı tehdit etti. “Cumhurbaşkanı da dinlenmiş” dedi. Cumhurbaşkanı’nın kamuoyuna açıklama yapması lazım. Sizi dinleyen kim? Neyi dinledi? Bunu bilelim. Acaba sizin suskunluğunuz bu yüzden mi? Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi Başkanı tehdit edilebilirse benim zavallı sendikacım tabii ki Taksim’de gaz yiyecek.