Radikal yazarı Tayfun Atay, Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ı ve adaylığını yazdı. Atay,  "Demirtaş’ın adaylığı doğru, haklı ve saygı duyulması gereken bir karar. İsteyen sonuca ilişkin ve yüzdeleri alabildiğine minimum tahminlerde istediği kadar bulunsun. Benim de kanaatim o ki sonuç ne olursa olsun bu, her halükârda Selahattin Demirtaş için bir bitiş değil yükseliş olacaktır," dedi:

(...)Ne LGBTİ bireyleri, ne Ezidiler'i, ne sokak hayvanlarını, ne katledilen ağaçları ihmal eden, tersine bunların hepsini özneleştiren, böylece küresel dünyanın en ön plândaki (bizde ne yazık ki çok hafife alınan) ‘politik’ duyarlılıklarını paylaşan, dolayısıyla en ‘çağdaş’ çizgide karşımıza çıkan cumhurbaşkanlığı adaylık teklifi bu…

Demirtaş’ın toplantısı, ‘seküler Türkiye’yi ‘Selefilik’ cenderesine sokmaya kararlı bir iktidar zihniyeti karşısında her bakımdan ‘bir nefes sıhhat’ gibiydi. Diğer tanıtım toplantılarına az ya da çok hâkim ‘resmi’ ton karşısında şenlik havası içinde bir toplantı oldu. Canlı, neşeli, eğlenceli ve ‘popüler kültür’le titreşimli bir etkinlikti.

Gönüllere olduğu kadar göze de hitap eden, içinde bulunduğumuz zamanda gündelik yaşamın belirleyeni olmuş ‘görsel kültür’ün gereklerini yerine getiren bir etkinlik…

Selahattin Demirtaş’ın en büyük engeli tabii ki bir öncelikli hedef kitle olarak belirlediği Türkiye’nin laik/seküler kesimlerinde yabana atılamayacak ölçüde mevcut olan, 30 yıllık çatışmanın ürettiği, kendisine ve parçası olduğu siyasi harekete dönük ‘fobik’ kanaatler, yargılar ve duygular… Karşımızda küresel dünya ile en uyarlı, en çağdaş, en özgürlükçü, en çoğulcu, en demokratik, en çevreci, en genç, en sivil toplumcu, en ‘sol’ öneri var.

Ama buradaki samimiyete insanları ikna etme yolunda Demirtaş, kanlı bir tarihle, bu tarihin açtığı derin yaralarla, bu yaraların, acıların yarattığı öfkelerle de yarışmak zorunda. Onun bu yarışının sonucuna ilişkin öngörüler şimdiden bol bol yapılmakta ve kendisine son derece ayıp şekilde ikinci turda herhangi bir adaydan yana hareket etmeyi düşünüp düşünmediği de toplantıda soruldu.

O, bu ayıbı muhataplarının yüzüne vururken de gayet nazikti: “Bu tartışmanın şu anda yürütülmesi, bizim ikinci tura kalamayacağımız algısını güçlendirmeye hizmet ediyor.” Hâlbuki Türkiye’nin içinde bulunduğu duruma da, diğer adayların konumu, hususiyetleri ve potansiyellerine bakıldığında da Demirtaş’ın adaylığı doğru, haklı ve saygı duyulması gereken bir karar. İsteyen sonuca ilişkin ve yüzdeleri alabildiğine minimum tahminlerde istediği kadar bulunsun. Benim de kanaatim o ki sonuç ne olursa olsun bu, her halükârda Selahattin Demirtaş için bir bitiş değil yükseliş olacaktır.

Yazının tamamını buradan okuyabilirsiniz...