Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) Başkanı Rami Abdulrahman, Tel Abyad’da iddiaların aksine Türkmen ve Arap nüfusa yönelik bir etnik temizlik olmadığını açıkladı.

Londra’da yaşayan Abdulrahman, Tehdit Altındaki Halklara Destek Örgütü (STP) Ortadoğu Bürosu Başkanı Kamal Sido ile Ortadoğu Bürosu’ndan Julia Schlüns’e bölgedeki son durumu anlattı.

Abdulrahman, “Tel Abyad’ın Irak Şam İslam Devleti’nden (IŞİD) Halk Savunma Güçleri’nin (YPG) eline geçmesinin ardından Araplar ve Türkmenlere yönelik etnik temizlik iddialarıyla” ilgili şunları söyledi:

“Tel Abyad’da Türkmen ve Arap nüfusa karşı etnik temizlik yok. Eğer YPG böyle bir şey yapmak isteseydi, köylerin özgürleştirilmesi sırasında zaten çoktan yapmış olurdu. Orada olan, IŞİD’in bölgeden çıkarılmasına karşın, köylülerin IŞİD’in döşediği mayınlar nedeniyle geri dönmemeleri. Doğan ve El Bacela gibi bazı köylerde de IŞİD militanlarının köylere saldırması tehlikesi olduğundan sivillerin girmesine izin verilmiyor.”

Etnik temizlik iddialarının ilk olarak Türkiye ve Suriye koalisyonundan gelmiş olmasıyla ilgili de şu açıklamayı yaptı:

“Açıklamaların neden Türkiye hükümetinden geldiği açık. İddia Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından sürekli tekrarlandı. Bir kez daha söylüyorum: Türkiye hükümeti Türkiye’de olduğu gibi Suriye’deki Kürtlere de düşmanca yaklaşıyor. Bölgede Kürtlerin güçlenmesinden korkuluyor.”

“2014 sonbaharında 300 bin Kürt IŞİD tarafından sürüldü. Türkiye hükümeti o zaman etnik temizlikten bahsetmiyordu. Kaldı ki IŞİD ile işbirliği içindeydi.”

YPG diğer bölgelerde, örneğin Tel Abyad’ın doğusundaki Kamışlı’da etnik temizliğe başvurmuş olabilir mi?

“Bununla ilgili hiçbir şey duymadım. Kamışlı’nın yakınında onlarca Arap köyü var. Araplar hala oralarda yaşamaya devam ediyor ve YPG tarafından korunuyorlar. Tabii, YPG-IŞİD çatışması sırasında ölen siviller oldu ancak YPG tarafından diğer din ya da etnik gruplara karşı sistematik ve spesifik bir eziyet olmadı. Araplar, Süryaniler veya Ermenilere karşı da olmadı.”

YPG’yi yakından izlediklerini belirten Abdulrahman, Kürtlerin egemenliğinde bulunan Afrin, Kobane ve Cezire kantonlarında da böyle bir şeye rastlamadığının altını çizdi.

“Türkiye hükümeti bölgede Kürtlerin pozisyonunu güçlendirmesinden endişe duyduğu için IŞİD’i tolere ediyor hatta destekliyorlar. Türkiye’nin desteği olmasaydı, IŞİD bugün olduğu yerde olamazdı. 50 bin mücahit Suriye ve Irak’a Türkiye üzerinden geçti.”

Rami Abdulrahman, yetkililerin açıklamalarına ve kendi aldıkları bilgilere göre, Demokratik Birlik Partisi’nin (PYD) Suriye’nin kuzeyinde ayrı bir devlet kurmak istemediğini söyledi.

“Uluslararası toplum kantonları desteklemeli. Avrupa’dan ve uluslararası toplumdan temel taleplerimizden biri bu. Suriye’deki kaos içerisinde insanların perspektife ihtiyaçları var ve kantonlar böyle bir perspektife sahip. Suriye’deki insanlara bulundukları yerde, barış içinde birlikte yaşamanın örneğini sunuyorlar. Kuzey, tüm Suriye’ye örnek olabilir.” (Bianet)