BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Gezi Parkı eylemcileriyle birlikte süreci yaşayan birisi olarak, bu direnişin kesinlikle demokratik ve barışçıl ortamda gösterilmesi gerektiğini söyledi. Önder, “Bundan sonrası bence şölene dönüşmelidir” dedi.

BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, önce Bülent Arınçla, sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Taksim Gezi Parkı’ndaki olaylarla ilgili görüştü. Saat 16.30’da Çankaya Köşkü’ne gelen BDP’li Önder, Cumhurbaşkanı Gül ile görüşmesinin ardından kapıda bekleyen gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Yaklaşık 2 saat süren görüşmede Gül’e, yaşananlarla ilgili izlemini aktardığını belirten Önder, oluşan kamuoyu tepkisi ile artık demokratik süreçlerin devreye girdiğini gördüğünü, halktaki gözlemin devlet ve hükümette de geliştiğini ifade etti.

Sürecin içerisinde bizzat olan biri olarak Gül’e görüşlerini aktardığını anlatan Önder, Cumhurbaşkanı'nın notlar alıp kendisini dinlediğini ifade etti. Başlangıcından bugüne kadar gelinen noktada ne gibi yanlışlar yapıldığını Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a, Cumhurbaşkanı Gül’e aktardığını kaydeden Önder, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan burada olsaydı ona da aynı şeyleri anlatmak istediğini dile getirdi.

Önder, olayların bu noktalara taşınmasında polisin fütursuzluğunun etkisinden söz ederek, Arınç’tan kanuni sınırlarda davranmayan devlet görevlilerinin soruşturulacağı ve haklarında her türlü işlemin yapılacağı sözünü aldıklarını söyledi. Eylemler esnasındaki bilgi kirliliğine de değinen Önder, kendi bildiğini okuyan ve şiddetle bastırmanın olayları bu noktaya taşıdığını belirterek, ekoloji sorununun bütün insanların ve canlıların, dünyanın sorunu olduğunu, bu unsurları dikkate almadan "kendi perspektifinizden kararlar alamayacağınıza" dikkat çekti.

“POLİSİN YAPILANMASI GÖZDEN GEÇİRİLMESİ”

“Bence polis bütün yapılanmasını gözden geçirmek zorundadır” diye devam eden Önder, meselenin gelişim biçiminde düne kadar demokratik süreçlerin bir türlü devreye girmediğini, ancak kendisinin şu andaki izleminin demokratik süreçlerin devreye girdiğini, bundan sonra da kolektif bir akla ihtiyaç olduğunu aktardı.

Sırrı Süreyya Önder, Arınç’ın polis tarafından vuku bulan zehirli güç kullanımına dönük süratle adli ceza ile soruşturmaları başlattıkları ve tamamlayacaklarını söylediğini hatırlatarak, İçişleri Bakanı Güler’in de mülkiye müfettişlerini görevlendirdiğini, polisin yanı sıra burada sorumluluğu olan herkesin sorgulanacağını dile getirdi.

DİRENENLERİ KUTLADI

İlk günden bugüne kadar direniş yapanlara selam gönderen ve kutlayan Önder, yarattıkları farkındalığın ülke tarihi için önemli bir dönüm noktası olduğunu, hükümetlerin meselelere bakış açısını değiştirdiğini, herkesin bundan dersler çıkartması gerektiğini vurguladı. Önder, yaşananların herkesin reflekslerini gözden geçireceği derinlik ve büyüklükte bir olay olduğunu tekrarlayarak, sözlerine şöyle devam etti: “Meselenin devlet boyutunda yapılacak her şeyi yaptık. Bundan sonrası bence şölene dönüşmelidir. Çünkü yaratılan durum gerçektir. Bu ülkede herkesin kendi düşünce tarihinde önemli bir mihenk taşı olma vasfı taşımaktadır. Süratle özellikle Ankara başta olmak üzere polisi alanlardan, şiddetten çekip insanların kalbini kazanacak mekanizmaların devreye sokulması gerekiyor. Kamusal alanları tahribin bu mücadeleyi gölgelememesini diliyorum. Bu kararı ben almayacağım, önerilerimi söylüyorum. İsterim ki bu hafta sonu bu direniş şölen havasında kutlasın.”

MUHATAP TAKSİM PLATFORMU

Önder, meselenin muhatabının Taksim Platformu olduğuna dikkat çekerek, kendisinin bölge milletvekili olarak sürecin içerisinde yer aldığını kaydetti.

“Ben hiçbir eyleme çekilin çağrısı yapmam. Tarzım değil” diyen Önder, eylemcilerle birlikte süreci yaşayan birisi olarak kesinlikle demokratik ve barışçıl ortamda bu direnişin gösterilmesini söyledi.

Birazcık ferasetin bu meseleyi baştan demokratik bir zemine çekebileceğine işaret eden Önder, bu olayların bir demokratik farkındalık yarattığını, halka özgüven getirdiğini ifade etti. BDP’li Önder, “Bize dayatmalarda bulunursanız bu olmaz, bunun böyle olduğu herkes tarafından fark edildi. Halk süreci denetleyebileceğini gördü. Bu direnişin liderliği, merkezi yok, dolayısıyla bitmesi de böyle olmayacaktır” ifadesini kullandı.

"SORUMLULARIN TAKİPÇİSİ OLACAĞIZ"

Kullanılan dile herkesin dikkat etmesi gerektiğini ifade eden Önder, Hatay'da Abdullah Cömert'in hayatını kaybetmesinin sorumlularının en kısa sürede bulunmasını istedi.

Önder, bir soru üzerine, polisin sokaklardan çekilmesine yönelik olumlu bir izlenim edindiğini söyleyerek, "Eğer alanlara bu yansımazsa bunun doğuracağı vebalin altından hiçbirimiz kalkamayız" görüşünü aktardı.

Süreç, demokratik zeminde başladığı için halkın vicdanında karşılık bulduğunu dile getiren Önder, kitleyi "polisin fütursuz yaklaşımının ajite ettiğini" savundu.

Önder, İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu hakkında soruşturma açılması gerektiğini savunarak, suç duyurusunda bulunacaklarını, soruşturmaların takipçisi olacaklarını bildirdi.

"MHP'Lİ BİRÇOK SEÇMEN BİZİMLE O MEYDANDAYDI"

Yaşananların halkın sadece ağaca gösterdiği bir tepki olmadığını dile getiren Önder, şöyle konuştu:

"Bu kadar yaygınlaşmasından herkesin çıkaracağı dersler olmalı. Bu, 'Kardeşim, siz bu kadar nobran davranamazsınız, ülkeyi yönetme ruhsatı böyle hayatın her alanına, ölçüsüz, pervasız yaklaşma hakkını size vermez' itirazıydı. Bu itirazı, 14 yaşındaki liselilerden 70 yaşındaki kadınlara, her siyasal düşünceden insanlara varana kadar herkes bir yerinden omuzladı.

Bu vesileyle bir de Sayın Devlet Bahçeli'ye bir şey söylemek istiyorum. Sürekli, 'İmralı'nın postacısının başrolde oynadığı bir işin içinde olamayız. Sen orada ne yapıyorsun' diyordu. İki yanlış var burada. Sayın Bahçeli bilmeli ki orada evlatlarımızın canını, burada ağzı yok, dili yok ağaçlarımızın canını kurtarmak için varım. Orada da burada da hukukun dışına çıkmayarak, meseleyi demokratik bir hukuk zemini içinde çözmek için varım. İmralı sürecinde hangi saikle yer alıyorsam bu ağaçların canı için de aynı saikle yer aldım. Bu duyguyu anlayabilir mi? Sanırım anlayamadığı için empati kuramıyor.

Yanılıyorsunuz Sayın Bahçeli, MHP'li birçok seçmen bizimle beraber o meydandaydı. Çünkü yapılan işin ne kadar haklı, ne kadar meşru, ne kadar demokratik bir zeminde olduğunu sizden çok daha fazla fark etmişlerdi."