Vekilliği düşürülen HDP’li Tuğba Hezer’in savunmasını yapan Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Meclis tarihine geçen bir savunma yaptı. 

Dert ettiğimiz ülkenin geleceğidir diyen Önder, "Yaşasın halkların, özgür, eşit ve adil kardeşliği" dedi. 

HDP Van Milletvekili Tuğba Hezer’in milletvekilliğinin düşürülmesine dair rapor görüşmelerinde HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Hezer’in yerine savunma yaptı. 

Meclis’te ilk kez bir devamsızlık gerekçesiyle savunma yapılırken, Önder’in yaptığı ve 2 saat süren savunması Genel Kurul’daki en uzun konuşma olarak tarihe geçti. 

dihaber'de yer alan habere göre, Önder’in yaptığı savunmanın satır başları şöyle: 

“3 dönemdir bu parlamentoda vekillik yapıyorum, 2 dönemden biraz daha fazla da idare amiriyim yani Başkanlık Divanı üyesiyim yani bütün bu işlerin piştiği mutfakta çalışıyorum. Bu iş nasıl oluyordu bugüne kadar? Gelir vekil mazeret, gerekçe ve devamsızlık cetveli, iki üç ayda bir hazırlanır, daha doğrusu her gün tutulur, üyelere üç ayda bir gönderilir. Gelirdi, son gündem maddesi olarak, işte sizin birçoğunuzun haberi bile olmaz, sekretaryanız bu dilekçeleri yazar ve gönderirdi Meclis Başkanlığına.

Meclis kurulduğu günden beri neredeyse böyle olagelmiş. Bir vekilin devamsızlığını kınayabilirsiniz, eleştirebilirsiniz, en fazla ‘Ayıp etmiş.’ diyebilirsiniz ve yaptırımı da onu seçen seçmene düşer; seçmeni ‘Kardeşim, biz seni seçtik ama sen Mecliste yeterli mesaiyi vermedin.’ der, bir sonraki seçim cezalandırır. 

DOKUNULMAZLIK PAZARLAMASI MI!

Tabii, ileride siyasal tarihçiler yazacak, o gün muhalefetin buna "Anayasa'ya aykırı ama 'evet' oyu vereceğiz." demesinin ardındaki pazarlıkları, taahhütleri, tutulmayan sözleri; şimdi spekülasyon olur diye girmeyeceğim, tarih ileride yazacak. Ne denildi? "Hiçbir vekil tutuklanmayacak." sözü verildi mi, verilmedi mi? Neyle ikna edildi? Yoksa "Sadece HDP'lileri tutuklayacağız, size dokunmayacağız." mı denildi? Bunlar ileride siyasi tarihçilerin ve anıların ışığında aydınlanacak. Bu olmadı ve dolayısıyla, böyle bir garabet ortaya çıktı.

MECLİS HATALI BİR İŞE SOYUNDU

Meclis Başkanlığı bugüne kadar yapmadığı, muhtemelen bundan sonra da yapmayacağı, usulde, yasada yeri olmayan bir hatalı işe soyundu. Ne yaptı? Dedektiflik yapmaya başladı oysa yasada vekilin yurt dışında ne yaptığını takip etmek gibi bir görev, tanım söz konusu değil, Sayın Faysal Sarıyıldız burada da daha önce Güven Hastanesinde aynı hastalıktan tedavi görüyordu, o raporlarını yok saydılar, Sayın Tuğba Hezer Öztürk partimiz tarafından görevlendirilmişti, bu raporunu yok saydılar; onun yerine, Facebook'larda, birtakım psikolojik harp ürünü yayınlarda bunların falanca saatte nerede olduklarını, filanca saatte nerede olduklarını tespit etme görevini kendisine ihdas etti. Sıkıntı burada yoksa bizim vekillerimiz gizli saklı bir iş yapmıyorlar, ayan beyan aşikâr nerede oldukları, ne yaptıkları aşikâr. 

DAVUTOĞLU SADECE BİR GÜN GELMEMİŞ

Bu Meclis’te faraza 100 kişi Meclise en az bu 2 vekil kadar gelmemezlik ediyor. Sadece sizin izzetinize bıraksam siz bu 100 kişiyi -bizim kendi arkadaşlarımızda da var, her siyasal partide de var- bu 100 kişinin kimler olduğunu bir çırpıda sayabilirsiniz. Ben isim isim saymayı ayıp addediyorum ama kamuoyunun çok yakından bildiği ve asla buraya gelmeyen bir eski Başbakan biliyor musunuz ki devamsızlık cetvelinde ne gözüküyor? Sadece bir gün gelmemiş, ona da itiraz dilekçesi vermiş "Hayır, ben o gün oradayım." diye. 

HER HAFTA 5 BAKANLA GÖRÜŞÜYORDUK

Ben müzakere heyetindeydim, Kandil'le görüşüyordum, devletin güvenlik bürokrasisiyle görüşüyordum. Bu devletin 5 sayın bakanıyla, her hafta, çözüm sürecinin geldiği aşamayı, önündeki engelleri, menzilimizin neresine vardığımızı, nasıl varabileceğimizi, sorunları vesaireyi kamuya açık bir şekilde, Başbakanlık binasında, girişimizin çıkışımızın bütün basın tarafından kaydedildiği, haberleştirildiği bir müzakere süreci yaşıyorduk. Dünyada bu iş şöyledir: Savaş bir anlaşmazlık durumuna tekabül eder özünde. Savaşan taraflar bir araya geldiklerinde, önce birbirlerinin terminolojisini, literatürünü, anlayışını, reflekslerini, kavramlara yükledikleri anlamları ölçme, biçme, tanıma dönemi yaşarlar. 

EFKAN ALA’DAN İTİRAF: KURUMSALLAŞMIŞ CEMAAT YAPISI VAR

Sayın Öcalan'ın İmralı'da ‘darbe mekaniği’ diyerek kavramsallaştırdığı ve ağırlıklı olarak cemaatin bugüne kadarki uygulamalarıyla bunu bir sistematik anlatıma kavuşturarak her seferinde neredeyse görüşmenin yarısına yakın bir zamanını ‘Bu darbe mekaniği çalışıyor. Bu darbe gelmekte. Bu hepinizi hedef alıyor, bizi de, Hükûmeti de, devleti de. Bunu görmüyor musunuz? Buna önlem almıyor musunuz? Bu, süreci katledecek.’ uyarılarıyla geçti. Darbe mekaniğini, biz, günbegün bugün çözüm sürecinin bitme gerekçeleri olarak sıralanan bütün hadiselerde gördük, yaşadık. Bunun birincisi, tarihe geçmesi bakımından söylüyorum:

Her şey amiyane tabirle güllük gülistanlıkken, Rojava'dan buraya IŞİD zulmünden kaçan bir insan seli gelmekteyken, Sayın Efkan Ala sanırım Azerbaycan'dayken ya da bir dış seyahatteyken diyeyim, süreçlerin bitmesini beklemeyip acil bunların içeri alınması talimatını vermesiyle o darbe mekaniği dediğimiz şey onun öngörülerini tekzip eden bir davranış oldu. Onlar beklediler ki içeride iç kamuoyu buna yeterince hazırlanmıştı. Oradaki personel, sorumlu personel, bugünden baktığımızda anlıyoruz ki bugün darbenin ya planlayıcısı ya asli uygulayıcıları olarak mahkeme oldukları iddiasıyla mahkeme önündeler. Bu, bütün hesapları altüst etti ve ilk uygulama şöyle oldu, içinde yaşayan bir kardeşiniz olarak söylüyorum, şerefim, haysiyetim üzerine temin ederim siyasi bir mülahaza yok, neyi gördüysem, neye ikna olduysam onu sizinle paylaşıyorum:

Sayın Numan Kurtulmuş ve Sayın Efkan Ala orayı bir ziyarete gittiler, Suruç civarını ve canlarını kıl payı kurtardılar. Kamuoyuna yansıyan biçimi bunun şuydu: Kürt gençleri bunları linçe yönelmiş gibiydi. Biz de süreçlerin tamamen içindeydik ve tamamen kani olduk ki Kürtlerin ya da örgütlü Kürt gençliğinin ya da örgütlü Kürt siyasal yapılarının bundan haberi bile yok. Darbe mekaniği, herkesin kaçırdığı şeylerden birisidir, ilk burada kendini gösterdi. Sayın Efkan Ala'yla konuşmamızda bizde tedirgin olduk yani hava bu değil, atmosfer bu değil, bir müzakere süreci yürüyor, bu nereden çıktı dediğimizde Sayın Efkan Ala'nın anlattığı bilgiyle muttali olduk. Dedi ki: "Orada kurumlaşmış bir cemaat yapısı var ve tespit edebildiklerimizin çok daha ötesinde nüfuz edebiliyorlar. İstihbarat servisleri cirit atıyor ve bu mesele onlarındır, siz boşuna tedirgin olmayın." Biz biliyoruz, eminiz, gördük, haberdar olduk.

ÖCALAN’DAN İMRALI HEYETİNE HENDEK RİCASI

Sayın Öcalan İmralı'da dedi ki: ‘Bir devlet hendeği kabul edemez. Bu onun direkt egemenlik hakkına bir tecavüzdür.’ Sayın İdris Baluken, Sayın Pervin Buldan'a da özel olarak rica etti: ‘Gidin bunu araştırın ve benim tarafımdan kabul edilemez olduğunu her kim yapıyorsa söyleyin.’ Biri Kilisli, biri Nurdağlı 2 uzman çavuş alıkonulmuştu -şimdi bundan dolayı hakkımızda fezleke var, bu yönüyle de önemli- ‘Onları da behemehal ailelerine kavuşturun.’ dedi.

Biz dönemin İçişleri Bakanıyla bir koordinasyon oluşturduk ve -burası çok önemli- ertesi gün Millî Güvenlik Kurulu toplantısı vardı. Asker, bürokrasi daha önce defalarca bölgedeki sürecin ruhunun gerektirmediği tutumlar içerisine giriyordu ve bu Hükûmetin iradesiyle bir şekilde baskılanabiliyordu. Burada dediler ki: ‘Yarın Millî Güvenlik Kurulunda yazılı olarak müdahale talebi var dolayısıyla bunun yirmi dört saat içinde çözülmesi gerekiyor, yoksa süreç ciddi anlamda zarar görecek, belki de sona erecek.’ Biz bu itibarla gittik ve bu hendeklerin niye açıldığını, Sayın Öcalan'ın hendek meselesine yaklaşımıyla beraber aktardık. 

‘HENDEKLER DÖNEMİNDEKİ KOMUTANLAR DARBECİLİKTEN HESAP VERİYOR’

Dönemimizdeki istihbarat örgütleri artık ajan provokatör tarzıyla çalışmıyorlar. Nasıl çalışıyorlar? Gelişmelere meyil veriyorlar, eğim veriyorlar, her şeyin oraya akacağını biliyorlar çünkü akabinde. Bu refleksi gören bu darbe mekaniği -ki işte, bu operasyonu yürüten komutanlar bugün darbecilikten hesap veriyorlar- ne yaptı? Silvan, Cizre, Sur ve Nusaybin'de… Bakın, bütün Kürt illerinin tamamında hendek olmadı, şu oldu: Baktılar, "Biz yönelince bunlar hendek kazıyor." Darbe mekaniği bunu keşfetti ve yönlendirdi.

Hükûmetten de buna teşne olan çok oldu çünkü bu, yeterince tartışılamadığı, hep hamaset düzeyinde konuşulduğu için bu mesele… Bakın, hendek açılan yerlere, hepsinde önce, pervasız, kritere dayanmayan, çok sayıda, yaygın tutuklama ve gözaltıların başlaması sonucudur.

Bu itibarla, bu oylamanın salt bir vekillik düşümü oylaması olmadığını… Ve son söz olarak, o kadar alakasızdı ki içimi yaktı, sayın grup başkan vekili ‘Bunun bir devamsızlık meselesi değil, 'PKK sizi tükürüğüyle boğar.' dediğini atfetti. Hani, insan biraz dersine çalışmalı, o dediğiyle suçlanan, o iddia edilen vekilimiz Abdullah Zeydan'dı, sekiz yıl ceza verdiler fakat bu sekiz yıl cezayı beş yıl ve üç yıla böldüler. Niye? Yargıtaya gitmesin, istinaftan bir an önce cezası çıksın diye. Şu an düşümü söz konusu olan vekillere atfedilen böyle bir şey yok.

Cenaze meselesinde, boy boy AKP'li sayın vekillerin bu cenazelere iştiraki var. Hepimizin başına gelmiştir, hepimizin başına da gelecektir. Çok önemli bir düsturu hatırlatarak bitiriyorum: Ölüden ve deliden hüküm kalkar, o saatten sonra o başka bir aşamaya geçmiştir, başka bir hesap menzilindedir, bize düşen asgari insanlığımızın ve inançlarımızın gereğini yapmaktır. ‘Yapın, sarayınızda oturun; yıkın, viranenizde oturun.’ denilen bir yol ayrımındayız.

"YAŞASIN HALKALRIN, ÖZGÜR, EŞİT VE ADİL KARDEŞLİĞİ"

Son söz cezaevindeki seçilmişlerimize: Hepiniz bizim onurumuzsunuz. Biz, sizin bıraktığınız bayrağı hiçbir zaman yere düşürmedik, düşürmeyeceğiz, bedeli maliyeti ne olursa olsun ama dert ettiğimiz, telaş ettiğimiz, çabaladığımız bu ülkenin müşterek geleceğidir. Yaşasın halkların, özgür, eşit ve adil kardeşliği.”

Hezer ile ilgili iki saat süren savunmanın ardından oylama işlemine kadar ki süreç tamamlandı. Oylamanın yapılabilmesi için savunmanın üzerinden 24 saat geçmesi gerekiyor. Bu nedenle Hezer’in vekilliğinin düşürülmesindeki nihai karar yarın yapılacak olan oylamayla netleşecek. 

Hezer ile ilgili savunmanın ardından birleşime ara verildi. Aranın ardından Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız ile ilgili raporun görüşmesine geçildi. Sarıyıldız’ın Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş yapacak.