Halkların Demokratik Partisi (HDP) Ankara Milletvekili ve siyasi kurum temsilcileri, Kürt siyasetçilere yönelik yapılan operasyonlara ilişkin HDP Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi.

Toplantıya gözaltına alınanların aileleri ve çok sayıda kurum temsilcisi de katıldı.

Toplantı öncesi kısa bir açıklama yapan HDP İl Eş Başkanı İbrahim Binici, Kürt siyasetine yönelik operasyonların demokrasiye hizmet etmediğini söyledi.

'BU OPERASYONUN HUKUKİ BİR GEREKÇESİ YOK'

HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, operasyonun Ankara’ya özgü ve onunla sınırlı bir operasyon olmadığını, iktidarın bütün demokratik muhalefeti yok etme ve HDP’yi  imha operasyonunun siyasi ayağı olduğunu savundu.

Ankara’da yaşanan operasyonun birkaç ayırt edici özelliği olduğunu ifade eden Önder, “Rojava Derneği, bölgede yaşanan insani trajediye cevap olmak için yoksul halk ile paylaşım yapan bir sivil kuruluştur. Buna da yönelmeleri, iktidarın Orta Doğu’da A planı B planı dediği 'Kürt burada varolmasın' yaklaşımının en kristalize örneklerinden biridir. Gözaltına alınan il ve genel merkez yöneticileri ve çalışanlarının iktidar için affedilmez suçları daha var. Son iki seçim kampanyasında canla başla çalışan arkadaşlarımızdan olmalarıdır. Burada ortaya çıkarılamayan seçmen kitlesini ortaya çıkaran bir birinden değerli arkadaşlarımıza yöneldiler. Bu operasyonun hukuki bir gerekçesi yoktur, bunu reddediyoruz” dedi.

'İNTİKAM VE ÖÇ ALMA HÜVİYETİ DE İÇERİYOR'

Gözaltına alınanların demokrasi mücadelesinde bedel ödediğini dile getiren Önder, “Ankara’da demokratik faaliyet, zulme uğrayanlar, başlarını çevirdiklerinde gözaltına alınan arkadaşlarımızı gördüler. Bu bir intikam ve öç alma hüviyeti de içeriyor. Bu kaotik durumu daha da derinleştirmekten başka hiçbir sonuç üretmeyecektir” diye belirtti.

Önder, gözaltına alınanların bir an önce serbest bırakılmasını istedi.

'YILDIRMA VE GÖZDAĞI'

Operasyonun “yıldırma ve gözdağı verme” operasyonu olduğunu öne sürerek, herkesin sessizlikle ve gizli bir utançla katlandıkları şey “HDP’yi sivil siyasetten” uzaklaştırmaya yönelik olduğunu söyleyen Önder, şöyle devam etti: “Unuttukları bir şey var. Bu bizim yabancısı olduğumuz bir durum değil. Bu halk bu tür yöntemlerle terbiye edilmedi edilmeyecektir de.”

'ZULMÜN BİR LİMİTİ VARDIR'

Türkiye’nin Orta Doğu’da savunulabilecek bir pratiğe sahip olmadığını söyleyen Önder, sözlerini şöyle sürdürdü:

Başkanlık sistemi ile elde edemeyecekleri bir keyfilik ve tek adamlık, meclisin devlet dışında tutulduğu, trafik lambalarına kadar müdahil olacak KHK süreci yaşanıyor. Zulmün bir limiti vardır. İnsanlar bundan öte köy yok dediği zaman, sizin geliştirdiğiniz zulüm çarkları birer birer yıkılır. Ama demokrasi limitsiz ve baz alınabilir bir şeydir. Bunu geliştirdiğiniz zaman bütün sorunları çözebilirsiniz.”

Çözüm yolu olarak bölgeye demokratik bir teklifin olması gerektiğinin altını çizen Önder, “Yoksa zulüm kendi akıbetini ve süresini kısaltır” diye konuştu.

'BOYUN EĞMEYECEĞİZ'

Yaşananların karamsarlık ürettiğini ifade eden Önder, “Durum böyle değil, ezilenler biraraya geldiğinde zulümden geriye bir şey kalmayacaktır. HDP olarak bu zulme boyun eğmeyeceğiz” dedi.

'AĞAR'IN SÖZLERİ KIYMETSİZ'

Mehmet Ağar’ın Darbe Komisyonunda konuşması sırasında, “Solcular konusunda yanıldık. Eğer düz ovada siyaset görüşümüz dikkate alınsaydı sorunlar bu noktaya gelmezdi” sözlerinin hatırlatılması üzerine Önder, bunların bugün için bir kıymet taşımadığını söyledi.

Önder, konuya ilişkin şöyle konuştu:

“Söylem düzeyinde kalmış cümlelerin hayatta bir karşılığı yok. Bunun bir anlam içermesi gerçek bir yüzleşmenin yaşanması gerekiyordu. Yüzleşme ve hesaplaşma yerine ülkede cezasızlık tutumu hakim oldu. 12 Eylül davası bile zaman aşımı ile sonuçlandı. Faili meçhul ve işkence suçlarında zamanaşımı olmayacağı öngörülmesine rağmen, insanların hiçbirinin faili ortaya çıkıp gereken cevabı alamadı. Bu sözler retorik düzeyinde kalıyor.

“Düz ovada siyaset meselesine gelince, bundan daha ötesi yapıldı. Sayın Öcalan’ın siyaset yapacağı noktaya gelince, iktidarın bundan öteye geçmeyeceği görüldü, ‘Ben masayı doğru bulmuyorum' dendi. Yarın öbür gün müzakere aşamasından savaş aşamasına getirenler halkın meclisinden gelip böyle günah çıkarma aşamasına gelmesin. Umarız ki, geri dönüşün bütün kapıları ve duygu kapılarını kapatacak bir düzeye ulaşmadan bu yoldan dönülür. Demokratik kamuoyuna büyük sorumluluklar düşüyor.

'BİR TEK KİŞİ KALSA BİLE BOYUN EĞMEYECEĞİZ'

“Biz buna boyun eğmeyeceğimizi gösterdik. HDP’li vekilleri cezaevine atacak bir düzeye gelindi. Buna itiraz edecekleri önce içeri atalım, vekilleri tutukladığımızda buna ses çıkaranlar kalmasın. Bir tek kişi kalsa bile boyun eğmeyeceğiz.”

'BUGÜNÜN İKTİDARLARI SONUÇLAR ÇIKARMALI'

İktidarı uyaran Önder, “Zamanın gaddarları bugün gelip günah çıkarıyorlar, bugünün gaddarlarının bundan çıkaracakları sonuçlar olmalıdır” mesajını iletti.

'BAŞKANLIK İTİRAZIMIZ İLKESELDİR'

Başkanlık sistemi ile ilgili HDP'yle herhangi bir temas olup olmadığının sorulması üzerine de Önder, şunları söyledi:

“Partimize dönük herhangi bir temas ya da temas girişimi yok. Bizim karşı çıkışımız da ilkeseldir. Selahattin bey ya da Figen hanımın başkan seçilmesi bile bundan bir şey kaybetmeyecektir. Gücün merkezileşmesine itiraz ediyoruz, bunu da parti programlarımıza yerleştirdik. Demokratik özerklik ile yetkilerin yerele dağıtılması ve bunun bütün Türkiye’ye dağıtılmasını savunan bir yaklaşımımız var. Bizim başkanlığa karşı çıkışımızın ilkesel bir yanı var. Çözüm öneriyoruz. Önerdiğiniz bu dikta sisteminde hiçbir rahmet yoktur.”

(Kaynak: DİHA)