Diyarbakır Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Enstitüsü (DİSA) ve Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği’nin düzenlediği "Kürt meselesinin çözümüne ilişkin algılar, aktörler ve süreç" konulu konferansı, bugünkü “Kürt meselesi ve çözüm perspektifleri” oturumuyla devam etti. City Hotel’de düzenlenen konferansa AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Türkiye Barış Meclisi Üyesi İmam Canpolat, Hakan Tahmaz, CHP İstanbul Milletvekili Binnaz Toprak, Yazar Hüseyin Yayman, Akademisyen Doğu Ergil, BDP Van Milletvekili Nazmi Gür de katıldı.

ÇANDAR: BDP'NİN EN İYİ İŞİ METİNER'İ AKP'YE, ÖNDER'İ BDP'YE TRANSFER ETMEK

"Kürt meselesi ve çözüm perspektifleri" konulu oturumda BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, AKP Ardahan Milletvekili Orhan Atalay ile CHP Konya Milletvekili Atilla Kart, konuşmacı olarak yer aldı. Oturumun moderatörlüğünü ise gazeteci-yazar Cengiz Çandar yaptı. Oturum başlarken yaptığı kısa konuşmaya Kürtçe cümlelerle başlayan Çandar’ın "BDP’nin yaptığı en iyi iş; Mehmet Metiner’i AKP’ye, Sırrı Süreyya Önder’i de BDP’ye transfer etmek," sözleri, salonda alkış ve kahkahalarla karşılık buldu.

AKP'Lİ VEKİL ATALAY: KÜRT SORUNU DİL SORUNUDUR

İlk olarak konuşan AKP’li vekil Atalay, Kürt sorununda ortak bir iradenin oluşturulması gerektiğine dikkat çekti. Kürtlerin cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra inkar ve retle yüz yüze kaldığını ifade eden Atalay, buna karşı Kürtlerin toplumsal tepkilerinin arttığını ve paralel biçimde devletin baskısında da artış yaşandığını söyledi. Şark Islahat Fermanı’yla Kürtlerin asimilasyon, ret ve inkarı için düğmeye basıldığını dile getiren Atalay, "Kürt sorunu öz itibariyle dil sorunudur. Bu dil sorunu çözülmeden sorunu çözmek olası değil" dedi.

CHP'Lİ VEKİL KART: TEMEL HAK TALEBİ BÖLÜNME OLARAK ALGILANIYOR

Daha sonra konuşan CHP’li vekil Atilla Kart, iktidarların demokratikleşmede başarılı olamadıklarını belirterek, temel hak ve özgürlük taleplerinin hep “bölünme” olarak algılandığını ve bu yüzden tekçi bir zihniyetin geliştiğini söyledi.

Kürt sorununun sadece azınlık hakları ile sınırlanamayacağını söyleyen Kart, “Bu aynı zamanda Türkiye’deki demokratikleşme sorunuyla da alakalıdır. Türkiye farklılıkları bastırmayı tercih etti. Sadece Kürtler değil solcularda bundan nasibini almıştır. Bunun panzehiri de demokrasidir," dedi.  

TRT 6'nın anadil sorununu çözmekte yetersiz olduğunun altını çizen Kart, "Anadilde eğitim devletin sorumluluğundadır. Kürtler kendi gramerini, tarihini, edebiyatını öğrenmeli," dedi.

ÖNDER: İSLAMCILAR KÜRT SORUNUNDA ASLA MÜSLÜMAN DEĞİL

BDP’li vekil Sırrı Süreyya Önder ise Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre 3 buçuk, Göç-Der’in verilerine göre de 4 buçuk milyon Kürdün bir gecede muhacir edilerek, hayvanları, yeri yurdu talan edildiğini söyledi.

 "Meselenin önce adını koyacaksınız. Kürtler, Kürdistan meselesidir diyeceksiniz" diyen Önder, şunları söyledi:

“Türkiyeli olmayı istemiyor belki Kürtler. Şimdi Türk’e Yunanlı ol demek ne kadar hayatla örtüşüyorsa Kürde Türk ol demekte o kadar hayatla örtüşür. Kardeşim demekle de olmuyor. Kürtler doğuştan gelen haklarını istiyor. Müslümansanız, Allah’ın her kula ne bahşetmişse Kürtler de aynı hakka sahip. Laikseniz insan hakları evrensel bildirgesindeki ilk madde yetiyor. Kürtler de eşit ve doğuştan gelen temel haklara sahip. Oysa İslamcılar, Kürt sorununda asla Müslüman değil. Anadile yaklaşımlarında bu kodları fazlasıyla gördük."

OHAL SÜRÜYOR

"Geçtiğimiz hafta Diyarbakır’daki iki gerillanın cenazesinde TOMA’lar tabutlara ve insanlara tazyikli su sıktı, gaz bombaları attı," diyen Önder, "Ama o iki tabut hiç omuzlardan inmedi," dedi.Şöyle devam etti:

"İktidar OHAL’i kaldırdık vesvesesi yapıyor. Eğer OHAL kalkmış ise ben gideceğim yere kavuşamayayım. İki yıldır Diyarbakır’da bir tek izinli basın açıklaması yapamıyoruz. Dersim’de, Hakkari’de, Van’da, Siirt’te her yerde bu böyle. Newroz kutlayamıyoruz. Bunlar anayasal hak. OHAL’in kalkmış hali buysa, acaba OHAL olsa Kürtler ne yapar?"

KÜRTLER KARDEŞLİK KAPAĞINI KAPATTI

"BDP nasıl siyaset yapsın?" diye soran Önder, şunları dile getirdi:

"Şiddetle arasına nasıl mesafe koysun? Kendisi şiddet görüyor. Sayın Buldan’ın yanındaydım, polis bizzat hedef alarak gaz bombası attı kendisine ve ayağını parçaladı. Tüm bunlara en iyi yanıt demokratik özerkliktir. Üniter yapıyı bozmadan.

"Zaten Kürtler özgürleşmiştir. Göremediğiniz şey bu. Kürtler 21. yüzyılda imkan kapısıdır. Cenazelere olan saldırıyla zaten Kürtler kardeşliğin kapağını kapadı. Roboski ile kapamak üzereydi. Pozantı’da bu umudunu tümden yitirdi. Kürtlerin ölüsüne gaz sıktınız, mezar taşlarını panzerlerle parçaladınız. Gidip ellerini mi öpersiniz? Şefaat mi dilersiniz bilmem. Kürtler bunlara tahammül etmiyor. 5 kuruş da değer vermiyor. Şu da unutulmamalı ki; başı eğilen Kürtler ve onların yanında olanlar olmayacak." (anf)