Başbakan'la görüşen Leyla Zana için "Bu süreci keşke BDP ile paylaşsaydı" diyen Sırrı Süreyya Önder, Davutoğlu'nun açıklamalarına da tepki gösterdi: Dışişleri Bakanı şuursuz!

 

BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Zana'nın Başbakan'a umut bağlamasının BDP'de karşılığı olmadığını söyledi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ''Zana gibi düşünenler bizim taraftadır'' sözlerini hatırlatan Önder, "Bu ülkenin başında şuursuz bir Dışişleri Bakanı var. Başbakan'ı da zor durumda bırakıyor, saçmalığı kendisi yapıp faturayı Başbakan'ın önüne koyuyor. 'Zana gibi düşünenler bizim tarafımızda' dedi. Böyle bir çıkış firavuni bir yaklaşımdır'' dedi. Önder ayrıca, Zana'nın haklı eleştirilerini grupla paylaşmasını önerdiğini, toptan reddedilmesinin de doğru bir anlayış olmadığını söyledi.

 

Önder, Tansu Çiller'in Darbe Komisyonu'na ilişkin beyanlarıyla herkesi tehdit ettiğini söyledi: 'Elimde çok büyük arşiv var, herkesi dinleyin en son ben konuşacağım' dedi. Yani diyor ki, kim ki benim falsolarımı ortaya sererse elimde ona karşı kullanacağım bilgiler var.

 

BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Doğru Açı'da Belkıs Kılıçkaya'nın Anayasa'nın dili, Leyla Zana'nın beyanları ve Darbe Komisyonu çalışmalarına ilişkin sorularını yanıtladı.

 

Önder'in açıklamaları:

Programı izlemek için tıklayın >>>

 

ZANA'NIN AÇIKLAMALARI

'Sayın Leyla Zana'nın dile getirdiği şeyler BDP grubunun da söylediği şeyler. Mühim olan kamusal gücü elinde tutanın nasıl yaklaştığıdır. BDP çok büyük hayal kırıklıkları yaşadı. Onun umut bağlama meselesinin BDP'de karşılığı yok. BDP açık kapalı bir sürü görüşme yaptı. Ama hükümetten sadra şifa bir yaklaşım çıkmadı. Sayın Zana'nın BDP grubunun çalışmalarını hiçleştirmesi doğru değildi. Doğru değil çünkü Zana'nın geçmişi, dirayeti bunlar tartışılmaz. 7'den 70'e herkes saygı duyuyor, bunu hiçbir şey eksiltmez. Umutlanmasına da bir şey denemez. Ama bu süreci keşke BDP'yle paylaşsaydı. Bugüne kadar bununla ilgili ilk kez konuşuyorum. Leyla Zana'ya da haklı eleştirilerini grupla paylaşmasını önerdim. Toptan reddedilmesi doğru bir anlayış değil.

 

KÜRT MESELESİNE SINIFSAL BAKIŞ

Ancak görüyoruz ki sınıfsal bakış başta Barzani olmak üzere onun temsil ettiği anlayış sınıfsal fark olarak kendini hissettiriyor. Bence Sayın Zana'nın okuyamadığı şu; Kürtler ümit etmeyi bıraktı. Bu memlekette Türk meselesi var, Kürt meselesi yok. Türk'ün öteki Kürt, Kürt'ün ötekisi Türk. ÖYM meselesine bakın, yırtılan hep Kürt'ün yakası. Böyle şey olur mu? KCK İstanbul davasına bir bakın. Neresine umut duyar insan. ÖYM'yi herkes için kaldırıp Kürtler için yeniden inşa ediyorlar. Kendi personeline reva görmediğini niye Kürt kardeşine görüyorsun.

 

Sayın Zana'nın şundan çok incindiğini düşünüyorum. Bu ülkenin başında şuursuz bir dışişleri bakanı var. Başbakan'ı da zor durumda bırakıyor, saçmalığı kendisi yapıp faturayı Başbakan'ın önüne koyuyor. 'Zana gibi düşünenler bizim tarafımızda' dedi. Böyle bir çıkış firavuni bir yaklaşımdır.

 

ANAYASA ÇALIŞMALARI

Daha önceki anayasalar birer mühendislik çalışmasıydı. İlk defa temsiliyet niteliği olan sivil, toplumun her kesiminin dinlenmesine özen gösteren bir süreç söz konusu. Toplum tasavvuruna verilmiş bir cevap olarak bu çalışma taban tabana zıt 4 eğilim de var. Üyelerden hiçbiri daha önce anayasa yazmış değil, anayasa tecrübesi yok: Bir tek ben zamanında yıkmaya teşebbüsten yargılandım, öyle bir ilişkim var.

 

ANAYASANIN DİLİ

Parantez içinde çok kavram göreceksiniz. Haysiyet, onur, özgürlük hürriyet gibi. İki ilkemiz var, uzmanlarına yazdırmak veya yardım almak. Ama öncesinde tartışma olanlar da iki kavram da yan yana. Mesela biz 'insanlık onuru' diyoruz. Bir parti karşı çıktı, bu kavram daha fazla Kürtler ve solu temsil ediyor diye. Haysiyet ve onur tam aynı manaları da taşımıyor. Benim kriterim 10 yaşındaki birinin dahi anlaması.

 

TÜRKÇE SIKINTISI

Ömer Paşa Divanında geçiyordu galiba, Türkçe'ye Arapça ve Farsça'dan kanat takmazsan kuş olmaz diye. Ben hiçbir dilin fakir ya da yetersiz olduğuna inanmıyorum. Ama Türkçe egemen güçlerin gayretleri ve gayretkeş bir modernleşmenin çabalarının bir mahsulü olarak cılızlaşıp hak etmediği bir zayıflığa düştü. Ben bir dilin başka dillerden aldığı kavramlarla hemhal olabileceğine inananlardanım. Ama fakat lakin kelimeleri varsa özgürlüklere ilişkin maddelerde bilin ki ''Ama''dan öncesini yok sayabilirsiniz.

 

DARBE KOMİSYONU VE ÇİLLER

Çiller Türkiye'yi tehdit etti. 'Elimde çok büyük arşiv var, herkesi dinleyin en son ben konuşacağım' dedi. Yani diyor ki, kimki benim falsolarımı ortaya sererse elimde ona karşı kullanacağım bilgiler var. Bu beyanı kimsenin çözüp söylememiş olması da hayıflandırıyor insanı. Ben Yalım Erez'e sordum, Kürt işadamları patır patır vurulurken, hiç merak edip Çiller'e sormadınız mı diye...

 

Programı izlemek için tıklayın >>>