HDP Ankara Milletvekili Adayı ve İmralı Heyeti Sözcüsü Sırrı Süreyya Önder, geçtiğimiz günlerde Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun "Silahsızlanma yoksa İmralı'ya gitmeye de gerek yok" diyerek PKK lideri Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin resmileştiğinin ilan edilmesi ve AKP'nin Kürt sorunun çözümüne karşı tutumuna ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

ANF'den Ali Barış Kurt'a konuşan Önder, "HDP'nin yürüttüğü muhalif çizgi ve seçim kampanyasının niteliğinden rahatsız olup muhtemelen Sayın Öcalan'ın buna fren yaptırmasını istediler. Sayın Öcalan reddedince de öğrenmemizi istemediler" dedi.

Önder'in değerlendirmeleri şöyle:

'HDP RÜZGARI VE SAVAŞ KARARI TECRİDİ GETİRDİ'

Neden tecrit dönemine girildi ya da dönüldü?

Devlet ve hükümet heyeti ile yürüttüğümüz müzakerelerde oluşmuş belli mutabakatlarımız vardı. Bunlardan birisi de, İmralı ziyaretlerinin herhangi bir engele takılmadan maksimum 15-20 günde bir gerçekleştirilmesiydi. Ve bunun için izin ve benzeri mekanizmaların ve bürokrasinin aradan çıkarılması. Hükümet buna 5 Nisan'a kadar belli ölçülerde bu mutabakata uydu. 5 Nisan'dan sonra aday listeleri kesinleştikten sonra, HDP'nin estirdiği rüzgar ve AKP'nin anket bilgileri süreçle ilgili bütün olumlu yönelimlerin HDP üzerinde yoğunlaşması sonucu hükümet böyle bir tutum aldı.

Öte yandan bütüncül politikalarına baktığımızda, özellikle Cumhurbaşkanı'nın demeç, röportaj ve miting konuşmalarına baktığımızda, kamuoyuna dönük, yeni bir savaşı meşru kılmaya çalışan bir kampanya yürüttüğünü görüyoruz. Çünkü Cumhurbaşkanı şu noktaya geldi, zihinsel olarak; Sayın Öcalan'ın  belirttiği Dolmabahçe Muhtabakatında da vücut bulan manifesto tam bir demokratikleşme pusulası, bu da hükümetin kurmaya çalıştığı baskıcı yaklaşımları ve mutlak iktidar tutkusunu bozucu bir şey. Bu anlamda bu iki gerekçe bir araya gelince, süreç hakkında bir yeni değerlendirme yapma ihtiyacı hissettiler, ilk önlem olarak da bilindik ezbere dönerek tecrit koşullarını uygulamaya soktular. "Silah bıraksınlar, ondan sonra görüşsünler" ve benzeri yaklaşımların tümü büyük bir yalan. Çünkü müzakerelerle gerçekleşen mutabakatta silah bırakma şart ve şekilleri de kayıt altına alınmıştı. Bunun en majör gereği; bundan sonraki müzakerenin izleme heyeti nezaretinde yapılması ve bu mutabakatların resmi kayda geçirilmesiydi. Bunlar yapıldıktan sonra da, Sayın Öcalan'ın silahsızlanma kongresi için tarih belirlemesi gibi kronoloji izleniyordu.

Sayın Öcalan'ın devlet heyeti ile görüştüğü bilgisi var. Bilgi bununla mı sınırlı?

Bu bilgiyi kendilerinden aldık. Bize ondan fazlası için bilgi vermediler. Önce 'biz ziyaret gerçekleştireceğiz' dediler. Sonra da bize bu ziyaretin gerçekleştiğini ama detaylı bir görüşmenin seçimden sonra yapılacağını anons ettiler. Görüşmenin içeriğine dair herhangi aktarım yapılmadı.

'SAYIN ÖCALAN AKP'NİN İSTEDİĞİ TUTUMU REDDETTİ'

Sizce neden görüştüler ve neden ayrıntı vermediler?

Muhtemelen HDP'nin yürüttüğü muhalif çizgi ve seçim kampanyasının niteliğinden son derece rahatsız oldular. Bunun HDP'ye yarattığı ivmeyi gördüler. Muhtemelen Sayın Öcalan'ın buna fren yaptırmasını, en azından AKP'ye dönük kısmı için bir tutum önermesini istediler. Biz de son üç görüşmemizden biliyoruz ki, Sayın Öcalan bu lakayt ve ciddiyetinden uzak tutumdan rahatsızdı. Böyle bir tutum almayı reddetti. Reddedince de bizim bunu birinci elden öğrenmemizi istemediler, diye düşünüyorum.

Son günlerde sizin görüşme yapmanıza dair hiçbir gelişme yaşanmadı mı?

Hiçbir gelişme olmadı. Zaten hükümetle diyalog kapımız tamamen askıya alınmış durumda. Çünkü bir yandan bize, kampanyamıza dönük oluşturulan nefret dili varken, bu nefret dili bütün bu saldırılara hem zemin hem teşvk işlevi görürken, öte yandan müzakere koşullarında görüşmeleri beklenemez. Yüz yüze gelmekten bile kaçınıyorlar. Soracağımız ilk şey; bu tutumları olacak. Böyle bir pozisyona girmek istemiyorlar.

'SEÇİM SONUÇLARI BELİRLEYİCİ'

'Çözüm süreci'nin seyri nasıl belli olacak?

Hükümet muhtemelen bizi baraj altında bırakmak ve müzakereleri daha sınırlı koşullarda yürütmek ve bir yerinde de sonlandırmak gibi düşünce içerisinde. Ama şüphesiz bunu seçim sonuçları belireyecek..

'KCK DUYARLI, AKP SAVAŞ ÇABASINDA'

AKP'nin savaş hazırlığında olduğuna dair tepkiler, kaygılar var. KCK de bu yönlü beyanda bulundu. Sizin öngörünüz ne?

Son üç aylık gündemimiz ağırlıklı olarak hükümetin bu çabalarına dönük uyarılarla geçti. Çok az kısmında göreceli tutumlar geliştirdiler ama esaslı bir dönüşüm gözlemlemedik. KCK de şu an ülkedeki demokratik gelişimi en çok gözeten bir yerden, en yüksek bir duyarlılıktan hareket ediyor. Bunu hem tutumlarında hem kamuoyuna dönük bilgilendirmelerinde görüyoruz. Yine heyetetimizin görüşmelerinden edindiğimiz izlenim, bu. Zaten 'İç Güvenlik Yasası' böyle bir hazırlığın ön adımıydı.