Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Habertürk'te yayınlanan  'Açık ve Net' programının konuğu oldu.

Demirtaş'ın konuşmalarından öne çıkan satır başları ise şöyle:

"KÜRTLER DEMOKRATİK SİYASETLE MÜCADELE YÖNTEMİNİ '90'DAN BERİ ÜSTLENMİŞTİR"

1990-91'den bu yana HEP sürecinden bu yana Kürtlerin demokratik siyasetle mücadele yöntemini aktif olarak üstlendiğini belirten Demirtaş, konuşmasında "o günden beri 7 partinin kapatıldığını, 10 bine yakın siyasetçinin 3,5 yıldır tutuklu olduğunu, anadilde savunma yapamadıkları için halen yargılama süreci başlamamış 6 milletvekilinin tutuklu bulunduğunu, 35 belediye başkanının, il genel meclis üyelerinin, il başkanlarının tutuklu bulunduğunu" hatırlattı.

'DEVLETİN TUTUMU KÜRTLERİN BÖLÜNME İSTEĞİNİ BELİRLEYEN ESAS ŞEYDİR'

Bugün anadilde eğitimin bilinmeyen bir talep olmadığını söyleyen Demirtaş, "Nasıl uygulanmasına ilişkin detaylarını Anayasa Komisyonu'na sunduk," dedi.

Devletin tutumunun Kürtlerin bölünmek isteğini azaltıp çoğaltacağı yönünde etkili olduğunu belirten Demirtaş, "Devlet halkları yok sayarak, inançlarını, dillerini yok sayarak bir sistematik program uygularsa o devleti bölünmekten ne BDP ne de başka bir şey kurtarabilir," dedi.

'TECRİT UYGULAMASI HUKUKİ DEĞİL'

BDP'li bir diğer vekil Gültan Kışanak ile birlikte cezaevi ziyareti yaptıklarını belirten Demirtaş, "Açlık grevi yapan insanların taleplerini dinledik. Bunlar karşılanmayacak talepler değil. O gün hükümete çağrı yaptık. Adalet Bakanı düzeyinde çeşitli temaslarımız oldu," dedi ve "Tecrit denilen uygulama hukuki değil," açıklamasında bulundu.

İmralı ile dış dünya bağlantısının kurulması gerektiğine dikkati çeken Demirtaş, "Öcalan'a ev hapsi talebi ileriki dönemde konuşulabilir," dedi.

'TECRİT KALKARSA AÇLIK GREVLERİ SONA EREBİLİR'

"Açlık grevi kararını alan biz değiliz, sonlandırma kararını da biz alamayız," diyen Demirtaş, "Cezaevlerine ziyaretler, çağrılar yapabiliriz. Ben bir kez daha çağrı yapıyorum, keşke arkadaşlarımız ricamıza uysalar ve açlık grevini bıraksalar. Bu bizim önerdiğimiz bir yöntem değil, arkadaşlarımızın kendi iradeleriyle aldıkları bir tavırdır," dedi ve tecrit kalkarsa açlık grevlerinin sona erebileceğine dikkati çekti.

Kürtlerin haklarının bir hediye gibi sunulamayacağını söyleyen Demirtaş, "Bunlar Kürtlerin doğuştan gelen haklarıdır," ifadesini kullandı.

'SARILMALAR İNFİAL YARATIYOR DA KAFASI, KULAĞI KESİK KÜRT GENÇLERİNİN GÖRÜNTÜLERİ NİYE YARATMIYOR?'

BDP'li vekillerin gerillalarla karşılaşması ile ilgili de konuşan Demirtaş, "O kucaklaşma dağda değil yolda olmuştur. Hükümetin kontrol etmesi gereken, gündüz saatlerinde bir karayolunda olmuştur. Bu yönünün gözden kaçırılmaması lazım. Hükümetin tepki gösterdiği konu orada kontrolün kimde olduğu meselesinin dış dünyaya yansımış olmasıdır," dedi ve konuşmasına şöyle devam etti:

"Kürt gençleri dağa çıkmıştır. Bu bir realite. Kürt gençlerinin morgdaki görüntüleri, kafası kulağı kesik hali Türkiye'de infial uyandırıyor mu? O halde sarılmalar neden infial uyandırıyor. Onlar da barış adına bu girişimi yaptıkları anlatılırken, bu mesajlar gözden kaçırılıyor."

"TÜRKİYE'NİN BİR KISMI İDAMDAN YANA, AMA 3,5 MİLYON DA 'LİDERİMDİR' DİYOR"

Artık Öcalan'a idam uygulanamayacağını belirten Demirtaş, "Öcalan'a idam meselesi kapanmış bir meseledir. Başbakan burada yanlış mesajlar veriyor. Türkiye toplumun bir kısmı idamdan yana bir kısmı da TBMM'ye 3,5 milyon imza ile 'liderimdir' beyanı vermiş durumda. Bu insanlar 'önderimdir, Öcalan'a özgürlük' diye imza atmış. Ülkenin tümünün başbakanıysan tablonun tümünü görmeniz lazım," dedi.

'ŞEMDİN SAKIK KÜRT GENÇLERİNE ÖRNEK OLAMAZ'

Demirtaş, Ergenekon Davası'nın gizli tanığı Şemdin Sakıkla ilgili olarak da şu ifadeleri kullandı:

"Şemdin Sakık, kimliği, davranışı, tutumu belli olan bir insan. Kendisi Kürt gençlerine örnek olsaydı, Kürt gençlerinin hepsi itirafçı olup cezaevinde olurdu. Bu kadar net." (gazeteport'tan derlenmiştir)