Mustafa Sarıgül, İstanbul Belediye Başkanlığı'na aday olup olmayacağına ilişkin Hürriyet'ten Ayşe Arman'a konuştu. Fetullah Gülen'le ilişkisi olduğu dedikodularına da yanıt veren Sarıgül, Gezi direnişi ile ilgili de ilginç bir iddiada bulundu:  "Gezi'ye ilk giden de bendim, ilk gazı yiyen de…"

'FIRLAMAYA HAZIR TAY GİBİYİM'

Arman'ın, "Çok gündemdesiniz. Nasıl hissediyorsunuz kendinizi?" sorusuna, "Bizim köyde, kışlar sert geçer. Atları, ahıra koyarlar, aylarca çıkamaz o atlar oradan. Yaza doğru, ahırların kapıları açılır. O atlar öyle bir heyecan içinde dışarı fırlarlar ki… Tutabilene aşk olsun! İşte ben de, şimdi öyle hissediyorum. Fırlamaya hazır tay gibiyim…" cevabını veren Sarıgül, İstanbul Beledilye Başkanlığına aday olup olmayacağının 'önümüzdeki günlerde' belli olacağını söyledi.

'BAŞVURSUN' TARTIŞMALARI

CHP'nin “Başvursun” teklifine, Sarıgül'ün “Onlar bana talepte bulunsun” cevabı verdiğini hatırlatan Arman; bunun uzlaşılabilir bir problem olup olmadığına şu yanıtı verdi: "Elbette. Tamamen hukuksal bir prosedür. Çok rahatlıkla halledilir."

'CHP'DEN BEN GİTMEDİM, BENİ İHRAÇ ETTİLER'

"Cumhuriyet Halk Partisi, benim mektebim, kendi evim" diyen Sarıgül, "Ben gitmedim ki, beni gönderdiler. İhraç ettiler…" diye de belirterek, CHP olmadığı takdirde B planı olup olmadığı sorusuna ise şu yanıtı verdi: "Hiçbir şekilde, negatif düşünmek istemiyorum. Bütün yurttaşlarımız, demokratik büyük bir buluşma istiyor. Hepimiz bu buluşmayı sağlamakla mükellefiz. Ülke, öyle bir halde ki, bütün Anavatan partililer, Cumhuriyet Halk Partililer, Doğruyol Partililer, DSP’liler, hatta önceki seçimlerde AK partiye oy vermiş binlerce insanımız bile, yeni bir arayış, yeni bir çıkış, yeni bir umut arıyor. Türkçesi, ‘çare’ arıyor! E bunu engellemeye de kimsenin hakkı yok…"

'GEZİ'YE İLK BEN GİTTİM, İLK GAZI BEN YEDİM'

Gezi direnişine ilişkin de açıklamalarda bulunan Mustafa Sarıgül, Araman'ın konuya dair sorularını yanıtladı ve şu ilginç iddialarda bulundu:

Gezi’de herkesi şaşırttınız. Her olayda öne çıkan Sarıgül, geri plandaydı. Neden?

- Tam tersine. Gezi’de en öndeydim, sadece şov kısmında yoktum!

Nasıl yani?

- Oraya ilk giden de bendim, ilk gazı yiyen de. Sana filmlerini de gösterebilirim. Orada, gençlerin müthiş bir mücadelesi, çabası vardı. O emeğe saygısızlık etmek istemedim. Siyasi bir kimlik olarak, o gençlerin önünde dursaydım, bu sefer diyeceklerdi ki, “Sarıgül’e bak! Rol çalıyor, oy avcılığı yapıyor. Gezi’yi oya tahvil etmek istiyor!” O zaman biz n’aptık? O gençlere, destek olmak için Kızılay görevi üstlenmeye karar verdik. Parkın bütün tuvaletlerini biz gönderdik. İlk dört gün, ihtiyaçların büyük kısmını biz karşıladık. Bunu da şimdiye kadar hiçbir yerde dillendirmedim. Sen sordun, söylüyorum. Benim bütün doktorlarım, hemşirelerim, onlara çok çok teşekkür ederim, 150 arkadaşım, 28 ambulansım, bütün temizlik müdürlüğü, fen işleri müdürlüğü oradaydı. Günlerce gönüllü çalıştılar. Yani görünmüyordum ama oradaydım!

GÜLEN HAREKETİYLE SARIGÜL'ÜN İLGİSİ VAR MI?

Fetullah Gülen hareketiyle bir ilgisi olup olmadığı söylentilerine de yanıt veren Sarıgül, şunları söyledi:

Hakkınızda en çok konuşulan şeylerden biri de, Fetullah Gülen hareketiyle bir ilginiz olduğu… Doğru mu?

- Ben, bölgemdeki cemaatlerin yurtlarına, okullarına, elimden gelen desteği veriyorum. Çünkü Türkiye’de bir cemaat gerçeği var. Evet, o cemaat okullarındaki gençlerinin iftar yemeğine ya da sahurlarına yardımcı oluyorum ama Ermeni ve Musevi yurttaşlarımızın okullarına da oluyorum. Camilerimize, cem evlerimize destek verirken, kilise ve sinagoglara da destek veriyorum. Hiçbirini ayırmıyorum.

Fettullah Gülen’le görüşür müsünüz? Siyasi alışverişiniz olur mu?

- Yok, öyle bir şeyimiz olmadı.

Hiç mi tanışmadınız?

- 25 sene önce, bir dostumuzun evindeki bir iftar yemeğinde bir araya geldik. Ondan sonra bir daha hiç görüşmedik. Ama görüşürüm. Ben medeni bir insanım, düşüncesini beğeneyim, beğenmeyeyim, herkesle görüşürüm.

Hakkınızda bunca şey söyleniyor olması; yok cemaat ilişkisi, yok yolsuzluk dosyası sinirinizi bozmuyor mu?

- Hayır. Siyasetçi olmak böyle bir şey. Siyasilerin, her şeyinin açık ve net olması lazım. Yurttaşlarımızın da bilgilenme hakkı var, buna saygı duyuyorum. Tabii ki sen de gazeteci olarak bunları soracaksın.

ÇAPKINLIK KASETLERİ İDDİASI

Bir başka söylenti de Başbakan’ın elinde, hakkınızda acayip kasetler olduğu. O yüzden Şişli Belediye Başkanlığı’nı terk edemezmişsiniz, öyle söyleniyor…

- Hayır. Önümüzdeki dönem, kesinlikle Şişli Belediye Başkanı olmayacağım. Şişli’deki yurttaşlarıma bugüne kadar bana verdikleri destek için çok teşekkür ediyorum ama artık Şişli’de ben yokum. Bu söylentiler de o bilgi kirliliğinin bir parçası. Şu ana kadar hakkımda açılmış en ufak bir dava, en ufak bir soruşturma yok. Kim, hakkımda ne biliyorsa, elinde ne varsa, döksün ortaya. Bugüne kadar hiç şey olmayıp da, seçime dört ay kala bir şey çıkarırlarsa da, buna da kimse inanmaz!

Bir de çapkınlık kasetleri dedikodusu var…

- Benim en hassas olduğum nokta. Benim bundan sonraki hayatım çocuklarıma adanmış durumda. Oğullarım Ömer ve Emir için yaşıyorum. Onlara iyi bir baba olmaya çalışıyorum. Böyle şeylerle, uzaktan yakından alakamın olması söz konusu bile değil!

Yine de insan, tedirgin olmaz mı? Her yere kamera koymuş olabilirler. Sizin durumunuzda, bu daha da korkunç değil mi? Ne hisseder insan böyle bir durumda?

- Kendime güvenim tam. İçim rahat. Varsa ortada bir şey, bekliyorum çıkarsınlar!

Röportajın tamamını okumak için tıklayınız.