Suriye Demokratik Güçleri Rakka operasyonuna devam ederken, çeşitli görüşmeler için İsveç’te bulunan PYD lideri Salih Müslim  operasyonlar ve Türkiye'nin tuttumu üzerine bir değerlendirmede bulundu.

Evrensel'den Murat Kuseyri'ye konuşan Salih Müslim, "Türkiye gerçekten DAİŞ’ın bitirilmesini istiyorsa bizi arkamızdan vurmasın yeter" dedi.

Salih Müslim'in Murat Kuseyri'nin sorularına verdiği yanıtlar şöyle:
 
Bundan yaklaşık iki ay önce TSK, IŞİD’le mücadele ididasıyla Cerablus’a girdi ve varlığı devam ediyor, nasıl değerlendiriyorsunuz bu süreci?

Ben Türkiye’yi freni patlamış büyük bir TIR’a benzetiyorum. Direksiyondaki ne yapacağını bilemiyor. Her yere çarpabilir ya da bir uçuruma yuvarlanabilir. Bu hiç kimsenin çıkarına değildir. Bundan tüm dünya ülkeleri tedirginlik duyuyor. Cerablus’a girişini de öyle görmek gerekir. Bir yere kadar gidebilir, bunun bir sınırı var.
 
AKP’nin IŞİD’a karşı politikasında bir değişiklik olduğunu düşünüyor musunuz?

Söylemleri ile yaptıkları tamamen farklı. Menbic, Musul ve Başika’nın kırmızı çizgileri olduğunu söylüyor. Ama kırmızı çizgileri aşılınca ses çıkarmıyor. Ama Türkiye halklarının yeter artık diyeceği günler gelecek.
 
Türkiye ısrarla YPG’nin Menbic’ten çıkmasını istiyor. Menbic neden bu kadar önemli?

AKP açısından oradaki sorun PYD ve Suriye Demokratik Güçleri değil. Hiç kimse Suriye’nin bölünmesinden ve Kürt devletinin kurulmasından söz etmiyor. Orada demokratik bir sistem var. Hiç kimse ben bu sisteme karşıyım diyemez. Bunun için PYD ve Suriye Demokratik Güçlerini bahane ediliyor. Orada YPG ve SDG yok, Menbic’i yöneten halktır. Koruyan da  halkın kurduğu oluşumlardır. Menbic, el Bab, Azez, Çobanbey’de Kürtler vardır. Türkiye buralara girerek demografik yapıyı değiştirmek istiyor. Halk da buna karşı direniyor ve direnecek. Menbic’de YPG yok. Orada Devrimciler Ordusu, el Akra var. Hepsi o bölgenin çocukları. AKP, DAİŞ (IŞİD) ile komşu olmak istiyor, yenilmesini istemiyor. Cerablus’a da Rakka operasyonunu engellemek için girdi. ABD zaten biliyor. Her şey açık ve ortada.
 
Rakka’da Kürt nüfus çok az. SDG ve YPG’nin Rakka operasyonuna katılması bir risk değil mi? Neden böyle bir riski göze alıyorsunuz?


Rakka, DAİŞ’in (IŞİD) merkezidir. Kobanê, Menbic, Halep ve diğer yerlerdeki saldırılar buradan yönetiliyor. Bunları durdurmamız gerekiyor. Uluslararası koalisyonun bizimle olması bizim için bir avantaj. Bir diğer tehlike de Türkiye’den geliyor. Rakka saldırıya geçtiğinde Türkiye de saldırıyor. Bu saldırılar hâlâ sürüyor. Türkiye gerçekten DAİŞ’ın bitirilmesini istiyorsa bizi arkamızdan vurmasın yeter. Biz DAİŞ’ı bitiririz.

Rakka kurtarıldıktan sonra YPG’nin bölgeye yerleşeceği iddiaları var. Bu iddiaları nasıl yorumluyorsunuz?

Bugüne kadar olanlara bakalım. YPG birçok yeri DAİŞ’ten temizledi ama orada kalmadı. Menbic’e bakın, Sedada’ye bakın... YPG, bölgeyi kurtardıktan sonra sivil yönetime devrediyor. Onlar da kendi koruma güçlerini oluşturuyorlar. Ama bir DAİŞ saldırısı söz konusu olduğunda çevre yerleşim birimlerindeki YPG güçleri müdahale ediyor.
 
Erdoğan geçtiğimiz gün batılı ülkelerin YPG’ye çok miktarda silah verdiğini söyledi. Batılılardan silah yardımı alıyor musunuz?

YPG için silah sorun değil. Daha önceleri YPG nereden silah temin ediyordu? Piyasada silah çok. En iyi silahları da İstanbul’da bulabilirsiniz. ABD ve koalisyon Musul ve Rakka operasyonları için silah veriyor. Ama ne kadar verse de yine de az geliyor. Biz bir savaşın içerisindeyiz. Ama bir devlete verdiği kadar bize vermiyor. Uçak ve tank gibi silahlar vermiyor.
 
Rusya’nın Rakka operasyonuna karşı tutumu nasıl? ABD denetiminde olduğu için karşı çıkıyorlar mı?

Şimdiye kadar bize bir şey demediler. Karşı bir tutum almadı. Ama Suriye, bu operasyonun medyatik ve ABD’deki seçimleri etkilemeye yönelik olduğunu söyledi. Ben buna katılmıyorum. Bu bir savaştır. Üç günden beri şehitler veriyoruz.
 
Emperyalistlerin kendi çıkarları peşinde olmaları ve her an tutum değiştirebilecek olmaları sizi kaygılandırmıyor mu?

ABD’nin emperyalistliğine biraz açıklık getirmek gerekir. En büyük kapitalizm şimdi Rusya ve Çin’dedir. Kapitalizm tanınamaz bir çehre almıştır. ABD, Çin ve Rusya arasında bir fark kalmadı. Bu ülkelerden hepsi kendi çıkarları peşinde. Bunu görmezsek yanlış yaparız. Onlar kendi çıkarları, biz de kendi çıkarlarımız için çalışıyoruz.
 
Türkiye’ye ve hükümetine vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Biz hiç bir zaman Türkiye halklarına düşman olmadık ve olmayacağız. Sadece kendi haklarımızı istiyoruz. Barış istiyoruz. İç savaş çok tehlikelidir. Bundan herkes zarar görür. Bunun olmamasını istiyoruz. Eğer Türkiye’de Kürt sorunu çözülürse bu bizi de rahatlatır.
 
Peki ya Irak’ta Mesut Barzani’nin Türkiye ve Rojava’ya yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz?


Barzani hâlâ yanlış yapıyor. Sanırım artık ortaya çıkan gerçeklerden sonra ikna olur ve politikasını değiştirir. İzlediği yol doğru bir yol değildir. Kendi kaderini Erdoğan ve AKP’ye bağlamasını çok yanlış buluyorum. Kürtlerin ulusal birliklerini oluşturmaları ve birlikte haraket etmeleri lazım. Eğer ulusal bir kongre oluşturabilirsek daha sağlıklı kararlar alabiliriz. Bir an evvel ulusal kongrenin toplanması gerekir.