HDP Parti Sözcüsü Osman Baydemir, MYK toplantısında yapılan değerlendirmeler, referandum süreci ve siyasal gelişmelere ilişkin basın toplantısı gerçekleştirdi.

HDP Genel Merkezi'nde yapılan toplantıda Baydemir, Yüksekdağ'ın vekilliğinin düşürülmesine değindi. Baydemir, "HDP'nin kurda kuşa yem edeceği başkanı yok" dedi.

28 Şubat sürecinin yıldönümüne ilişkin de konuşan Baydemir, "28 Şubat mağdurları, 28 Şubat zihniyetini iktidara taşıdı" diye konuştu.

Barzani'nin Türkiye ziyatretine de değinen Baydemir, " Bu ziyaretin Kürt düşmanlığından da vazgeçişe de katkı sunmasını umuyoruz. Sayın Başkan’ın HDP’yi ziyaret etmesinden de bir kardeş olarak memnuniyet duyacağımızı ifade etmek istiyorum" dedi.

Baydemir'in açıklamalarından satırbaşları şöyle:

Coğrafyamızın bir geçmişi var. Yarın 28 Şubat askeri darbesinin yıl dönümü. Maalesef darbeler tekerrür ediyor. HDP eşitliğin, özgürlüğün, adaletin sesidir. Tam da bu atmosfer içinde 28 Şubat tekerrür ettirilmek suretiyle, özgürlüğün sesi, HDP’nin sesi kıstırılmaya çalışılıyor. Varlığını kan dökmeye bağlayan bir siyasal iktidarla karşı karşıyayız. 7 Haziran seçim sonucunu, milletin iradesini tanımayanlar ülkeyi bir kaosa sürükledi.

Temmuz ve 1 Kasım aralığını kan gölüne çevirmek suretiyle bir iktidar devşirdiler. Bu iktidarı kalıcılaştırmak amacıyla Kürt düşmanlığında yeni bir çığır açtılar. 28 Şubat’ın etkisi 100 yıl sürecek dedilerse de 100 yıl sürmedi. O darbeciler halkın vicdanında mağlup ve mahçup oldular. Bugün de 4 Kasım darbesi ile eş genel başkanımızı ve milletvekillerimizi tutuklayanlar mağlup ve mahçup olacaklar. 28 Şubatçılar o dönem Merve Kavakçı’nın vekilliğini düşürdü.

Bugünün muktedirleri Yüksekdağ’ın vekilliğini düşürdüler. O gün Genel Kurmay’dan brifing alıyorlardı, bugün de aynı şekilde külliyede el pençe divan duruyorlar. 28 Şubatçıların mağdur ettiği Ayhan Bilgen, Hüda Kaya, Seher Akçınar bugün de bedel ödemeye devam ediyor. O gün Merve Kavakçı’nın arkasında duran Nazlı Ilıcak bugün cezaevinde tutuluyor. Bugün 150’yi aşkın meslektaşınız cezaevinde tutuluyor. O gün askeri vesayet vardı, bugün sivil vesayet var, faşizm var. 28 Şubat’ın mağdurları bugün 28 Şubat’ın zihniyetini olduğu gibi ülkenin iktidarına taşıdı. Sadece 28 Şubat’ın değil 2 Mart darbesinin de mirasını sürdürüyorlar.

HDP'NİN KURDA KUŞA YEM EDECEĞİ BAŞKANI YOK

Eş Genel Başkanımız Yüksekdağ’ın vekilliğinin düşürülmesi korsanlıktır, hukuksuzluktur, bir darbedir. Yüksekdağ’ın yargılandığı dosya, dokunulmazlığı kaldırılmamış bir dosyadır. Yargılamanın durmuş olması gereken bir dosyadır. Ama maalesef hukuk, muhalefetin giyotini haline dönüşmüştür. Yüksekdağ’ın fotoğraflarının İstanbul’da yasaklanması faşizmin ta kendisidir. HDP’nin kurda kuşa yem edeceği tek bir başkanı, vekili, yoldaşı yoktur. Hiç şüpheniz olmasın! Halkın vicdanında nasıl ki Orhan Doğanlar ölümsüzleşti ve her daim vekil kaldıysa bu arkadaşlarımız da siyasi olarak tasfiye edilemeyecektir.

Çünkü tasfiye edilmek istenen demokrasidir, birlikte yaşam iradesidir.Emin olun bunlar da başarılı olamayacaklar. Nasıl ki 1990’lı yıllarda ağa babaları başarılı olamadı bugün de başarılı olamayacaklar. An itibariyle 109 il ve ilçe eş başkanı tutuklu bulunuyor. AKP bir çığır açtı. Bütün muhalefet terörizmle suçlanıyor. 79 belediyeye kayyum atandı, 83 belediye eş başkanı tutuklu. Sadece Diyarbakır’da 969 belediye personelinin işine son verildi.

Adeta nan’a muhtaç edip açlıkla terbiye etme politikasını hayata koyuyorlar. İşinden edilen ekmeğiyle oynanan 10’u aşkın emekçi intihar etti. Bu cinayettir. Hesabı mutlaka hukuk zemininde sorulacaktır. Ben geçmişte AKP’ye gönül vermiş vicdanlı kardeşlerime seslenmek istiyorum. 28 Şubat’ın yarattığı o mağduriyet kitlesi içinden nasıl böyle bir zalim çıkabilir? Bunu sorgulamak hepimizin vicdani sorumluluğu, görevidir. Muhalif olan herkese bir şekilde bedel ödettiriliyor. Nusaybin Xerabê Bava köyünde 90’lı yılları aşan bir zulüm politikası sürüyor. Sözüm ona kişi güvenliğini korumakla mükellef olan ilgili bakan işkenceyi itiraf ediyor ve işkenceyi meşrulaştırma söylemi ve arayışı içine giriyor.

Çok açık ve net söylüyorum, işkence suçtur, hiçbir gerekçe işkenceyi meşrulaştıramaz. İşkence zaman aşımını da uğramaz. Mutlaka adalet önünde hesabı sorulacaktır. OHAL rejimi inşa edilmeye çalışılıyor. ‘OHAL rejimini kaldırdık, OHAL artık tarihe karıştı’ diyen ve bununla övünen bir anlayıştan OHAL’in adeta bir rejime dönüştüğü karanlık Türkiye’yi yaşıyoruz. Her koşulda birliğin, milletin iradesinin koruyucusu olacağını ifade eden siyasal iktidar Kürt halkının yok olması için elinden gelen tüm çabayı ortaya koyuyor.

TÜRKİYE DEMOKRASİSİ İDAM SEHBASINA GÖTÜRÜLÜYOR

Türkiye halklarına çağrımız var: Bugün bedel ödetilen sadece HDP değildir. HDP şahsında bu ülkenin demokrasisidir. Çocuklarımızın aydınlık geleceğidir. Hiç şüpheniz olmasın Türkiye büyük bir yol ayrımına doğru ilerliyor. Bu yol ayrımında bir kez daha çözüm, değiştirme gücü halkın elinde. Böyle bir atmosfer içinde Eş Genel Başkanların cezaevinde olduğu, yarının ne olacağının belli olmadığı bir atmosfer içinde, medyanın bedel ödemeden objektif bir haber yapamayacağı bir atmosfer içinde referanduma gidiyoruz. Buna rağmen 16 Nisan Türkiye açısından bir fırsattır.

Türkiye’nin önünde 17 Nisan sabahı 2 yol olacaktır. Bir bütün olarak Türkiye demokrasisi idam sehpasına götürülecektir, etnik kimliklerin bir arada yaşama arzusu idam sehpasına götürülüyor. Bu yola evet diyecek misiniz? Yoksa bütün bu musibetlere, şer dayatmalarına hayır deyip Türkiye önünde yeni bir sayfa açacak ve Türkiye’yi masaya çekecek, diyalog masasına çekecek Hayır’ı diyecek misiniz? Biz şerre karşı hayır diyeceğiz ve bütün toplumu hayır’da buluşmaya davet ediyoruz.

Aynı şekilde daha önce AKP’ye oy vermiş olan vicdanlı mütedeyyin kesime de çağrımız var. Gelin hep birlikte milletin iradesine kayyum atayanlara hayır diyelim. Şırnak’ı Silopi’yi yerle bir edenlere hayır diyelim. Kendi bekasını milletin bekasının önünde tutanlara hayır diyelim. İktidarını kan dökerek kalıcılaştıranlara hayır diyelim. Elbette ki yitirdiklerimizi geri getiremeyeceğiz ama 1915’e dönüşü, büyük kaybedişi önlemiş olacağız. Dolmabahçe mutabakatının da bir kez daha 2013’ün müzakere ruhuna geri dönmenin de yolunu aralamış olacağız. Özgürlüğün demokrasinin onurlu barışın bayrağını yerde bulmadık yere düşürmeyeceğiz.

BARZANİ'NİN ZİYARETİNDEN MEMNUN OLURUZ

Sayın Barzani’nin Türkiye ziyareti diplomatik kanallar açısından şüphesiz ki önemlidir. Birkaç ay önce Eş Genel Başkanımız Demirtaş başkanlığındaki heyetle Güney Kürdistan’da temaslarda bulunmuştuk. O ziyarette HDP’nin Ortadoğu’daki gelişmeler ve Kürt halkının ittifakına ilişkin fikirlerini sunmuş, bilgilendirmiştik. Sayın Başkan HDP’nin duruşu konusunda bilgi sahibidir. Bu minvalde bu ziyaretin başarılı geçmesini diliyoruz.

Hükümetin Güney Kürdistan’daki dostluk politikasının aynısının Rojava Kürdistanına ve Kürdistan’ın diğer parçalarına sirayet etmesini umuyoruz. Bu ziyaretin Kürt düşmanlığından da vazgeçişe de katkı sunmasını umuyoruz. Sayın Başkan’ın HDP’yi ziyaret etmesinden de bir kardeş olarak memnuniyet duyacağımızı ifade etmek istiyorum.

[Gürsel Erol'un iddialarına ilişkin] Sayın vekilin ayıkken açıklama yapmasını öneriyorum. Bütün bu zulümler karşısında böyle bir iddiada bulunmak herhalde kendinde olmadığı, ayık olmadığı bir zaman diliminde yapmış olduğu bir açıklamadır.