ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "her kurum gibi ordunun da eleştirilebileceğini" ifade ederek, "Ama önceki genel başkanımızın söylediği çok güzel bir söz var: Orduyu eleştirmek CHP genel Başkanı katında ancak olur" dedi.

Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın grup toplantısındaki sözlerine değinerek, şunları kaydetti:

"Sayın Başbakan bugün konuşmasında orduya da değinmiş, ordumuzu övmüş. Ne kadar samimi olduğunu bilmiyoruz. Bizi eleştirmiş... Önce şunu söyleyeyim, Sayın Başbakan eleştirebilir, eleştirisinde haksız olabilir ama ben Sayın Başbakandan şu samimiyeti beklerdim: Bizi eleştirdiğin gibi kendini de eleştirmeyi bileceksin. Eğer senin bir bakanın çıkıp da ’bu orduyla mı biz savaşa girecektik’ der ve sen sesini çıkarmazsan sen orduya saygı göstermiyorsun demektir. Biz sadece orduya değil, devletin tüm kurumlarına saygılıyız; devleti devlet yapan kurumlara saygılıyız. Ama devleti devlet yapan kurumlara saygılıysak o saygıyı da çok iyi bilmeliyiz. Herkes, her siyasetçi bunun gereğini yapmalıdır. ’Hiç kimse ordu üzerinden siyaset yapmaz.’ Bu bize Mustafa Kemal’in verdiği mirastır. Bu mirası herkes özenle koruyacaktır. Her kurum eleştirilebilir, ordu da eleştirilebilir ama önceki genel başkanımızın söylediği çok güzel bir söz var: Orduyu eleştirmek, ancak CHP Genel Başkanı katında olur. Biz güzel, geleceği parlak bir Türkiye özlemiyle gerçekten de yanıp tutuşuyoruz. Her yere gidiyoruz, her alana gidiyoruz, her alana girmeliyiz. beraber çalışmalıyız, ortak çalışmalıyız, tek ses çıkarmalıyız, ortak ses çıkarmalıyız. Eğer tek ve güçlü bir ses çıkarabilirsek halkın güvenini kazanmış oluruz. Biz halkımızın seviyoruz, onlara güveniyoruz."

İŞ KAZALARI

Kılıçdaroğlu'nun diğer açıklamaları şöyle: "İş kazalarını dile getirmek sadece partilerin muhalefetin değil sendikaların da görevi. Neymiş ölen işçiler için saygı duruşunda bulunacakmış bulunalım da bununla sorunlar çözülecekse 80 milyon beraber saygı duruşunda bulunalım. Ama olmaz. Gerekli önlemlerin alınması lazım. Her olmayanın halka ve işçilere şikayet edeceğiz. haklarınızı savunması gerekenler bunun yapmıyorsa onları görevlerine davet edeceğiz."

 

BAŞBAKAN’I KUTLUYORUM

"Geçen hafta ilginç bir olay oldu Başbakan Cumartesi annelerini kabul etti. Güzel bir olay. Sayın başbakan’ı yürekten kutluyorum. Ama daha önce Cumartesi Anneleri için şunu demişti: 'Ne iş yaptıklarını bilmiyorum. Birileri tarafından kullanılıyorlar.' Eğer hak aramak birileri tarafından kullanılmaksa bu AKP’ye özgü bir modeldir."

"Şimdi sayın Başbakan’ın samimiyetini test edeceğiz. Cumartesi Anneleri’nden biri demiş ki faili meçhuller için bir komisyon kurun Başbakan da demiş ki, “O iş sadece bizim değil diğer partilerin de işi.” Şimdi, diyorum Sayın Başbakan faili meçhullerin araştırılması için önerge veremeye hazır mı. Çünkü biz daha önce önergemizi vermiştik. AKP grubu tarafından bunlar reddedildi. Sen eğer faili meçhullerin ortaya çıkmasını istiyorsan CHP’nin verdiği önergelere evet de…"

"Yok eğer biz senin önergeni kabul etmeyiz diyorsan sen ver önergeyi biz kabul edeceğiz. 12 Eylül mağdurlarını nasıl sömürdüyse Cumartesi Anneleri’nin dramını da öyle sömürmek istiyor."

SAHAYA İNDİ Mİ BAŞBAKAN?

"Mısır ve Tunus’taki olayları hepimizi izliyoruz. Sadece biz değil bütün dünya izliyor. Çünkü Mısır Ortadoğu’da kilit ülkelerden biri. Mısır’ı düşünenler Mısır’daki olaylardan daha önemlisi Mısır’daki olaylardan sonrasını düşünüyorlar. Yönetime kim gelecek. Neler olacak. Bir satranç oyunu mantığıyla yapıyorlar bunu. 47 yıllık Güvenlik Konferansında ilk kez CHP’den bir genel başkan yardımcısı çıkıp görüşlerini anlattı. Bundan dolayı mutluyuz. AKP’nin yaptığını yapmadık. Daha tutarlı olduk. Ama sayın Başbakan ne yaptı. Fincancı dükkanına giren fil gibi ortalığın darmadağın etti. “Biz olayı tribünden izlemeyeceğiz” dedi. Sahaya indi mi başbakan. Nerede başbakan… Obama ne yaptı özel temsilcisini gönderdi. Biz de gönderebilirdik. Ama ne yaptık Mısır hükümetini eleştirdik. Onlar da bizi eleştirdi. Dış politikada hatanın faturası kolay kolay telafi edilemez. Mısır’daki olayları daha sağlıklı değerlendirebilseydik. İktidardan ayrılmanın da erdem olduğunu biz anlatsaydık en olurdu. Beyefendi sahaya inecek. kimse seni sahaya indirmez ki. Sen sadece söylediğinle kaldın. Sen hep tribünde kalacaksın."

KIBRIS TARTIŞMASI

"Başbakan’ın ikinci gafı Kıbrıs’la ilgili oldu. Kıbrıs bizi kendimizden ayırtmadığımız bir ülke. Oraya barış getirmek için askerimiz oraya gitti. Onu yapan da sosyal demokrat lider Bülent Ecevit idi. Biz bütün bunları düşünerek Kıbrıs’a özel ilgi gösteriyoruz. Onların demokrasisi bizden daha fazla gelişmiş. Bizden daha fazla saydamlar. Siyasi partiler yasası itibariyle bizden daha ilerideler. Üniversiteleri var. Çalışanların grev hakları var."

SEN ONLARIN SIRTINI SIVAZLIYORDUN

"Başbakan pankart kaldıranlarla değil de bütün Kıbrıs halkı için besleme tabirini kullanıyor. Bunun altından nasıl kalkar bilmiyorum. Tarihte ilk kez bir başbakan kendi soydaşlarımıza besleme demiştir. Hazmedilir gibi değil. Pankart açan o 5-10 kişi Annan planı’na destek veriyor ve sen de onların sırtını sıvazlıyordun. Biliyorsunuz Başbakan iki tarafındaki camdan konuşur. Sayın Başbakan irticaen konuşmak senin ne haddine her konuştuğunda çam deviriyorsun. Danışmanlarının Başbakan’ı uyarması lazım. Sen onlara besleme dedin. Çıkıp birisi sormaz mı sen denen aynaya bakmıyorsun diye."

VATANDAŞLAR DA MI BESLEME

"Dubai ‘de 1 milyar dolar almak için imza atmadı mı senin bakanın. Herkese besleme gözüyle bakıyorsun. Vatandaşa makarna kömür dağıtıyorsun. Sana göre onlar da mı besleme. Bunlar sıfır sorun politikasıyla işe başladılar aramızın iyi olduğu ülkelerle de aramızı bozdular. Torba yasayı protesto ediyor işçiler memurlar. Otobüsleri kesiliyor, kimlik kontrolü yapılıyor ve geliyorlar biner gazı, soğuk su hepsi var. Sen kendi yurttaşına bunu yaptıktan sonra Mısır yöneticilerinden Mısır halkı için istekte bulunmasına kim değer verir."

EKONOMİ SAYFALARINDA BORÇLARIMIZ YOK

"Gazetelerin hangisini açsanız AKP’nin mucizelerinden bahseder. Ama orada ne kadar borçlandığımız yoktur. Açlıktan ölenler, işsizlik yoktur. İthalat yoktur, ihracattan bahsederler. Tarımdaki çöküşü bulamazsınız. Çiftçiler de yaşamlarından çok memnundur. “Bir tek ben de yok. Herkes hayatından memnun var” diye bir algı vatandaşın kafasına pompalanmaya çalışılıyor. Vatandaşların bankalara borcu 6,5 milyar dolardan 170 milyar dolara çıktı. 2002’de 10 bin vatandaş bankalara olan borcunu ödeyemezken bu sayı şimdi 625 bin. Ekonomide bir sorun var. Vatandaşın çektiği bir çile var. Niçin gazetelerin ekonomi sayfaları bunları görmez. Ekonomide hangi mucizeyi yarattınız siz. Sayın Başbakan Denizli’ye gitmiş 100 küsür tesis açmaya kimsenin görmediği tesisleri açmaya. Katılanlara bedava yağmurluk dağıtacağız diye ilan vermişler. Siyasi rüşvetle adam toplayacağına milletin haline bak sen."

DAHA ÇOK AF ÇIKARIRSINIZ

"Bu hükümetin döneminde 4 kez mali af çıktı. Bir ekonomi iyi yönetilse bu kadar çok mali af çıkar mı. İl affı çıkardıklarında mecliste bir daha af çıkmayacak demişlerdi. Ekonomiyi böyle yönetirseniz daha çok af çıkarırsınız."

(Radikal)