Âkil İnsanlar Ege Bölgesi heyeti çalışmalarına Kürt çözümüne yüzde 60 oranında "hayır" diyen İzmir'den başladı. Ege'nin 'Âkil İnsanları' herkesin çözümde aktör olmasını istiyor.

Radikal'den Nazan Özcan'ın heyette bulunanların görüşlerini aktardığı haberinde, heyetin 'Akil İnsanları', İzmir'in 'devletçiliği'nden ve endişelerinin nasıl sürece desteğe dönüşeceğinden bahsetti.

"ENDİŞELER DESTEĞE DÖNÜŞEBİLİR"

Fuat Keyman: Ege Bölgesi’nde süreç için ‘hayır’ diyenler yüzde 49,5, İzmir’de yüzde 60 olmasına rağmen, ilk gün hem sokakta insanlarla hem de STK’larla yaptığımız toplantıların sonucunda, beklediğimden çok daha olumlu bir havayla karşılaştım. Üç endişe var. Birincisi sürecin tam olarak neyi içerdiği bilinmiyor, o yüzden bilgisizlik, ki bizler de bilmiyoruz, kafa karışıklığı yaratıyor. İkincisi Abdullah Öcalan’ın bu kadar önemli bir mevkiye getirilmesi hoşnutsuzluk yaratıyor. Üçüncüsü de hükümetin bu sorunu çözüp demokrasiye geçeceği üzerine kuşkular var. Bunun yanı sıra bu şüpheci grup kanın durması, silahların susmasını olumlu karşılıyor. Bu da süreç şiddetsiz ve ölümsüz devam ederse, bu endişeleri olan grubun sürece çok daha fazla destek vereceği düşüncesini uyandırdı bende. Süreç çok ciddiye alınıyor, çok tarihi görülüyor ve çok içten destek veriliyor. Bu temelde, ilk günkü gözlemlerim İzmir endişeleri olan, fakat yaşadığımız süreç demokrasiyle eşitlikle ve güvenle devam ederse endişelerini sürece desteğe dönüştürecek bir il olarak bana geldi. Süreci protesto edenlerin, sokakta sürece destek verenlerden çok daha az olduğunu görmek de umut vericiydi. İzmir insanı saygınlığını ortaya koymuş oldu.

"İNSAN HAKLARINA DAYALI DEVLET İSTEYEN EN AZ YÜZDE 70"

TARHAN ERDEM: Aslında en zor işi bizim yapacağımız cümlesini çok duydum ama şu ana kadar bu sözün doğruluğunu kanıtlayacak herhangi bir hareketle karşılaşmadım. Bu yüzdeleri çıkaranlar, hangi sualin cevabını söylüyorlar onu bilmek lazım. Benim inancım, Türkiye’nin neresine gidilirse gidilsin, insan haklarına dayalı bir devlet kurulması isteği en az yüzde 70’tir. Kürt meselesi de bunun içindedir. Öbür oranlar, farklı suallerin cevabı olabilir. Protestolara gelince, kendileriyle karşılaşamadık emniyet tedbirleri yüzünden, karışlaşmak isterdim şahsen, onların sayısını ve anlamlarını duydum, etkili olduklarını da sanmıyorum. Bu ilk toplantı, genel fikri vermez. Çünkü fikri destekleyenlerin toplantısıydı. Yarın Urla ve Kemalpaşa’ya gideceğiz, orada daha net bir şeyler görürüz. Ama insanlar genel olarak tepkili değil, sükûnet içinde devam edeceğine hiç şüphe yok.

"BUGÜN TÜRKİYE’NİN EN DEVLETÇİ ŞEHRİ İZMİR’DİR"

BASKIN ORAN: Şu ana kadar en zor insanlarla karşılaşmadık. ‘Hainler’ diyen İP’liler ve TGB vardı. En zor karşılaşmamız CHP’lilerle olacak. Hedef onlarla diyalog kurmak. Bugün Türkiye’nin en devletçi şehri İzmir’dir. Benim gençliğime kadar Türkiye’nin en liberal kentiydi. 1930’larda Fethi Bey’in Serbest Fırkası, 50-60’larda ise Menderes’in DP’nin fethedilmez kalesiydi. O kadar ki, 30’da Fethi Bey’in elini öpmeye giden kalabalık, polislerin paniğine ve 12 yaşında bir çocuğun vurulmasına sebep olunca, babası çocuğu kaldırdı ve Fethi Bey’in ayaklarına bıraktı, “Başka kurban istiyorsan veririz, yeter ki bizi kurtar” dedi. ‘Kurtar’ dediği CHP devletiydi. Nisan 1960’ta ağabeyimle birlikte Cumhuriyet Meydanı’na Menderes’i yuhalamaya gittik. Yüz binlerin kükremesi karşısında meydana giremedik. İzmir böyle bir yerdi. Artık sapına kadar devletçi. İzmirli kızların bluzlu dolaştığını gören de İzmir’i liberal sanır.