12 Haziran seçimlerine Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku olarak katılan siyasal güçler, bu birlikteliği genişletmek ve kalıcı hale getirmek için biraraya geldiler ve bir Kongre Girişimi başlattılar.

Türkiye çapında yapılan toplantılarda belirlenen delegelerin katılımıyla da Bu hafta sonu, yani 15-16 Ekim’de Ankara’da Anadolu Gösteri ve Kongre Merkezi’nde Kongre ilk toplantısını yapacak.

Kongre çok geniş bağımsız kişi ve sivil toplum örgütlerini kapsamakla birlikte hazırlık grubunda şu siyasal yapılar yer aldı:


Barış ve Demokrasi Partisi, Demokrasi ve Özgürlük Hareketi, Devrimci Sosyalist İşçi Partisi, Emek Partisi, Eşitlik ve Demokrasi Partisi, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, İşçilerin Sosyalist Partisi, Hak ve Özgürlükler Partisi, Kaldıraç, Köz, Sosyalist Birlik Hareketi, Sosyalist Dayanışma Platformu, Sosyalist Demokrasi Partisi, Sosyalist Gelecek Parti Hareketi, Toplumsal Özgürlük Platformu, Türkiye Gerçeği, Yeşiller Partisi.

Özgür Gündem Gazetesi’nden Zana KAYA milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Sebahat Tuncel’e Kongre Girişimi’yle ilgili gelişmeleri sordu:

 “KONGRE YENİ ANAMUHALEFET OLACAK”

12 Haziran 2011 seçimlerinde 36 milletvekili çıkararak önemli bir başarı elde eden Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloğu, seçim sonrası Kongre Girişimi’ne dönüşerek faaliyetlerini yoğunlaştırdı. 20 bölgede toplantılar yapan, delegeler belirleyen Kongre Girişimi, 15-16 Ekim tarihinde Ankara’da kongresini yapacak. Kongre öncesi havayı, bölgelerden edindikleri izlenimleri, beklentileri ve Türkiye halklarına ne vaat ettiğini Kongre Girişimi’nde yer alan Sırrı Sürreya Önder’e sorduk.

Uzun süredir Kongre Girişimi’nin pratik faaliyetlerini yürütüyorsunuz. Gördüğünüz yerlere ilişkin izlenimlerinizi anlatır mısınız?, Kongre öncesi hava nasıl?

- Bunun için seçim kampanyası döneminden başlatmak lazım. Bloğun manifestosuyla gerçekleşen o biraraya geliş belki ilk defa bu kadar Türkiye halklarını heyecanlandırdı. Her kesimden emekçiyi, yoksulu, mağduru, mazlumu umutlandırdı. Bunu biz seçim kampanyamız sırasında çok canlı olarak müşahade ettik. Benim kişisel olarak şöyle bir gözlemim var. Bu blok, 3 milyon oy aldıysa en az 3 milyon insanın da kalbine dokundu. Temas etti, sevgisini kazandı. Kitleler bir günde fikir değiştirmezler. Birçok kesimin, insanın kalbi bizimleydi, bu biraraya gelişi çok heyecan verici ve umutlandırıcı olarak değerlendirdi. Ama önemli bir kısmı CHP’ye oy verdi bu hükümetten kurtulalım, oyumuzu bölmeyelim gibi bir düşünceyle hareket ettiler. Bir kısmı AK Parti’ye verdi. AK Parti’nin bir barış sağlayıcısı olabileceği, ona da bir destek vermek gerektiği gibi bir yanılgıdan yola çıktılar. Ama biz canlı olarak gözlemledik ki en az oy aldığımız kitle kadar bir kitlede büyük bir umut yarattık. Bu zaman zaman çalışmalarımızı aşan bir boyuta dönüştü. Blok büyük bir seçim zaferiyle çıkınca ve CHP’nin, AK Parti’nin hali pür melali de ortaya çıkınca bize doğru büyük bir yönelim başladı kitlelerde.

İki üç kesimi ayrıntılı saymak lazım. Biz gerek toplumsal temsiliyetlerle gerek bölgelerle yapılan toplantıların hepsine birer vekilin mutlaka katılmasına özen gösterdik. Gerek sivil toplum örgütleri, gerek çevre örgütleri, gerek siyasal örgütlerle milletvekili düzeyinde görüşmeler yürüttük. Daha sonra bölgesel, yerel düzeyde faaliyetler yürüttük. Bizi umutlandıran katılımın çeşitliliği. Engellilerden tutun da LGBT bireylere kadar, işsizlerden tutun emeklilere kadar, Kürt, Türk, Çerkes, Laz bir sürü insan bu toplantılara büyük bir umutla geliyor. Ve biz bu toplantıları hep onların da kürsüsüne dönüştürmeye özen gösterdik. Hepsi çıktılar konuştular, dertlerini anlattılar. Bu anlamda muazzam bir umut ve olumlu bekleyiş söz konusu. Bir diğer yönü apolitik gençlik, bugüne kadar hiçbir öğrenci eyleminde bile yer almamış öğrenci gençlik ya da işsiz gençlik artık muazzam bir geleceksizleştirme ile karşı karşıya olduğunu fark edip bizim toplantılarımıza çok yoğun bir ilgi gösteriyor.

Bir üçüncü husus bu eski solcu diye tabir edeceğimiz bir kesim var. Bunların birçoğu işte CHP’ye gitti ya da eridi bitti falan ama bunların dışında bir kitle var. Bunların dışında ağır bir yenilmişlik duygusu, umutsuzluk ama erdemli bir insan olma meselesinde hiç taviz vermeyen, biraz umudunu yitirmiş, bir şekilde köşesine çekilen muazzam bir kitle var. Bu ülkede 70’li yıllarda 500 bin kişiyle miting yapardı sosyalistler. Bu kitle nereye gitti. Bunlar eriyip yok olmadı. İşte bunların önemli bir kısmı temkinli bir şekilde bizim toplantılarımıza gelmeye başladılar. Bütün bunlar süreç boyunca gözlemlediğimiz şeyler.

Hafta sonu Kongre Girişimi’nin yapacağı kongreden beklentileriniz nelerdir?

- Bu tür tartışmaların çok içinde bulunmuş, bu süreçleri çok yaşamış birisi olarak her türlü iyimser ve temenni düzeyindeki düşüncelerimi bir kenara bırakıyorum. Farkını söylüyorum: Bundan önceki süreçlerde herkes ayrılıklarını konuşurdu. Şimdi müşterekliklerimizi konuşuyoruz. Bundan önceki süreçlerde incir çekirdeğini doldurmayacak bir mevzu yüzünden görüşmelerin yarıda kesildiğini biliriz. Bunu sıklıkla yaşadığımızı hatırlıyorum. Burada en ilkesel meselelerde bile ortaya çıkan görüş ayrılıkları için bunu şu an bir asgari müşterekte donduralım ama ilerleyelim noktasında yaklaşıyor insanlar. Beni umutlandıran, bu ayrılık noktaları bizim süreci sürdürmemizin önünde engel olmamalı yaklaşımıdır. Ameller niyetlere göredir derler ya niyet böyle olunca ortaya iyi bir şey çıkmaması mümkün değil. En büyük farkı budur geçmişten.

Bu tartışmaların bu kadar verimliliğe ve ortaklaşmaya dönük yürümesi bizim Çatı Partisi’nden Kongre’yi dönüşümüzle mümkün oldu. Kongre’de kimsenin kendi siyasal yapısını tasfiye etmeden yer alma şansı var. Bu Kongre bir parti oluşumuna da gidecek. Ama partileşmeye sıcak bakmayan oluşumları ya da biz böyle bir partide yapımız gereği yer almamalıyız diyen oluşumları da bu havuzun içinde tutabileceğimiz bir formüldür Kongre. Bu yönüyle çok önemli. Bunun için yol alabiliyoruz. Bunun için tartışmalar tıkanmıyor. Dolayısıyla Kongre’ye dönüşümüz ve Kongre’yi daha önemli bir yere koyuşumuzun bu süreçte önemli bir çözücü ve ilerletici etkisi oldu.

Türkiye halkları Kongre’de ne bulacak, yeni bir politik odak mı doğuyor?

- Türkiye halkları şunu hissedecek. İlk önce güven gelecek. Bugün Kürtler dışındaki muhalefette bir güven sorunu var, bir umutsuzluk sorunu var, bir biraraya gelememe sorunu var. Oysa biliyoruz ki en az Kürtler kadar kararlı insanlar bunlar da. Muhalefetin bu hali politikasızlığın yarattığı bir durum. Bu derde derman olacak, buna verilecek cevabın adıdır Kongre.

Egemenler bir ölüm hastalık denklemi içerisinde ölümü gösterip hastalığa razı ediyorlar. CHP’nin temsil ettiği muhalefete bir kulvar açılmış, iktidar zaten malum. Bunun dışında bir odak yok. İnsanlar bu iki odak arasında savrulmaya mahkum edilmiş. Biz ilk defa bu ülkenin anamuhalefeti olma iddiasını taşıyoruz. Bu da içi boş bir iddia değil. Gerçekten örgütlü toplum gerçeğini ve ihtiyacını, zaruretini bilen insanlar yürüttüğümüz çalışmanın aslında bir örgütlü toplum yaratmaya dönük bir faaliyet olduğunu da bilirler. Ayrı ayrı nehirler şeklinde akan bin tane muhalefet damarı var bu ülkede. Bu konudaki sloganımız ya da şiarımız şu: Toplumsal olanı siyasallaştırmak, siyasal olanı toplumsallaştırmak. Kongre bu meseleyle oluşturulacak cevapların adıdır. Hal böyle olunca bir anamuhalefet bloğuna dönüşecektir Kongre. Çünkü anamuhalefet için iki şey lazımdır. Bir; gerçek bir temsiliyet. Halktan kopuk olmayan, toplumsal kesimlerden kopuk olmayan bir temsiliyet. İki; doğru bir bakış. Bu ikisi biraraya gelmeden milyonlarca insan olsanız yine böyle bir şansınız yok. Şimdi hem bakış, perspektif olarak, hem de temsiliyet niteliği olarak yeterli bir taban hareketi var. Dolayısıyla anamuhalefet olacaktır. Anamuhalefet olması da şöyle bir anlam içerecektir. İktidar adayı olacaktır bu hareket. Bundan iki yıl önce muhalif sol, sosyalist ve ötekileştirilen bütün kesimlere iktidar lafı ettiğinizde çok mali hülya düzeyinde bir şey gibi geliyordu. Çok uzak bir şey gibi geliyordu. Oysa göreceğiz, yaşayacağız, bu ülkede iktidar alternatifi olacak bir oluşumdur Kongre. Ne şartla bizler bu disiplinde ve kararlılıkta durursak, küçük sorunlara büyük ilkeleri mahkum etme kısırlığına düşmezsek, temsiliyet meselemizdeki tahammülümüzü çok yüksek tutarsak, bu muhalefet kesimlerine alan açarsak, yani onu tahakküm altına almaya değil, gerçekten onların kendilerini her konuda ifade edebilecekleri bir alana, bir platforma dönüştürürsek evet bu bir iktidar alternatifi olmaya aday değil, mahkumdur.

Beni sevindiren bir şey daha var. En önemlisi belki bu. Kürt siyasal mücadelesi bu yapılanmada en önemli ilham kaynaklarımızdan birisi oldu. Çünkü deneyerek, yanılarak, büyük bedeller ödeyerek Kürt siyasal hareketi buna benzen bir yapılanmayı vücuda getirdi, ve altını doldurabildi. Hakiki bir örgütlenme oldu, kurgusal bir örgütlenme olmadı. Onun için bu anlamda bize önemli bir ilham kaynağı oldu. Giderek birbirine ilham veren, birbirini dönüştüren, birbirini geliştiren bir yapıya dönüşeceği umudunu taşıyorum. Bizi bu sıkışmışlıktan kurtaracak, egemenlerin elinde oyuncak olma gibi bir seçeneği tarihe gömecek bir örgütlenmenin eşiğindeyiz. Ve tarihsel olduğunu düşünüyorum, ilk defa böyle bir şey olduğu için.


“KONGRE GİRİŞİMİ İKTİDAR ALTERNATİFİDİR”

Kongre Girişimi tarihi bir kongreye gidiyor. Kongre öncesi Türkiye’nin 20 bölgesinde toplantılar yapıldı. Bu toplantıların çoğunda yer alan Sebahat Tuncel’e toplumun Kongre Girişimi’ne ilgisini ve Kongre Girişimi’nin topluma ne vaat ettiğini sorduk.

Katıldığınız toplantılarda gözlemleriniz neydi? Toplumun Kongre Girişimi’nin toplantısına ilgisi nasıldı?

- Genel olarak Kongre Girişimi’ne yönelik büyük bir ilgi var. Yerellerde halkın büyük bir ilgisi var. Tabii önemli olan, 15-16 Ekim’de yapılacak toplantıdan sonra tartışmalarda vaad edilen yerel meclisleri oluşturmak, halkı bu yönetime katmak, temsili demokrasiden katılımcı demokrasiye geçebilmek; Kongre Girişimi’nin asıl başarısı bu olacak. Çünkü yerelde asıl heyecan, kongrenin 825 delege için toplanması değil, Ankara’da toplanması değil. Asıl ilgi kongrenin yerellerde yerel meclisler kurması, onun ilgisi var. Bu ilgiyi örgütlü bir yapıya dönüştürebiliriz.

Bu çalışmalar kongreye nasıl yansır?

- Bizim beklentimiz, bu Kongre Girişimi’nin Türkiye’de toplumsal muhalefeti örgütlemesi, haftasonu yapılacak kongreden beklentimiz de bu yönlü. Toplumsal olanı siyasal, siyasal olanı toplumsallaştırmak genel sloganıyla çalışmalar yürütüyoruz. Dolayısıyla yerelde gerçekten bu sistemden zarar görmüş, demokratik bir toplumda yaşamak isteyen, bir yandan örneğin Karadeniz’de HES’ler aracılığıyla başlatılan toplumsal muhalefet, diğer yerlerde işçiler ve emekçilerin hak ve özgürlük mücadelesi, yine Kürdistan’da barış mücadelesi, yine kadın özgürlüğü, gençlerin özgürlük talebi, eşitlik talebi bütün bunları ortaklaştıracak bir organ olacak. Dolayısıyla Kongre Girişimi sadece siyasal partilerin olduğu bir zemin değil, siyasal partilerle birlikte aslında toplumun çeşitli kesimlerinin, kadın örgütlerinin, gençlik örgütleri, sendikalar, sivil toplum örgütleri, siyasi partileri, kurum, dernek, dergi çevresinde örgütlenen oluşumlar gibi çok geniş bir yelpazenin içinde olduğu bir zemin. Birey olarak kendisini var etmek isteyen kişiler var.

20 bölge üzerinden çalışma yürüttük. Bu 20 bölgede kurulacak bölge meclisleri, bunların altında kurulacak il, ilçe meclisleri Kongre’nin dayandığı zemin olacak.

Daha önce de çeşitli ittifaklar, ortak mücadele birlikleri oldu. Kongre Girişimi’ni bunlardan ayıran yönü ne?

- Bence birincisi gelinen sürecin önümüze koyduğu sorumluluk. Yani bütün siyasi yapılara, organizasyonlara, bu ülkede gerçekten demokrasi, özgürlük isteyen, barış isteyen kesimlerin önümüze koyduğu bir sorumluluk. Bu önemli bir nokta. Dolayısıyla kimse bundan kaçamaz. Ortak mücadeleyi yükseltmek. İkincisi; eskiden daha çok dayanışma ruhu öndeydi, enternasyonalist dayanışma yaklaşımı. Şimdi dayanışmayı aşan, birlikte mücadele perspektifi olan bir yaklaşım var. Üçüncüsü; sistemin tüm toplumsal kesimlere karşı yürüttüğü bir savaş var. Kürtlere, Kürt oldukları için, anadilde eğitim istedikleri için, statü istedikleri için, özgürlük istediği için, HES’ler meselesiyle yaşam alanları ellerinden alınan insanlar üzerinde baskı uygulanıyor. Gençler parasız eğitim istediği için aylarca ya da yıllarca cezaevinde kalabiliyor. Hakkını istediği için, sendikalı örgütlenme istediği için sistem baskı uyguluyor; tüm toplumsal muhalefete yönelik bir tek tipleştirme dayatılıyor. Ya benim gibi olursun ya düşmansın yaklaşımı bütün toplumsal kesimlere dayatılıyor. Bu nedenle ortak mücadele önemli bir konu. Bütün bu ezilen kesimler yan yana geldiğinde başarı şansı daha güçlü. Zaten herkes sorumluluğunun farkında, çalışmalarda da bunu gördük. Herkesin esas çalışması Kongre Girişimi oldu. Bunu yedek çalışma olarak değil de asıl çalışma olarak gördü ve tüm gücüyle yüklendi. Bu başarıyı da beraberinde getirdi.

Diğer bir konu da Kongre’deki tablo önemli. Herkesi kapsayacak, katılmak isteyenlere de kendisini açık tutan bir organizasyon olacak. Bir de Kongre’nin şöyle bir cazibesi var; ilk kez deneniyor. Çatı partisi, cephe, birlik bunların hepsi denendi. Bunlar Kongre için bir altyapı da oluşturdu. Bugün böyle bir örgütlenme yapabiliyorsak bu alt zeminin, altyapının bir artısı var bizim açımızdan. Ama Kongre Girişimi çok yeni bir şey heyecan yaratıyor.

Siyasi bir oluşumda kendini var edemeyenler de kendini görecek. O açıdan ilk olması bir heyecan yaratıyor. Bütün hepsini göz önüne aldığımız artıları da var eksileri de. Eksileri nedir? Her şeyden önce yeni bir model. Başka sorunlar çıkabilir. Bu sorunlarla karşılaştığımızda şöyle bir ortak karar aldık; pes etmeyeceğiz, çekip gitmeyeceğiz, kervan yolda dizilir misali yaşanan sorunları birlikte çözme konusunda bir yaklaşım var. Bu Kongre’nin başarısı açısından önemli bir konu.

Türkiye siyasi ortamında Kongre Girişimi nasıl bir alan açacak?

- Biz halkın iktidarını kurmayı, -klasik anlamda iktidar değil- halkın kendi özyönetimini kurabileceği, kendi kendini yönetebileceği, mahalle meclisleri, kent meclisleri örgütlemeye çalışıyoruz. Dolayısıyla iktidar alternatifi olacak bir harekettir. Kongre’nin amacı halkın iktidarını kurabilmek. Parlamenter zeminde düşünüldüğünde böyle ifade ediliyor belki. Ya da biz ona alıştığımız için şu anki durumuyla demokratik ana muhalefet diye, blok kendisini böyle tanımlıyoruz. Burada daha geniş bir amaç var. Diğeri, bu kongrenin başarısı nereden gelecek sorusudur. Şu an bütün kurumlar kendi yapısını koruyarak geliyor, fesh ederek değil. Bu önemli bir nokta. Biz Karedeniz’in mahallelerinde, yoksul emekçi mahallelerinde, Kürdistan’ın, Hakkari’nin yoksul emekçi kentlerinde ya da tarımda çalışan, tarlalarında çalışan insanlarla birlikte olabilirsek, yine İç Anadolu’da fabrikada, İstanbul’da Gebze’de organize sanayi bölgesinde çalışan işçilerle, emekçilerle birlikte olabilirsek, ya da hiçbir geliri olmayan yoksullarla birlikte olabilirsek, onların kendi sorunlarına çözüm gücü olabilmelerine zemin hazırlarsak, çözüm olacak mekanizmalar yaratabilirsek bu kongreyi ileri bir noktaya taşıyabiliriz. O açıdan Kongre Girişimi umut vaat ediyor.