HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve BDP Milletvekili İdris Baluken, İmralı’da yaptıkları toplantının ayrıntılarını Özgür Gündem'den Zana Kaya'ya anlattı.

Sırrı Süreyya Önder, Öcalan’ın süreç için en büyük risk olarak yasal dayanağın olmamasını gördüğünü belirterek, “Bu komplolara uygun zemin sunuyor” dediğini kaydetti. Baluken ise, Öcalan’ın “Süreci sırat köprüsünden alıp güvenli yola koymak Türkiye halklarının görevi” vurgusunu aktardı

KOMPLOLAR KÜRTLERLE İTTİFAKLA AŞILIR

Hükümetin vetosu nedeniyle uzun süredir İmralı’ya gidemeyen HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, geçtiğimiz hafta Öcalan’la görüşen heyette yer aldı. Öcalan, çözüm süreci, HDP, utanç duvarı, hükümetin yaklaşımları, özerkliğin uygulanma boyutları hakkında konuları değerlendiren Önder, Öcalan’ın merak edilen değerlendirmelerine ilişkin sorulara da yanıt verdi.

- Siz uzun zamandır İmralı’ya gitmiyordunuz üzerinizdeki veto nedeniyle uzun süreden sonra ilk kez Sayın Öcalan ile karşılaştınız, sizin ilk izlenimiz neydi, nasıl bir karşılama oldu?

Geleceğimden haberi vardı. Yani görüşmelerde de heyete müdahale edilmemesi konusunda devlet heyeti ile çok ısrarlı görüşmeler yaptığını belirtmişti. Bu anlamda  yani heyete Sayın Öcalan’ın isteği üzerine dahil edildiğimi anladım. Bu iki açıdan önemliydi. Hükümet çevreleri Gezi’deki duruşumdan dolayı koydukları vetoyo aslında Sayın Öcalan, ‘Sırrı’yı istemiyor’ diye bir propagandaya dönüştürmüşlerdi. Ve buradan Sayın Öcalan ile Gezi’yi karşıt bir şey gibi konumlandırma çabasıydı, özelde de Kürt siyasal hareketi. Bu propagandayı boşa çıkarması açısından önemliydi. Ama Sayın Öcalan’ın deyimi ile aktarayım, ‘bu durum yapıcı bir gelişme, olumlu bir gelişmedir ve bu tür müdahaleler yaşanmamalıdır’ diyerek özetledi.

- Bu şu anlama geliyor mu, Sayın Öcalan’ın iletişim koşullarında bir değişimin parçası olarak okunabilir mi?

Bu konuda ancak yürüttüğümüz görüşmelerde edindiğim izlenimi aktarabilirim. Bu Sayın Öcalan’ın daimi ve ısrarlı talebi bu konuda henüz devlet tarafından bize ‘bundan sonra böyle düzenlenecek ya da şöyle düzenlenecek şekilde’ netlikle ifade edilmiş bir tutum henüz yok. Fakat bir izlenim aktarmak gerekirse avukat görüşmelerinin çözülmek üzere olduğunu söyleyebilirim edindiğimiz izlenim bu. Ve basınla ilişkilerin de hemen olmasa da orta vadede böyle bir imkanın sağlanabileceği izlenimini edindim.

- Türkiye’nin merak ettiği çözüm sürecinin içinde bulunduğu durum. Çözüm sürecinin neresindeyiz?

Mevcut durum için Sayın Öcalan ‘bir sırat köprüsünün üzerindeyiz’ dedi. Buna konuşmasının sonunda bir atıfta yaptı. ‘Sırat köprüsünün üzerindeyiz fakat şu an tek yanlı bizim çabalarımızla yürüyor. Ama barış irademiz ve Newroz bildirgesinin arkasındayım’ dedi. ‘Tek başımıza da kalsak bu idaremizi sürdürme kararlılığındayız. Ama zemini söyledim. Zemin bir Sırat köprüsüdür. Kim düşer kim kalır burada bu öngürülemez, bu açıdan bu durum bu şekilde yürümemeli’ dedi ve iki temel eksiğine işaret etti. ‘Birincisi, sürecin ve kendisinin dolayısıyla yasal bir tanımlamaya kavuşturulması. Sürecin yasal dayanaklarının ve altyapısının oluşturulması. Bu aynı zamanda süreci denetleyen, geliştiren de bir şey olacaktır. Bunun dışında bu haliyle aslında devlet dahil hepimiz suç işliyoruz gibi yorumlanabilir” dedi. Türkiye gibi kaygan zeminde komploya istekli yapıların bu durumu her an ve her şekilde kullanabilecekleri endişesini dile getirdi. Dolayısıyla sürecin birinci eksiğine, buna işaret etti. Sürecin ikinci eksiği ise, kendisinin iletişim olanakları olarak vurguladı. Bu da aslında birinci eksikle bağlantılı bir durum. Birinci alanda yaşanan sıkıntıların giderilmesine yönelik müdahale bu alanın eksiğini ortadan kaldıracaktır. İletişim olanaklarından “Heyetler,  medya, akdemisyenler ve bilim insanları süreci geliştirecek, hükümeti cesaretlendirecek. Bir anlamda hükümeti de meşru bir tabana ve yasal bir tabana oturtacak olan şey budur” dedi. Hükümetin seçim vb. kaygılarla bundan uzak durmasını büyük bir aymazlık olarak niteledi. Çünkü; tam da 40 yıllık bir sorun çözülecek ve bu da hiçbir zaman bu sorunu çözenlere bir oy kaybı olarak geri dönüş yapılmaz, tam tersine demokratikleşme, tam demokratikleşme, radikal demokratikleşme herkesin kendisini daha güvende hissetmesini sağlamanın yolu. Başka da yolu yok dedi.

- Sayın Öcalan, devlete-hükümete 3 öneri sunmuştu. Bu konuda bir gelişme var mı?

Sayın Öcalan o önerileri sunduktan sonra devlet ile görüşmesini bizden bir gün önce yapmıştı. Zaten aile görüşüne de yansımıştı bu. Devlet heyetinin görüşmemesini Sayın Öcalan eleştiriyordu. Biz gitmeden bir gün önce bu konuda yoğun bir görüşme yaptıklarını anlattı. “Bunun sonuçları 1-2 hafta sonra ortaya çıkacaktır” dedi. Daha fazla bir açılım getirmedi fakat bu görüşmenin yapılmış olmasını önemli buluyordu.

- En son Batman’da yaşanan cinayet, Hizbullah’ın durumu ve Rojava sınırına örülen duvara ilişkin bir tespiti oldu mu?

Rojava ile bağlantılı olarak genel siyasi durumu anlattı. Hükümetin gelişmeleri doğru okuyamadığını, doğru müdahale edemediğini söyledi. Bu Hizbullah meselesinin arkasında artık Hizbullah’ın kendisinden çok komplo geliştirmek isteyen bütün güçlerin mevzilenebileceğini söyledi. Fakat bütün bunların temelinde hükümetin dış politikasındaki yanlış değerlendirmelerin ve analizlerin yol açtığına dikkat çekti. Danışmanların ve bürokratların -kendisi ile görüşen devlet heyetini ayrı tuturak- bu süreci doğru okuyamadıklarını, Başbakan’a da doğru aktarmadıklarını düşünüyor. Bunu uzun uzun detaylandırdı. Bunun en somut yansımasının duvar meselesinde ortaya çıktığını söyledi. “Eğer doğru bir analiz yapılmış olsaydı o bölgeye duvar değil, var olan mayınları temizlemek şeklinde bir yaklaşım geliştirmeleri gerekiyordu” dedi. “Ortadoğu’da ve tüm Ortadoğu halkları için demokratikleşmenin yolu anti-Kürt yapılanmalar oluşturmak değil tam da Kürtler ile ittifak kanallarını açmak, varolan engelleri kaldırmakla mümkündür” dedi. “Öbür türlü bu gelişen komplolar, Kürt halkından çok hükümeti alıp götürür” dedi.

- Sayın Öcalan’ın ‘Devleti beklemeyin kendiniz özgür yaşamı inşa edin’ önerisi vardı. Bu konuda yeni bir analizi var mı?

Evet 5. kitabına yine vurgu yaptı ve o sekiz başlık olarak sunduğu önerinin sivil, siyasi yapılar tarafından, belediyeler başta olmak üzere sürat ile hayata geçirilmesi, özgün olarak bunun hayata geçirilmesi, hayata geçirmenin yollarının bulunması gerektiğini söyledi. Gençliğe vurgu yaptı. Gençlik kendisini bu alanda eğitmeli ve yetkinleştirmeli tesbitinde bulundu. Genel hatlarıyla o 8 başlığa gönderme yaptı. “Bu, bütün siyasal yapıların görevi olmalı ve bunu herkes kendi özgünlüğüne uyarlamalı ve geliştirmeli” dedi.

- Hasta tutsaklar konusunda neler söyledi?

“Burada hükümetin şunu görmesi lazım” dedi. Tamamen yasal olan bir hakkı eğer kullandırtmıyorlarsa bu sadece bize  yapılmış bir haksızlık değil aynı zamanda hükümete yönelik bir komplodur. Bunu engelleyen bürokrat, bunu engelleyen kurum bu konuda yasal hakkın uygulanmasına karşı oluşturulan bariyerler, bunların tümü böyle bir komplonun ürünüdür ve bu konuda hükümet cesur ve kararlı adımlar atmalıdır. Bu neredeyse her şeyden daha önemlidir. Çünkü bir insalık sorunudur temelde. Bütün hasta tutsaklar başta olmak üzere tüm tutsaklara özel selamlarını gönderdi.

HDP KOŞUYA HAZIRLANMALI

- HDP yeni kuruldu. Biz Sayın Öcalan’ın HDP’yi çok önemsediğini ve heyecan duyduğunu biliyoruz. Nasıl karşıladı?

Ben, Eşbaşkanımız Sayın Kürkçü (Ertuğrul Kürkçü) başta olmak üzere bütün bileşenlere ve katılım gösteren herkese özel selamlarını gönderdi. Kongrede ortaya konulan çerçevenin çok doğru olduğunu, fakat bu dilin daha kapsayıcı ve genişleyici bir yere evrilmesi gerektiğini, öbür türlü dar bir yapıda kalma tehlikesinin oluşabileceğine vurgu yaptı. Bunu bir ilk adım olarak görmek gerektiğini fakat bunun süratle bir koşuya çevrilmesi gerektiğini söyledi.