HDP Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, olası bir erken, baskın ya da tekrar seçime "bütün kurumlarıyla" hazır olduklarını, hatta yapılacak olan seçimde, "en az 4-5 puan oylarını artıracaklarını" söyledi.

Davutoğlu ve Kılıçdaroğlu'nu dün yaptığı koalisyon açıklamalarından sonra DİHA'ya konuşan HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, "erken seçimin tek seçenek ve ihtiyaç olmadığını" belirterek, "Acil ihtiyaç olan demokrasi ve barıştır" diye konuştu. Yapılacak olan erken, baskın veya tekrar seçime HDP'nin "bütün yapılarıyla" hazır olduklarını belirten ve kişi olarak gönlünün "eğer ülke söz konusu olmamış olsaydı, yapalım bir seçim ister, taşımalı ister aşırmalı ne yaparlarsa yapsınlar bunları yüzde 30 bandına oturtalım; biz de kurtulalım bölge de kurtulsundan yana" olduğunun altını çizen Önder, şöyle konuştu:

'ÇÖZÜMSÜZ BİR MESELE VARSA KÜRDE SAVAŞ İLAN ET’

"Erken seçim şüphesiz bir seçenektir ama ihtiyaç mıdır emin değilim. Herkes biliyor ve farkında ki, erken seçim tekrar seçim baskın seçim, adı ne olursa olsun, yapılacak bütün seçimlerden HDP minimum 4-5 puan daha ekleyerek çıkacaktır. Bölgedeki maaşlı insanlar hariç, geri kalan bütün halk AKP'nin Kürt varlığına topyekûn bir savaş açtığı bilincine gelmiştir. Yapılacak bir seçimde artık tabela partisi bile olamayacak durumdadır. Erken seçim bir ihtiyaç mıdır? değildir, peki ihtiyaç olan nedir? İhtiyaç olan acil bir demokrasi ve barıştır.

‘DAVUTOĞLU TASFİYE EDİLMEK İSTENİYOR’

Burada Davutoğlu madara edilerek, tasfiye edilmek istenmektedir bizzat kendi arkadaşları ve Cumhurbaşkanı tarafından. Türkiye'nin kırk yıllık ezberi devreye girmiştir. Denklem de şudur: 'Ortada çözümsüz bir mesele varsa, Kürde savaş ilan et.' Bu denklemden hem Davutoğlu hem de ülkenin bir tek çıkışı vardır. Demokratik mücadele ve yaşam bilinci en gelişkin olan Kürt halkının ve onun siyasi temsilcilerine gelerek 'ben ettim siz etmeyin. gelin bu dikeni batığı yerden birlikte çıkaralım' diyerek nedamet belirtmek ve ergen akıncı piskozundan kurtularak bölgedeki karanlık terör örgütleriyle bütün ilişkilerinden vazgeçmek ve bu yapılarla arasına belirgin bir mesafe koymak olmalıdır. Geri kalan mesele (seçim) biz bütün kurumlarımızla hazırız. Hatta şahsi fikrim eğer ülke söz konusu olmamış olsaydı, yapalım bir seçim, ister taşımalı, ister aşırmalı ne yaparlarsa yapsınlar bunları yüzde 30 bandına oturtalım bizde kurtulalım bölgede kurtulsundan yanadır gönlüm."

'İKİ AYDIR ZATEN FİİLİ BİR AKP-MHP KOALİSYONU VAR'

Ayrıca Koalisyon görüşmelerinin sonuçsuz kalmasına yönelik değerlendirmelerde de bulunan Önder, Türkiye'nin seçimlerden bu yana geçen 2 aylık süreçte, "fiili bir AKP-MHP koalisyonu pratiğine" şahitlik ettiğini söyledi. "Buna dair değişik fragmanlar izledik bütün ülkeler olarak. Davutoğlu'nun CHP koalisyon görüşmelerinin sonucunu açıklarken, yaptığı konuşmadan değil bir parlamenter veya siyasetçi; ülkenin sıradan bir yurttaşı olarak derin bir üzüntü duydum" diyen Önder, şunları söyledi:

‘KENDİ ERDEMLERİNİ ANLATTI DURDU’

"Türkçeyi kullanamayan, derdini anlatamayan, basit bir sunumu bile derleyip toparlayamayan üstelik de iki kez sözünü ihlal etmiş bir insanın ezilişine tanık olmak acı vericiydi. Birinci sözü 'benim partim tek başına iktidar kuracak oyu almazsa AKP Genel Başkanlığından istifa eder nöbeti bir başka arkadaşıma devrederim' sözüydü. Bu sözün üstüne yattı. Herkesin de bunu unutmuş olacağını varsaydı. Bunu yapan kendisi değilmiş gibi, dünkü konuşmasında koalisyonun sefahatini anlatmak yerine kendi erdemlerinden bahsetti durdu.

'ARKADAŞLARIN SENİ YİYOR, BU ZİLLETE DAHA FAZLA ORTAK OLMA DERDİM’  

Anadolu'da bir söz vardır, 'Yahu sen bırak da başkası seni övsün' derler. Başta Cumhurbaşkanı ve kendi bakanları olmak üzere herkes zelil ettiği için garibimde kendi kendini övdü durdu. Bu duruma çok üzüldüm ama konu bir ülkenin başbakanlığını fuzuli ve yasaları zorlayacak şekilde işgal eden bir şahsiyet söz konusu olunca, bizim üzüntülerimiz kıymetsizdir. Yasaları en basit şekliyle çalıştırmak gibi bir acil gündemimiz vardır. Sayın Başbakan sohbet etme olanağım olsaydı, onun kulağına 'Yahu babam bu Cumhurbaşkanı ve arkadaşları seni yiyorlar, bu zillete daha fazla katlanma demek isterdim." (DİHA)