Abdullah Öcalan'ın KCK'nin Kandil ve Avrupa'daki yöneticilerine yazdığı mektuplar, muhataplarına ulaştırıldı. BDP'li yöneticilerin, kötü hava koşulları nedeniyle Kandil'e gidemedikleri açıklandı.

İmralı'da 7 Aralık'ta BDP Grup Başkanvekilleri Pervin Buldan ve İdris Baluken ile HDP Eş Genel Başkanı Sırrı Süreyya Önder ile görüşen Abdullah Öcalan'ın, çözüm süreci ile ilgili Kandil'deki KCK yöneticileri ve örgütün Avrupa yöneticilerine yazdığını söylediği mektuplar, görüşmeden sonra Kandil ve Avrupa'ya gönderilmek üzere BDP'ye verilmişti.

BDP tarafından 20 sayfa olduğu belirtilen mektupların partinin belirlediği yetkililer tarafından Kandil ve Avrupa'ya gönderilerek muhataplarına teslim edildiği belirtildi.

BDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, 20 sayfa olan mektupların kendilerine teslim edildiğini, kendilerinin de mektupları ilgili yerlere ulaştırdıklarını belirterek şöyle dedi:

"Daha önce mektupları biz heyet olarak görüyorduk. Mektuplarla birlikte İmralı'da yaptığımız görüşmeleri KCK yöneticileri ile değerlendiriyorduk. Ancak, bu kez hem kötü hava koşulları, hem meclisteki bütçe görüşmeleri nedeniyle heyet olarak gidemedik ve mektupları muhataplarına ulaştırdık. İhtiyaç duyulması halinde BDP heyeti olarak hem Kandil hem de Avrupa'ya gidebiliriz."

BALUKEN: ÖCALAN'IN ÖNERDİĞİ KOMİSYONLARLA İLGİLİ GÖRÜŞMELERİMİZ SÜRÜYOR

BDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken ise, PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından önerilen 8 komisyonun Türk ve Kürt halkları açısından tarihi öneme sahip olduğunu belirtti.

Öneriler ile emperyal çıkarların boşa çıkarıldığına işaret eden Baluken, "Hükümet ile bazı görüşmeler yapıyoruz. Ortadoğu ve dış politikası, Kürt politikası bu perspektiften uzak bir noktada duruyor. Ancak yürüttükleri politikalar her gün yeni bir iflası yaşıyor. Bu yönü ile önümüzdeki dönemlerde biz AKP'nin Kürt politikası ve Ortadoğu politikasında bu iflaslardan ders alarak yeni bir arayışa girmek zorunda kalacağını düşünüyoruz" dedi.

PKK Lideri Abdullah Öcalan, 24 Haziran günü BDP heyeti ile yaptığı görüşmede yaz aylarında Meclis'in çalışmasını ve çözüme ilişkin 8 komisyon üzerinde yoğunlaşılmasını önermişti. Öcalan'ın önerdiği komisyonlar ise, Hukuk Komisyonu, Sosyo-Ekonomik Komisyon, Misak-ı Milli Komisyonu, Kadın Özgürlüğü Komisyonu, Ekoloji Komisyonu, Sivil Toplum Komisyonu, Güvenlik Komisyonu, Hakikatleri Araştırma ve İzleme Komisyonu'ndan oluşuyor.

ÖCALAN KOMİSYONLARIN ANAYASA ÇALIŞMASINA DAHİL EDİLMESİNİ İSTEDİ

BDP ve HDP heyeti, 7 Aralık günü yeniden İmralı Adası'na giderek PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüştü. Görüşme sonrasında açıklamalarda bulunan BDP Grup Başkan Vekili Pervin Buldan ise, görüşmede Öcalan'ın 8 komisyon önerisinden yeniden bahsettiğini belirterek, "Aslında temel yasa dediğimiz temel başlıklar dediğimiz konu bu. Eğer bunlar hayata geçerse sanırım yasal zeminin de bir hazırlığı olmuş olacak. Dolayısı ile bu 8 komisyonun altını önemli bir kez daha çizdi. Ve bunu bir şekilde anayasaya da getirmemiz gerektiğini ifade etti" dedi. Buldan, ayrıca, Öcalan'ın BDP'ye de 8 komisyonun oluşturulması için AKP ile görüşerek bir "projelendirme" yapma önerisinde bulunduğunu söyledi.

'KOMİSYONLAR ÖNEMLİ PERSPEKTİFLERİ İÇERİYOR'

İmralı'ya giden heyette yer alan BDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, 8 komisyonun önemini ve komisyonlara ilişkin çalışmalarını DİHA'ya değerlendirdi. Baluken, komisyonların sadece başlığına bakıldığı zaman bile Türk ve Kürt halkları açısından gerek Kürt sorununun çözümünde gerekse Türkiye'nin demokratikleşmesi ve iflas noktasına gelen Ortadoğu politikasının yeniden soluk alması açısından önemli perspektifleri içerdiğinin görüldüğünü kaydetti.

ÖCALAN'DAN ULUS-DEVLET VURGUSU

Baluken, "100 yıllık Kürt meselesinin geçmişe dair bir yüzleşmesinin yapılması sadece Türkiye'deki Kürt meselesinin çözümü için değil, Ortadoğu'da halklar üzerindeki emperyal planların teşhiri açısından da bizce son derece önemlidir. Dolayısı ile Sayın Öcalan aslında bu komisyonlar ile bir nevi 100 yıl önce elinde haritalarla, cetvellerle halklara gelecek çizmeye çalışan ve bunu da halkları birbirine düşürme üzerinden yapan emeperyal planları da boşa çıkarmış oluyor. Çünkü Sayın Öcalan Ortadoğu'daki bütün sorunların kökeninde ulus-devlet anlayışının ve kapitalist modernitenin sömürge anlayışının olduğunu düşünüyor. Gerçekte böyledir. Özellikle bu Lozan Antlaşmaları'ndan sonra Kürtleri ve Kürdistan'ı yok sayan Arap, Türk ve Fars milliyetçiliği üzerine dayanan ulus-devlet yapılarının 100 yıldır bu coğrafyaya halklar açısından acı gözyaşı ve kan dışında hiçbir şey getirmediğini düşünüyoruz" diye konuştu.

'100 YILLIK HEGEMONİK PLANLARI BOŞA ÇIKARIYOR'

Komisyonların önemine işaret eden Baluken, PKK Lideri Abdullah Öcalan tarafından önerilen komisyonlardan biri olan Misak-ı Milli Komisyonu'nu 100 yıllı hegemonik planları boşa çıkaran ve çözümün tek yollu olan Ortadoğu halklarının konfederal birlikteliğinin bir adımı olarak değerlendirmek gerektiğini vurguladı. "Aslında küreselleşme ve global dünyada sınırların anlamını yitirdiği, ülkeler arasındaki sınırların tamamen ortadan kaldırıldığı, AB gibi üst birlikteliklerin artık dünya tarafından örnek alındığı bir dönemde, bu çözümü öneren tek lider olarak sayın Öcalan'ı görüyoruz" diyen Baluken, bu nedenle Ortadoğu'da artık sınırların kaldırılması, örülen duvarların yıkılması, tel örgütlerin kaldırılması, mayınların temizlenmesi gerektiğini kaydetti. Baluken, "Bütün bunlar salt Kürt meselesi için değil Ortadoğu'da halkların bir arada demokratik bir geleceği için son derece önemlidir. Gelişmeler de bu yönü ile Sayın Öcalan'ı doğrular nitelikte ilerliyor" dedi.

'HÜKÜMET İLE BAZI GÖRÜŞMELER YAPIYORUZ'

Komisyonlarla ilgili tartışmaların önümüzdeki günlerde daha detaylı olarak kamuoyunun gündemine geleceğini söyleyen Baluken, konuşmasının devamında şunları kaydetti: "Şu anda hükümet ile bazı görüşmeler yapıyoruz. Hükümetin Ortadoğu ve dış politikası, Kürt politikası bu perspektiften uzak bir noktada duruyor. Ancak yürüttükleri politikalar her gün yeni bir iflası yaşıyor. Dolayısı ile AKP bu yönü ile mevcut politikasını sürdürmede zorlanma yaşıyor. Bu yönü ile önümüzdeki dönemlerde biz AKP'nin Kürt politikası ve Ortadoğu politikasında bu iflaslardan ders alarak yeni bir arayışa girmek zorunda kalacağını düşünüyoruz. Şimdiden bunun perspektifinin Sayın Öcalan'ın önerdiği Misak-ı Milli Komisyonu başlangıcı ile halkların arada fiziki sınırları kaldırarak bir arada yaşama iradeleri olduğunu düşünüyoruz. Türkiye'nin önümüzdeki dönemlerde bu komisyon ile ilgili ciddi tartışmalar yapacağını belli bazı adımları atmak durumunda olacağını tahmin ediyoruz."

'ÖCALAN BAZI TEMEL MEKANİZMALARI FORMÜLE EDİYOR'

Misak-ı Milli Komisyonu kadar Hukuk Komisyonu'nun da önemli olduğuna vurgu yapan Baluken, Türkiye'de en önemli sorunun yasal ve anayasal değişikliklerin yapılmaması olduğunu kaydetti. Bu sorunları çözmek amacıyla Hukuk Komisyonu'na acil ihtiyaç olduğunu kaydeden Baluken, diğer komisyonların önemini ise şöyle sıraladı: "Son AB parlamentosunun Türkiye ile ilgili rapor taslağı açıklandı. Orada da bu eksiklikler bir bir ortaya konuldu. Türkiye'nin de AB hedefi var bu komisyonlar da bu hedef içindir. Örneğin Ekoloji Komisyonu var. Türkiye ve Kürdistan'da doğayı olduğunca talan eden bir yaklaşım vardır. Gelecek nesiller için insan yaşamı tehdit ediliyor. Bu politikaları açığa çıkaracak bir komisyondur. Bugün Karadeniz köylüsünden Manavgat köylüsüne kadar, Bergama'daki çiftçiden Kürdistan'da yaşayan çiftçiye kadar 76 milyonun tamamında doğaya karşı uygulanan bu kapitalist politikalara karşı ciddi bir tepki var. Dolayısı ile Meclis'te bir Ekoloji Komisyonu'nun kurulması devletin politikalarına karşı toplumu ve doğayı koruyan çıok önemli bir görev üstlenecek. Sayın Öcalan adeta bu coğrafyadaki bütün ihtiyaçları çözebilecek bazı temel mekanizmaları formüle ediyor."

'KOMİSYONLARIN TAMAMININ HAYATİ İŞLEVİ VAR'

Türkiye'de kimsenin komisyonlara ihtiyaç olmadığını söyleyemeyeceğini kaydeden Baluken, komisyonların tamamının Türkiye açısından çok hayati işlevleri olduğunu kaydetti. PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın ortaya koyduğu komisyonlara hükümet veya devletin salt Kürt sorunu ekseninde yaklaşmaması gerektiğine işaret eden Baluken, "76 milyonu ilgilendiren çok önemli çözümleri ve perspektifleri içinde barındıran formülasyonlar olarak yaklaşmalıdır. Kadın Özgürlüğü Komisyonu var. Ülkenin en önemli sorunlarından birisi kadın katliamlarıdır. Şu anda Meclis'te bir bütçe görüşülüyor tamamen erkek egemen zihniyetine göre planlanmış bir bütçedir. Bu ülkedeki tüm kadınlar bu uygulamalardan rahatsızdır. Dolayısı ile kadın özgürlüğü komisyonunun ihtiyaç olmadığını sırf Sayın Öcalan önerdi diye karşı çıkılması gerektiğini aklı başında kimse savunamaz" dedi.

'ŞARTLAR AKP'NİN ARTIK ADIM ATMASINI DAYATIYOR'

PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın sürecin başında 3 aşamalı bir yol haritası ortaya koyduğunu, bunun gerekleri açısından AKP hükümetinin ikinci aşamada üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediğini ve tıkanıklığın meydana geldiğini, Öcalan'ın da bunu aşmak amacıyla ilk olarak bu komisyonları önerdiğini hatırlatan Baluken, şunları vurguladı: "O dönemde Meclis'te çözüm komisyonu çalışma yürütüyordu. Tatil dönemine denk gelmişti. Yaz boyunca sürecin heba edilmemesini ve yaz döneminde bu komisyonların kurulmasını ifade etmişti. Hükümet maalesef Suriye, Rojava ve Ortadoğu'daki gelişmeler üzerinden Kürt meselesine karşı güncel konjönktürü kovalayan ve bu yönü ile tasfiye niyetinden vazgeçmeyen bir yaklaşım içinde olarak önerileri hayata geçirmedi. Ama şimdi gelinen aşamada Suriye politikasının tamamen çöktüğünü, Türkiye'nin bu politika yüzünden ciddi bir izolasyon yaşadığını, Rojava'da bütün çabalara rağmen Kürtlerin statü sahibi olduğunu artık herkes kabul ediyor. Dolayısı ile şartlar AKP'nin fırsatçı yaklaştığı şartlarda değil. AKP'nin artık adım atması dayatıyor şartlar. Bütün bu gelişmeler AKP'nin öngördüğü şekilde olsaydı, AKP 8 komisyonun hayata geçirilmemesi noktasında direnç gösterecekti; ama şu anda şartların dayattığı bir şey var. AKP'nin niyetinden bağımsız olarak iç ve dış politikada içinde girdiği çıkmaza çaredir bu 8 komisyon önerisi. Amansız bir hastalığa yakalanmış hastanın kalıcı tedavi reçetesidir. AKP ya bu reçeteyi kabul edecek ya da bunu görmezden gelirse amansız hastalık içerde ve dışarıda ilerleyerek ciddi bir sonuçla nihayetlenecek." (Haber fx, Radikal)