İrfan Aktan, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın Diyarbakır Newroz'unda okunan mesajına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. zete.com'daki "Öcalan'ın mektubu kime ne mesaj veriyor?" başlıklı yazısında konuyu irdeleyen Aktan, "Öcalan bugünkü mektubuyla üç kesime net bir mesaj yolladı. İlk mesaj hükümeteydi; Dolmabahçe toplantısıyla resmen kabul ettiğiniz 10 maddenin gereğini yapın! İkinci mesajı kendi hareketi ve Türkiye halklarınaydı; Sizin özgürlük, eşitlik ve demokrasi beklentilerinizi boşa çıkaracak bir pozisyon almam, dedi. Ve nihayet Öcalan’ın üçüncü mesajı tarih sayfalarınaydı ki, bunu daha önce şu mealen şu sözlerle ifade etmişti: Ne aldattım ne aldandım," diye yazdı.

Aktan'ın yazısının bir kısmı şöyle:

(...)Öcalan’ın bu seneki mektubu, hem içeriği hem de bağlamı itibariyle çok kritikti. Zira son dönemlerde AKP kurmaylarının HDP, PKK dahil olmak üzere sürecin tüm aktörlerini Öcalan referansıyla küçümsemeleri, tabanda ciddi kuşkular yaratıyordu. Öyle ki, Ankara-Diyarbakır uçağında yan yana oturduğumuz genç bir Kürt iş adamının, “Abi acaba bu devletle ne konuda anlaştı da bunlar bu kadar Apo’yu seviyor” sorusu son zamanlarda pek çok kişi tarafından dile getiriliyordu. Öcalan, mektubuyla bu kuşkuları tamamen ortadan kaldırdığı gibi, AKP’ye de daha önce söylediği üzere “bana taktiksel yaklaşmayın” mesajını tekrarlamış oldu. Öcalan’ı kararları hareketi tarafından tartışılmaz bir lider olarak kafalarında kurgulayıp o kararlarının da devlet lehine olmasını arzulayan AKP ve kurmayları, kırk yıldır Ortadoğu gibi bir coğrafyada, bıçak sırtında siyaset yapan bir lideri hâlâ tanımamış olduklarını bu vesileyle fark ederler mi, bilinmez. Ancak artık Kürt hareketinin bileşenlerine “siz öyle diyorsunuz ama Öcalan bizimle hemfikir” yollu aba altından sopa gösteren AKP taktiğinin hiçbir hükmü kalmamış durumda.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Öcalan’dan gelen mesajın içeriğine önceden vakıf olduğu için İmralı izleme heyeti oluşturulmasına dün tepki göstermişti. Böylece süreç boyunca ilk defa Erdoğan, bu kadar net bir biçimde Öcalan’a ve pozisyonunun gereklerine dair çabalara cephe almış oldu. Erdoğan başından itibaren hegemonyasını pekiştirmek için Öcalan’ın barış stratejisini suiistimal etmeye odaklanmış durumda. AKP kurmayları da Öcalan’ı “şu demode solcuları bir kenara bırakın, gelin biz beraber yol alalım” söylemiyle etkileme çabasında. Uzun lafın kısası Öcalan bugünkü mektubuyla üç kesime net bir mesaj yolladı. İlk mesaj hükümeteydi; Dolmabahçe toplantısıyla resmen kabul ettiğiniz 10 maddenin gereğini yapın! Öcalan’ın hükümete veya devlete 10 maddeyi bir milyonu aşkın insanın gözü önünde hatırlatması, aynı zamanda Erdoğan’ın tahayyül ettiği otoriter Türkiye’ye razı olmayacaklarının ifadesiydi.

Öcalan’ın ikinci mesajı kendi hareketi ve Türkiye halklarınaydı; Sizin özgürlük, eşitlik ve demokrasi beklentilerinizi boşa çıkaracak bir pozisyon almam, dedi. Ve nihayet Öcalan’ın üçüncü mesajı tarih sayfalarınaydı ki, bunu daha önce şu mealen şu sözlerle ifade etmişti: Ne aldattım ne aldandım.

Öcalan’ın Newroz mektubundan sonra top şimdi AKP ve devletin sahasında. O sahada şimdiden bir ayrışma başlamış gibi görünüyor. Zira Bülent Arınç, Erdoğan’ın İmralı izleme heyeti çalışmalarına gösterdiği tepkiye sert bir yanıt verdi.

Uzun lafın kısası, bu seneki Newroz, Kürtlerin barış mücadelesine daha fazla sarılmaları konusunda son derece motive edici bir Öcalan mektubuyla nihayetlendi. Öcalan üzerinden Kürt hareketi, silahlı mücadeleye son vermeye hazır olduklarını, ancak bunun, demokratik bir ortamın yaratılması halinde gerçekleşebileceğini hükümete aktarmış oldu. Özetle Öcalan, anti-demokratik bir Türkiye tahayyülü kuranlara “ben bu yolda size eşlik etmem” demiş oldu. Bakalım bu mektubun Ankara’daki yansımaları neler olacak? Düne kadar Apocu görünüp Kandil ve HDP’ye parmak sallayan AKP yanlısı cenah, bakalım nasıl bir pozisyon alacak?

Yazının tamamı için tıklayınız